Bölüm 8

526 90 264
                                    

İyi Okumalar🤍

_____________

Hoyeon

Başıma giren keskin ağrıyla gözlerimi açtığımda yanımdaki kadının kolları arasında uyandım. O uykusuna devam ederken hafifçe doğruldum ve ayağa kalkarak odadaki banyoya doğru ilerledim.

Duşa kabinin sürgülü kapısını açtım. Bedenimi ılık suyun altına soktuğumda huzurla derin bir nefes alıp yıkanmaya başladım. Uzun süren duşumdan sonra gerçekten de rahatlamıştım. Kapının arkasında asılı olan bornozlardan birini alıp üstüme giyerek banyodan çıktığım zaman dışarısı epey soğuk gelmişti.

Hızlı adımlarla odaya girdim ve çıkardığım kıyafetlerimi üzerime geçirmeye başladım. Gözlerim pencereden görünen kasvetli havaya odaklandığında yatakta bir hareketlilik hissettim, hızla bakışlarımı ona çevirdiğimde uyandığını gördüm.

"Günaydın." dedi, çatallı sesiyle doğrulurken. Giyindiğimi gördüğünde eliyle gözlerini ovaladı ve çarşafı göğüslerine bastırıp bana baktı. "Hemen gidiyor musun?"

Dudaklarımı dilimle ıslatıp sert bir nefes verdim. "Pardon ama adın neydi?" Kız bir süre boş boş yüzüme baktı, moralinin bozulduğunu anlamıştım ama hiç belli etmeden zoraki bir tebessümle, "Lara." diye yanıtladı beni.

"Lara." diye tekrar ettiğimde montumu üzerime geçirmiştim. "Özür dilerim gitmem gerek. Dün gece için teşekkürler..." deyip bir miktar parayı yatağın üzerine bıraktım. ".. bir daha görüşelim."

Hiçbir şey demesin beklemeden hızlı adımlarla otel odasından ayrıldım. Asansörle aşağıya inip binadan ayrıldığımda kapının önündeki arabama bindim ve çalıştırıp süratle sürmeye başladım. Torpido gözünden bir dal sigara alıp dudaklarıma yerleştirdim ve ucunu ateşleyerek telefonumu açtım.

Dün gece çekmiş olduğum videolara bakarken istemsizce yüzümde bir gülümseme oluştu. Bir yandan yolu izleyip, bir yandan da fotoğraflara ve videolara bakıyordum. Ağzımdaki dumanı yarı açık cama doğru üfleyip her zaman yaptığım gibi bütün hepsini gizliye aldım.

Sonunda tanıdık evin önünde durduğumda telefonumu cebime atarak arabadan indim ve site görevlisinin yanından geçerek binaya girdim. Asansöre bindiğimde saniyeler içinde kapının önündeydim. Ellerimi cebimden çıkarıp yandaki zile bastım ve bir süre açılmasını bekledim.

Uzun geçen zaman sonrasında kapı açıldığında öfkeyle sert bir nefes verdim. Jongin salak salak gülümsedi ve kapıyı biraz aralayıp geçmeme izin verdi. "Neredesin gerizekalı?" diye sertçe konuştuğumda montumu çıkarıp bir kenara bırakmıştım.

"Duymamışım kanka kusura bakma." dediğinde kapıyı kapattı. "Geçsene içeri."

Salona doğru ilerlerken sol kapıdan gelen seslerle başımı oraya çevirdim. Jongin'in yatak odasına ilişti bakışlarım, geniş yatağının üzerinde çıplak bir şekilde yatan 3 kızı görmemle gözlerimi genişletip ona döndüm. "Oha amına koyayım." dedim, hayretle. "Gönder şunları hemen."

Gözlerimi devirerek salona geçtim ve koltuklardan birine kendimi bıraktım. Telefonumu açıp aramalar kısmına girdim, Jennie'nin numarasının üstüne tıklayarak kulağıma yerleştirdim.

İki kere çaldıktan sonra, "Alo?" sesiyle açmıştı telefonu.

"Güzelim." dedim, neşeli sesimle. "Günaydın, ne yapıyorsun?" İç çektiğini duydum. "Hiiç, oturuyorum öyle, sen ne yapıyorsun?" Gelen kapı kapanma sesi sonrası Jongin salona doğru girdi, işaret parmağımı dudağıma bastırıp susmasını söyledim hızlıca. "Bende yeni uyandım, kahvaltı yapacağım birazdan."

İncorrigible - [JENLİSA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin