Merhabaaa! 👋🏼
Bizimkilerle ilgili düşüncelerinizi paylaşın lütfen , merak ediyorum :)
Zevkle okumalar
*
🎨 Gayesu'nun Anlatımından;
"Çamaşır yıkayacağım Yunus. Var mı yıkanacak bir şeyin?" Odasına girdiğimde, yatağında öylece uzanıyor tavanı izliyordu ev arkadaşım.
"Yıkanacak bir şey yok. Çık dışarı!"
Bir süredir ruh gibi dolaşıyordu ortalıkta. Neyi vardı söylemiyordu da. Neredeyse onun için endişe etmek üzereydim.
"Bir haftadır hiç bir şey yıkamadın. Fark etmedim zannetme! Senin gibi titiz bir adamın vardır mutlaka çamaşırı. Hadi kaldır kıçını da ver ne varsa. Uğraştırma beni!"
Yanında duran top haline getirdiği çoraplarını fırlattı ani bir hareketle. "Yok diyorum Gayesu, anlamıyor musun, hala neyin ısrarını yapıyorsun? Çık git şu odadan! Kalbini kıracağım yoksa."
Eğilip yere düşen çoraplarını aldım ve elimdeki çamaşır sepetine attım. "Bunlar pis herhâlde, yıkıyorum."
Bu kez de soluna dönmüş poposunu çevirmişti bana. "İyi değilsin işte Yunus! Neyin var? Söyle hadi!"
"Sıçtırma Yunus'una! Sana ne, neyim varsa var!... Çık git şuradan!"
Başka şeylere kızıyordu, acısını benden çıkarıyordu. Neydim ben, kum torbası filan mı?
"Doğru konuş benimle! Ağzını bozma! Karşında bir kadın var. Azcık saygılı ol!"
Birkaç hızlı hareketle düzelip, yatağın üzerinde oturup bacaklarıyla bağdaş kurdu. "Pardon ama hangi saygıdan bahsediyorsun? Senden kaç yaş büyüğüm, bana hala adımla hitap ediyorsun. Önce sen saygılı olacaksın."
"Benden yalnızca dört yaş büyüksün ve bu sana adınla hitap edemeyeceğim anlamına gelmiyor. Benden altı yaş büyük ağabeyime de adıyla hitap ediyorum. Ama dersen ki; dört yaş fark benim için oldukça fazla, o zaman sana Yunus amca diyebilirim. Ne dersin?" Kendi kaşınmıştı. Ona seve seve amca diyebilirdim.
"Defol! Çık dışarı! Çabuk çık git!"
Kaba bir adamdı Yunus; onun kovmaları, sövmeleri artık normal geliyordu. Karşılık vermeden odasından ayrıldım. Ne halt yemek istiyorsa yiyebilirdi.
Çıkarken dahi kendi kendine söyleniyordu. "Benim derdim bana yeter. Bir de bu manyakla uğraşıyorum."
Ama şu bir gerçekti ki gerçekten üzgün görünüyordu. Her ne olduysa onu derinden etkilemişti.
Normalde Cumartesi ve Pazar geceleri bir barda sahne alıyor, gitar çalıyordu.
Ama bu hafta, onun yerine çalması için okuldan bir arkadaşını ayarlamıştı.
Geceyi evde, odasında, kendiyle baş başa geçirmeyi planlıyordu.
Öyle söylemişti yani. Sıkı sıkı tembihlemişti; "evde tek bir çıt sesi dahi duyarsam seni bunu yaptığına pişman ederim." demişti.
Gönülsüz de olsam istediğini yapmaya özen gösteriyordum.
*
Akşam saatlerinde çalan kapıyla birlikte oturduğum yerde zıpladım. Yüreğime iniyordu neredeyse. Ev öylesine sessizdi ki çalan kapı zili adeta deprem oluyor hissi yaşatmıştı.