BÖLÜM 8: ALİ GERÇEKTE KİM?.

446 274 231
                                    

Medyada Ali var :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Medyada Ali var :)

Bölüm Şarkısı: Perdenin Ardındakiler& Mark Eliyahu - Uzaklara Savrulalım-

Merhaba arkadaşlar :)

Bir günde size yepyeni bir bölüm yetiştirdim. Her Pazar söz verdiğim gibi yeni bölüm geliyor :)

Bol yorum ve beğeni yapmayı unutmayın yazarınızı mutlu edin :)

Keyifli okumalar

Yoksa... Baran gerçekten de burada mıydı?

''Neva...''

Arkamdan gelen sesle irkilmiş, korkuyla elimdeki fuları yere düşürmüştüm. Ön bahçede adımla seslenen biri vardı. Ses uzaktan gelmiş, kim olduğunu çıkaramamıştım. Adımla seslendiğine göre beni tanıyan biriydi. Gözlerim yere düşürdüğüm fulara takıldı. Gelenin Baran olma ihtimali bir hayli yüksekti. Hızla etrafa göz gezdirdim. Gecenin karanlığı görüş açımı kısıtlıyordu. Kıpırdamadan ön bahçeden gelen seslere kulak kesildim. Sadece yerdeki çakıl taşlarının sesini duyuyordum. Her kimse bana doğru adım adım yaklaşıyordu. Bense evimin arka bahçesindeki verandada hareketsizce dikiliyor, elimden hiç bir şey gelmiyordu. Bedenim kaskatı kesilmişti. Bahçedeki Baran'sa ne yapacaktım? Onu tekrar reddetme gücüm var mıydı? Bilmiyordum. Müge birkaç dakika önce telefonda Baran'ın hapisten çıktığını söylememiş miydi? Bu fuların başka açıklaması olamazdı ki! Geri döndüğünün işaretini kendince veriyordu işte. Kesinlikle buralarda bir yerdeydi. Kalbim hızla atıyor, ellerim titremesine engel olamıyordum.

''Neva neden karanlıkta duruyorsun?''

Gelen Ali'ydi. Karşımda elinde çiçeklerle dikiliyor, şaşkın bir ifadeyle yüzüme bakıyordu. Ali'ydi işte. Baran değil Ali... Bir anda rahatlamış, derin bir nefes vermiştim. Hızla yerdeki fuları alıp pantolonumun cebine sıkıştırdım.

''Eve geçecektim bende hoş geldin Ali.'' dedim tebessüm etmeye çalışarak. Yanına doğru yürüyerek tam karşısında durdum. Ona yaşadığım korkuyu çaktırmamaya çalışıyordum. Baran'ın ceza evinden çıktığını Ali'nin bilmesine hiç gerek yoktu.

''Yoksa bu güzel çiçekler benim için mi?'' Elindeki papatya demetine bakıyordum. En sevdiğim çiçeği bilmesine tabi ki şaşırmamıştım. Ali, her zaman ince detaylara önem veren biriydi.

''Evet. Bir nevi özür çiçeği diyebiliriz. Bugün seminerde seni yalnız bırakmak zorunda kaldım. Belki bu çiçeklerle kendimi sana affettirebilirim.'' dedi telaşla. Gözlerimin içine bakıyor, haylazlık yapan bir çocuk gibi karşımda dikiliyordu. Ne kadar sevimli olduğunun farkında bile değildi bu adam. Bense ciddi bir ifadeyle kollarımı göğsümde kavuşturmuş, elindeki çiçeklere bakıyordum. Dakikalar geçtikçe Ali daha da telaşlanıyordu. Artık rol yapamayacaktım. Bir anda gülmeye başladım ve elinden çiçekleri hızla aldım.

BİRLİKTE MİYİZ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin