Bütün gece uyumamıştım. İsteğimle değil, bacaklarımın acısı ile uyuyamıyordum. Abim uyandırmaya gelmeden yerdeki kanları sildim, yine kan olan ayıcığımı sakladım. Ayakta duramıyordum fazla, okula kadar nasıl yürüyeceğimi bilmiyorum.Kilidi açmadan önce altımı değiştirdim, hepsi kan olmuştu çünkü. Onun yerine başka bir alt giyerek kilidi açıp uyuma taklidi yaptım. Ne de olsa uyumadığımı belli etmemem gerekti.
"Felix, hadi uyan abicim"
"Hm?"
"Hadi uyan"
"Uyandım uyandım"
"Senin odandaki bu değişik koku ne?"
"Ha şey bir şey yok abi ya, bir parfüm almıştım çok kötü kokuyor o'dur"
"Ha, tamam. Ben aşağıdayım giyin gel"
"Tamam abii"
Yerimden kalktım, abimi kandırmak kolay olmuştu. Abim gittiğinde hemen yatağın altına koyduğum jileti geri yerine bıraktım. Üstümü giyinip banyodaki rutin işlerimi hallettim. Çillerimi de kapattıktan sonra hazırdım. Hemen aşağıya inip abimi yerinden kaldırdım. Bacağım acısa da takmıyordun fazla. Abimle okula gittiğimizde Jisung abim yanımdayken üzerime atladı. Abimin side eye attığını görebiliyordum.
"Allah size akıl fikir versin, ben gidiyorum"
Jisung üstümden inip göz devirdi abime. O da benim gibi ona sinir oluyordu. Daha fazla ayakta duramadığım için Jisung'u banklardan birine oturtup kendim de yanına oturdum. Jisung sınıfa gitmek istese de ilk önce ayağımdaki acıları dindirmem gerekti. Çok derin kesmiş olamalıyım, yoksa bu kadar fazla acıyacağını sanmıyorum.
Jisung kolumdan tutup sınıfa koşturduğunda zar zor arkasından gidiyordum. Sırama oturduğumda bacağımdan akan birkaç damla kan gördüm. O an gözlerim açıldı. Jisung'u takmayıp lavaboya koştum, geldiğimde kimse yoktu. Kapıyı kapatıp ayağımı açarak elimi su ile ıslattım, daha sonra yaralara sürdüm. Kenardan peçete alıp yaralardaki kanı silerken iki el belime dolandı. Karşımdaki aynaya baltığımda Hyunjin'di. Nasıl girdi içeri? Kapı sesi gelmedi ki? Demekki o zaten içerdeydi, panikten farketmemiştim.
"Nerden çıktın sen!"
Ellerini belimden çekip ona döndüm. O sırıtmasından vazgeçmiyordu. Sorgular gibi bakıp kapıyı tuttum, kolu indirecekken Hyunjin elimi tutup kendine çekti. O an sadece göslerine odaklandım, sinirli miydi? Üzgün müydü? Halinden mutlu muydu? Gözlerinden belli olmuyordu.
"Gözlerimi beğendin sanırım"
"Çekil be! Senin nereni sevicem, adi herif"
"Dışına göre çok sinirlisin"
"Dış halimde ne varmış?"
"Dıştan saf'a benziyorsun ama içten değilsin"
Göz devirip kapıya dönerek çıktım. Onunla uğraşacak vaktim yoktu. Hiç beklemediğim iki sözcüğü duyana kadar...
"Özür dilerim!"
Arkamı döndüm, sorgularcasına baktım ona. Yanıma biraz yaklaştı, sonra da konuşmaya başladı.
"Yaptıklarım için, özür dilerim"
"Dün boğarken iyiydi? Baygın bedenime tecavüz ederken iyiydi? Döverken, sınıfta öpmeye çalışırken, iyiydi? Şimdi ne oldu, etkilendin mi?"
"Bak, adam akıllı özür diliyorum yine olmuyor"
"Olmaz tabi, bak işine"
Sınıfa gittim, tam kapıdan çıkmak üzere olan Jisung yanıma geldi. Ne olduğunu sorduğunda birşeyler uydurmum. Bugün de yanımda o kızıl oturacaktı. Jisung Yeji'nin yanına gitti, Hyunjin ise gelip hemen yanıma oturdu. Ders boyu rahatsız etse de birşey demedim. Sadece derslere odaklandım. Tenefüste de onu takmayıp Jisung'un yanında gittim. Tüm ders ve tenefüsler aynı geçmişti, o yok gibi davranmıştım. Umarım bu ona dersini aldırmıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HURT | Hyunlix
Short Story"Abi" "Hm?" "Ben ölürsem, mezarlığıma her hafta gelir misin?" ... [angst]