42

65 8 2
                                    


Elim kendi kendine boynumdaki kolyeye giderken dalgın bakışlarım odamdaki balkon kapısındaydı.

Rüzgar gitmeden önce kolyemi takmış ardından son bir kez saçlarımdan öpmüş ve gitmişti.

Saate baktığımda saatin çoktan 11 olduğunu gördüm. Sabah erken kalkacağım için önce normal ışığı kapattım sonra da gece lambasını açtım. Bu da geçmişten kalan bir alışkanlıktı. Ya da korku da diyebiliriz bilemiyorum.

Ben de çoğu insan gibi karanlıktan korkardım ama benim sorunum tam olarak karanlık değildi. Sorun önemli bir şey olduğunda önümü görememekten korkmamdı.

Biraz fazla düşünüp kafada kuran biri olduğum için sürekli aklıma kötü şeyler olma düşüncesi geliyordu ve başıma öyle şeyler geldiğine ne yapabileceğimi düşünüp planlar kuruyordum.

Bu ışık da mesela deprem gibi doğal afetler ya da hırsız girmesi gibi olaylar için basit bir önlemdi ve ışık kapalıyken gerçekten rahat edemiyordum. Kulağıma garip sesler doluyordu bir anda. Her sesi kötü bir olayın haberisiymiş gibi algılıyordum.

Mesela balkonda sürünen yapraklar ayak sesleri gibi geliyordu. Ya da rüzgarın çarptığı kapılar ve camlar birinin orayı zorladığını hissettiriyordu.

Aslında tamamen benim paranoyaklığımdı ama yapabileceğim bir şey yoktu.

Yatağıma ilerleyip tam pikeyi kaldırmışken kapım tıklatıldı. "Efendim." Diyerek gelebileceğini onayladığımda kapı açıldı.

İçeri giren babam ve annemle gülümsedim. Onlar da gülümsememe karşılık vererek benimle beraber yatağa oturdular. Annem sol tarafa babamsa sağ tarafa oturmuştu.

"Bu gece de beraber uyuyabileceğimizi düşündük annecim." Diyen annemle başımı hevesle sallayıp pikeyi açtım.

Yaklaşık bir haftadır tahmin ettiğimin aksine tek yatmıyordum. Buraya geldiğimde yalnız uyuyacağımı, yalnız kalacağımı düşünerek üzülmüştüm. Ama neredeyse herkesle uyumuştuk bu 1 haftada, tabii Arın dışında. Ama sanırım en çok babamla uyumuştuk.

Onun yanında olmak huzurlu hissettiriyordu, güvende hissettiriyordu. Bir insanın babasının olması ne demek gerçekten öğrenmiştim. Eskisi kadar benden çekinmiyor, sevgisini gösteriyordu.

Eskiden gerçekten bir babamın olmadığını biliyordum ama şimdi bu gerçek daha çok belli oluyordu. Babasız büyümüştüm ama artık babasız değildim.

Yatağın ortasına yerleştiğimde onlar da yanıma uzandılar. Sırtımı babamın göğsüne yaslayıp kollarımı anneme açtım. Annem hâlime güldü ve o beni kollarının arasına aldı. Babam da bir kolunu benim bir kolunu annemin beline sarmıştı.

"Bazen kimin anne olduğunu unuttuğunu düşünüyorum güzel kızım." Diyip başımı öptü. Dediğine güldüm, gerçekten de öyleydi.

"Alışkanlık olmuş. Evrenle de böyle uyuruz hep. Atilla ve Ayza ile de hatta Arasla bile böyle uyumuştuk." Dedim düşünceli bir sesle.

Yüzlerinde buruk bir ifade oluştu ama hemen topladılar. Tam o sırada içeri dalan Ekin,

"Bensiz aile saadeti ha!" Diyip o da annemin yanına uzanmıştı.

"Tüh yakalandık." Diyip güldüm. Kapıya baktığımda Ekin'in kapıyı kapatmadığını gördüm. Tam ona kızacakken bir anda gördüğüm yüzlerle irkildim.

"Tövbe Bismillahirrahmanirrahim." Diyip elimi kalbime koydum.

"Korktun mu kız cimcime." Diyen Aren abim elindeki yastığı gösterdi. "Seninle uyumak için gelmiştim ama bakıyorum çoktan yatağın dolmuş." Yüzüne yerleştirdiği üzgün ifadeyle dudaklarını büzüp,

"Gel abi sana da yer var. Hem zaten yatak kocaman ki." Gülerek başını kaldırdığında ben de gülümsedim. Yastığı Ekin'in yanına bırakıp annemin üstünden eğilerek yanağımı ıssırdığında acıyla inleyip elimi yanağıma uzattım. Yanağımı ıssırmıştı, öküz!

"Yaa acıdıı, öküz!" Dediğimde gözleri inanamıyormuş gibi açıldı.

"Abiye öküz denir mi? Denmez." Diyip ellerini karnıma uzatıp beni gıdıklamaya başladığında gülmeye başladım.

"Ya, yaa bı-rak! Babaaa!" Diyerek babama döndüğümde o da hemen kollarını bana sarmıştı.

"Rahat bırak kızımı, hergele!" Başımı göğsüne gömdüğüm için sesi boğuk ama bir o kadar da yakından geliyordu.

"Baba hatırlatayım ben de sizin çocuğunuzum, annemle senin. Esinden daha önce olan." Dediğinde gülen yüzüm buruklaştı. Tabii onlar beni görmüyordu ama hissetmişlerdi. Herkes suspus olmuştu birkaç saniye. Ardından babam beni daha sıkı sardı. Annemse elimi tutuyordu.

"Sus bakayım, alırım ayağımın altına! Bir tanecik kızlarım var, tabi onları koruyup kollayacağım eşek sıpası!"

"Ohoo bizsiz aile toplantısı demek ha!" Diyen Asaf abim ve yanındaki Hande ablayla Arın ile başımı olduğu yerden kaldırıp omzumun üstünden onlara baktım.

Bu yatak kaç kiloya kadar taşıyabiliyordu acaba? Ayrıca Arın ne geziyordu burada? Hayır ayrımcılıktan ya da dışlamaktan değil de...

"Gelin gelin birbirimizin üstüne çıkar suriyelilerin 8 kişi motora bindiği gibi biz de yatağa sığarız." Diyip güldüm.

Ben gülünce herkes gülmüştü tabii

Yanımıza geldiklerinde bakışlarım kapıda bekleyen Arın'a döndü. Ona baktığımı hisseden Arın birkaç saniye yerinde kıpırdandı.

"Neyse ben gideyim. İyi geceler." Dediğinde bir şey diyememiştim. Bir yanım çağır dese de diğer yanım hâlâ ona karşı üzgündü. Kırgın değildim, sonuçta o kadar da tanımıyorduk birbirimizi ama üzülmek başkaydı.

"Anne bizim bazaları da mı buraya getirsek? Yere yan yana sersek anca sığarız." Diyen Aren abimle güldüm.

"E hadi gidin getirin o zaman." Diyen annemle yataktakiler birer birer eksildi. Biz de kalktığımızda annem yere sermek için bir örtü getirmeye gitti. Biz de babamla ortada yer açmıştık.

Annem yere bir şeyler serdikten sonra herkes birer birer gelip bazasını yerleştirmişti. E tabii benim bazayı da babamla Asaf abim indirmişlerdi. Ben de o sırada Ekinle beraber yastıkları diğer odalardan getirmekle meşguldüm.

Hepimiz tekrar yatağa yerleştiğimizde yüzümde huzurlu bir gülümseme vardı. Asaf abim ve Hande abla yatağın en solundaydı, onların yanında sırasıyla annem, Ekin, Babam, ben, Aren abim vardık.

Babamın göğsüne başımı koyup gözlerimi kapattım. Belimde hissettiğim kollar Aren abime aitti. Babam da başımın altından omzuma atmıştı kolunu.

Gülümseyip huzurla uykuya kaldım.

Yıldız IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin