Bölüm 2

695 124 377
                                    

İyi Okumalar🤍

______________

Tüm vücudum az önce olanların etkisiyle tir tir titrerken ellerimi yumruk yapmıştım. Göz bebeklerim yerde hareketsizce yatan Jongin'i bulduğun aldığım nefes boğazıma takıldı.

Ağzından o kadar çok kan geliyordu ki... artık yerde ince bir göl oluşturmuştu.

Sehun yüzüne hafif hafif vurdu ve "Jongin!" diye seslendi art arda. Kimseden çıt çıkmıyordu, herkes hipnoz olmuş gibi kanlar içinde yatan Jongin'e bakıyordu.

En sonunda Hoyeon kendine gelmiş olacak ki Sehun'u omuzlarından tutup kaldırdı. "Hemen hastaneye götür, büyük ihtimalle kafa travması geçiriyor."Sehun etraftakilerin yardımıyla Jongin'i arabaya taşırken ben hala donmuş bir vaziyetteydim.

Birden kolumda hissettiğim eliyle gözlerimi ona sabitledim. Alev saçan bakışları gözlerimi delip geçerken dişlerini sıktığını görebiliyordum.

Bir şey demedi, kolumu daha da sıkıp beni çekiştirerek mekandan sürüklemeye başladı. "Hoyeon bırak.." dedim, zorlukla konuşup kolumu ondan kurtarmaya çalışırken. "Bırak canımı yakıyorsun!" diye bağırdığımda beni dışarı doğru ittirip kolumu bıraktı.

Öfkeyle üzerime yürüdüğünde birkaç adım geriledim. "Sen resmen karşımda o şerefsizle flörtleştin, bunun farkındasın değil mi?" dedi, büyüyen gözleriyle. "Bu hayatta en nefret ettiğim insanla..." dediğinde delirmiş gibi bir ileri bir geri gitti. ".. ne yaptığının farkında mısın?!"

"Öyle bir şey yapmadım!" diye bağırdım, aynı onun gibi.

"Gerizekalı mıyım lan ben?! Görmedim mi sana olan bakışlarını!" dedi, her geçen saniye daha da bağırıyordu. Sertçe yutkundum. "Bak sende söylüyorsun, onun bakışları!"

Yumruk yaptığı elini birden yukarı kaldırdığında kollarımı yüzüme siper ettim, gözlerimin yaşlandığını hissediyordum.

"Sikeyim.." diye söylendi tükürür gibi. Titreyen ellerimi indirdiğimde yanağımdan sıcak yaşların süzüldüğünü fark ettim.

Beni o şekilde gördüğünde gözlerindeki öfke kayboldu, verdiği tepkiden pişman olmuş gibi bana bakarken hızla yanıma gelip bana sarıldı.

"Özür dilerim.." dedi, kısık bir sesle. "Özür dilerim, çok sinirliyim... ne yaptığımı bilmiyorum sadece. Özür dilerim." Dudaklarını saçlarımın üstünde hissettim, bedenimi kendinden ayırıp ellerini yanaklarıma koydu.

Kısa bir süre sonra beni arabaya bindirdiğinde gözümdeki yaşları hızla sildim ve burnumu çekip başımı arabanın camına yasladım. Sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı ve süratla kullanmaya başladı.

Dakikalar sonra, "Görüyorsun değil mi pisliği?" diye sinirle konuştu. "Bu eskiden de böyleydi, hep sinir bozucu ahmağın tekiydi." Elini direksiyona geçirdiğinde gözlerimi yumdum sıkıca. "Babamın annesiyle evlendiği, hayatıma sülük gibi yapıştığı o günü sikeyim!"

Ondan bu kadar nefret etmesinin sebebi gerçekten onu gölgede bırakacak olmasıydı. Bunu şimdi anlıyordum. Bu kadar nefret normal değildi, öyle ki Lisa bir şey de yapmamıştı... o gitmiş ve olay çıkarmıştı.

"Yavaş kullan." dedim buz gibi sesimle.

Haksız olduğunu bildiği için arabayı yavaşlattı. Aksi takdirde daha çok gaza basardı. Camı açıp sigaramı dudaklarıma yasladığımda radyodan herhangi bir müzik açmıştı.

"Bir şeyler yapmak ister misin?" der demez büyük bir hızla, "Hayır." diye yanıtladım onu. "Eve gitmek istiyorum."

O da daha fazla konuşmadı ve sessiz yolculuğumuza devam ettik. Zamanın fazla geçtiğini fark ederek kapadığım gözlerimi açtım. Evime 10 dakika içinde ulaşmış olmamız gerekirdi fakat biz şu an başka bir yöne gidiyorduk.

İncorrigible - [JENLİSA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin