İyi Okumalar🤍
___________
Sıcak kahvelerimizi tepsiye koyup terasa çıktığımda temiz havayı içime soluyarak kızların yanına doğru ilerledim. Tepsiyi sehpanın üzerine bırakıp geniş koltuklara kendimi bıraktım.
Kararmış gökyüzüne diktim bakışlarımı. Sabahtan beri yağan yağmur 2 saat önce durmuştu. Canım evde fazlasıyla sıkıldığı için, ayrıca anlatmak istediğim birkaç şey olduğu için kızları evime davet etmiştim.
Mina uzun bacaklarını bağdaş yapıp rahat bir pozisyon aldı ve kahvesinden minik bir yudum alıp sehpaya geri bıraktı. "Evet, kimin dedikodusunu yapıyoruz?" diye sordu. Meraklı sesiyle sorduğu soruyla bir süre mahcup bir ifade ile ona baktım... kızlara Lisa ile birkaç bir şey anlatmak istiyordum, fakat Mina onun eski sevgilisi olduğu için rahatsız olmasından korkuyordum.
"Aslında anlatmak istediğim birkaç şey var..." diye mırıldandım, ona bakarken. ".. fakat konuşmak istemezsen anlarım."
Mina güldü. "Aşkım kiminle ilgili, söyleyecek misin?"
Jisoo ve Seulgi'ye gitti bakışlarım. İkisi de kimden bahsedeceğimi anlamış gibiydi.
Aynı onun gibi koltukta bağdaş kurup, "Ooof.." dedim, sıkıntılı bir sesle iç çekerek. "Lisa ile ilgili."
Tepkisini ölçmek için bir süre gözlerimi ayırmadan onu izledim. Yüz ifadesinde bir değişiklik olmazken eğildi, kahvesini tekrardan eline aldı ve dudaklarına doğru götürdü. Sıcak kahveyi bacağının üstüne koyup ellerini ısıtmaya başlarken rahat bir tavırla kafasını salladı.
"Asla konuşmak isteyeceğim biri değil ama, sen nasıl istiyorsan..." dedi, kısık bir sesle. ".. anlat, ne oldu?"
Konuşmaya nereden başlayacağımı bilemediğim için birden afalladım. Yanlış anlaşılmadan nasıl anlatabilirdim. Lisa'nın yavşaklığından konuyu açsam, bana ilgi duyduğunu düşünürdü. Gerizekalı olup olmadığından konu açsam, onu neden bu kadar kafaya taktığımı sorardı.
Mina sanki zihnimi okumuş gibi baktı bana. "Ne yaşandıysa anlat lütfen, Lisa'nın karakterini az çok tahmin edebiliyorum Jennie. Yıllar önce bitmiş gitmiş bir ilişki için seni yargılayacağımı düşünüyorsan, yanılıyorsun."
Bu söylediği içimi biraz olsun rahatlatırken derin bir nefes aldım. "Bu kız bipolar olabilir mi?" diye sordum gayet ciddi bir sesle. Üçü birden birbirine baktı kısa bir an. "Hayır ciddi soruyorum, eskiden öyle bir sorunu falan var mıydı? Biliyor musun?"
Mina anlamsızca kaşlarını çatıp kafasını iki yana salladı. "Bildiğim kadarıyla hayır."
Paketimden bir dal alıp dudaklarıma yerleştirdim, çakmağımla ucunu ateşleyip konuşmaya devam ettim. "Ya ben Lisa'yı çok hatırlamıyorum ama, eskiden böyle biri değildi sanki..." dedim, sorar gibi.
Jisoo başını salladı. "Değildi zaten. Fazla uysaldı, bu yüzden çok hatırlamıyorsun."
Seulgi alayla güldü. "Evet Jennie daha çok kötü kızlarla takılmayı severdi."
"Hoyeon gibi mi?" dedim, dumanı yukarı doğru üflerken.
"Hayır Hoyeon onlardan sonra geliyor." dediğinde, dudaklarımı dilimle ıslattım. Seulgi konuşmaya devam etti; "Lisedeyken nasıl koşmuştu peşinden ama.."
Jisoo, "Lise de ayrı, üniversite de ayrı koştu hatırlatırım. Belki kaç sene flört oldular, ayrıldılar, farklı farklı sevgilileri oldu... Ama en sonunda kaptırdık gül gibi kızı Hoyeon'a işte."
Konunun farklı yerlere gideceğini anladığımda, "Yok Hoyeon falan, durun bir ya." dedim, hızlı hızlı. "Lisa'ya dönün." Kahvemden bir yudum daha aldım. "2 hafta önce falandı sanırım, yanlış hatırlamıyorsam. Maçtan bir gün sonra... hatta kızlarda vardı." dedim, Seulgi ve Jisoo'yu işaret ederek. "Yanıma gelip değişik değişik konuştu, yok gereksiz ilgiden nefret eden biriyim, beni kadın avcısı olarak görmeni istemem falan filan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncorrigible - [JENLİSA]
AcakKedi gözlerini yüzüme diken ve sürekli anlamlı bakışları ile bana bakan bu kadın ya benim en büyük zaferim olacaktı, ya da en büyük mağlubiyetim.