Merhabaaaa! 👋🏼
Başlayalım mi?
Keyifli okumalar dilerim.
*
🎹 Yunus'un Anlatımından;
"Şu salak notayı atlamaktan vazgeç artık Can, elli bin defa söyledim hala aynı hatayı yapıyorsun!"
Küçük beyimiz Can'ın korrepetisyon sınavı için birlikte her gün düzenli çalışıyorduk ama pek yol kat ediyor sayılmazdık.
Cidden de dediği gibi piyanoda berbattı. Sürekli hata yapıyor, nota atlıyordu; sanki öğrenmek istemiyor gibi bir hali vardı.
"Ya! Bağırma bana! Aklıma gelse yaparım herhâlde. Bayılmıyorum ben de burada vaktimi seninle geçirmeye."
Sanki adamı burada zorla tutuyordum. Kendi istemişti onu çalıştırmamı."Tamam bağırmıyorum. Bu bölümü baştan al şimdi. Ama bu kez 'mi'ye basmayı unutma!"
Kendimi telkin etmekten sabır taşına dönmüştüm resmen; sürekli "sabır Yunus sabır! Bugünler de geçecek! Şu veletleri sıraya dizip kafalarını yumurta gibi tokuşturup yaptıklarının acısını çıkaracağın zaman da gelecek..." diyordum içimden.
"Susu! Acıktım ben. Bir sandviç yapsana bana. Kola da koy yanına!"
Piyano başında çalıştığımız odamdan banyoda resim yapan Gayesu'ya seslenmişti Can. Tamam, anlayış gösteriyorduk da biraz fazla abartıyordu.
Yanımdaki şımarık çocuğun koluna şaplak atıverdim. "Kaba herif! Biraz kibar olsana kıza. Ne o öyle emir verir gibi?..."
"Neden? Siz ilişkinizi benden saklarken çok mu kibardınız?"
Her lafa da verecek bir cevabı vardı.
"Hem kardeşim o benim, istediğim gibi seslenirim."Susmak en iyisiydi sanırım. Zaten sabretmek çok zordu. Bir de gereksiz tartışmaya girip kendimi kaybetmek istemiyordum.
"On beş dakika ara verelim o halde. Git sandviçini ye."
İçimden zıkkımın kökünü ye demekten kendimi alamıyordum. Ama en azından odamda on beş dakika yalnız kalıp kafa dinleyecektim.
Şu eve taşındım taşınalı sessiz, rahat bir gün geçirmedim diyebilirdim.
Tevfik'ten sonra bu kez de Can evi işgal etmişti.
Gayesu'nun odasında uyuyor, yalnız kalmayalım diye de elinden geleni ardına koymuyordu.
Tevfik ise o geceden beri ortalıkta görünmüyordu. Biliyordu çünkü başına gelecekleri.
Küveti doldurup köpüklü banyo yapmayı seviyordu ya hani... O banyo tesisatında kullanılan bütün boruları tek tek ağzından sokup götünden çıkaracağımı tahmin ediyordu çünkü.
O yüzden bana görünmüyordu.
Çok sık olmasa da bazen akıllı ve mantıklı olabiliyordu. Ama şu bir gerçekti ki bozuk saat bile günde iki kere doğru zamanı gösterirdi...
Molada olduğumuz sırada da salondan kahkaha sesleri yükseliyordu.
Can'ın keyfi yerinde olmalıydı. Merak etmiştim, bu kadar komik olan neydi?
Odamdan çıkıp salona ilerlediğimde kanepeye yayılmış sandviçini yiyen Can ve ona tekli koltukta oturmuş eşlik eden Gayesu ile karşılaştım.