5. Bölüm

15 1 0
                                    

Birlikte eve girdiğimizden beri ikimizden de ses soluk çıkmıyordu. Sanki mum yutmuştuk. Oturduğum yerden kalbimin ağrısını hissettiğimde yüzümü buruşturdum. Onu beni izlerken gördüm. Kerem komutan yanıma geldiğinde ona elimi kaldırıp durdurdum. Olduğu yerde dikilip beni beklerken hafifleyen sancımla beraber ona dönerek "Sana zahmet olmazsa şu koltuğa yer hazırlayabilir misin?"diye sordum. Kaşlarını çatarak bana baktığında kafamı ne olduğunu sorarcasına salladım.

"Koltukta mı uyuyacaksın?"diye sordu daha fazla çattığı kaşları ile. Bende kaşlarımı çatıp gözlerimi ona diktim.

"Ne var ki bunda?"diye sorduğumda ayakta dikilmek yerine tekli koltuklardan birine geçti. Evimin bir salonu, bir yatak odası ve bir kileri vardı. Kileri pek kullanmıyordum ama arada sırada çocukluk anılarımla baş başa kalmak istediğim zaman oraya uğruyordum. Salonumda 3 tane kanepe ve 2 tane tekli koltuk vardı. Ortadaki sehpada eve uğramadığım için yiyemediğim meyveler vardı. Hepsi canlı duruyordu ama bazıları çürümüştü. Bakışlarımı tekrardan Kerem komutana yönlendirdiğimde beni izlediğini fark ettim. Ona masadaki meyveleri gösterip "Çürümüş olanları atar mısın sana zahmet olmazsa. Kokuyor da."dedim.

Kerem komutan ayağa kalkıp sehpanın üstündeki meyveleri mutfağa götürdü. Çeşmeden akan suyun sesi kulağıma geldiğinde olduğum yerde gözkapaklarımın ağırlaştığını hissettim ve uykuya yenik düştüm.

5 saat sonra

Gözlerimi yorgun bir şekilde açtığımda kaç saat uyuduğumu bilmiyordum ama mutfaktan mis gibi kokular geliyordu. Kanepelerin arkasında duran masadan kaşık sesleri geliyordu. Yerimden hafifçe doğrulup o tarafa baktığımda Kerem komutanı üstünde bana ait olan siyah bir tişört ile gördüm. Onun üstüne de pembe bir önlük giymişti. O pembe önlüğü kesinlikle Dila getirmişti. O kadar emindim ki. Elinde bir maşa vardı ve köfteleri paylaştırıyordu. Yavaş yavaş ayağa kalkmaya çalıştığımda Kerem komutanın gözleri bana döndü. Elindeki maşayı bırakıp ellerini önlüğe sildiğinde önlükte domates lekesi olduğunu gördüm. Kendimi gülmemeye zorlarken önlüğün üstündeki "En Hamarat Biziz Aşko" yazısını görünce kendimi daha fazla tutamadım ve gülmeye başladım. Kahkahalarım salonun ortasında çınlarken Kerem komutan bana çatık kaşlarla bakmaya başladı. Gülmeyi bırakıp zorlukla da olsa doğruluğumda hâlâ az da olsa gülmeye devam ediyordum. Masaya baktığımda 9 tane tabak olduğunu gördüm. Kaşlarım çatıldığında Kerem komutana dönüp baktım. Bana sırıtan yüzünü gösterirken "Bizim timi çağırdım. Seni görmek istemişler. Yavuz da gelmek istemiş, sadece burnu biraz ağrıyormuş ama onun dışında iyiymiş."dediğinde kalbimde bir sıcaklık hissettim. Ona bakıp gülümsediğimde gülümsememe aynı şekilde karşılık verdi.

Bölüm şarkısı-Pera -Aşk koydum adını

"Sen benim dolabımı mı karıştırdın?"diye sorduğumda kaşlarını çattı.

"Kimsenin odasını ya da eşyalarını karıştırmam ama tişörte ihtiyacım vardı."dediğinde nereden aldığını merak ettiğim tişörte baktım. Ona tamamen dönüp omuzlarına baktığımda bunun dayımın bana hediye ettiği tişört olduğunu anladım. Aslında Kerem komutan dayımdan daha heybetliydi ama tişört her bedene olduğu için onun üstüne de tam oturmuştu. "Bu dayımın tişörtü. Bana hediye etmişti. Her bedene uyuyor o yüzden sana da olmuş. Ve odama girdiğini söyleme. Çünkü oraya en son ben bile ne zaman girdiğimi hatırlamıyorum."

"Merak etme dolabını karıştırmadım ama odaya girdim. Kusura bakma ve dediğin gibi odan tam bir savaş alanı."

"Yaaa! Öyle mi? Vallahi odama girerken bir şey yok şimdi de 'İdin tim bir siviş ilini ' diyorsun hayırdır?"diye sorduğumda gözlerim omzundaki logoda bir soyulma gördü. Elimi oraya doğru götürdüğümde kasıldığını hissettim. Elimi havada yumruk yapıp kapattığımda tam elimi geri çekecektim ki bileğimden tutup kalbinin oraya koydu. Çok hızlı attığını fark ettim. Yutkunduğunda elimi geri bıraktı. Mutfağa gittiğinde çorbayı karıştırdığını gördüm. Tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadığımda hâlâ aklım Kerem komutanın kalbindeydi. Yüzümü havluya silerken yüzümü iyice havluya bastırdım. Yüzümü bastırarak silerken kirlenen havludan kurtuldum. Hemen yeni havlu çıkardığımda peteğin üstüne astım. Askılığım yoktu. O yüzden peteği astığım havluyu umursamadan tuvaletten çıktım. Masaya baktığımda Kerem komutan her şeyi hazırlamıştı. Kapı zili çaldığında olduğum yerde dikilmeye başladım. Kerem komutan bön bön bana baktığında kafasını kapıya doğru yönlendirdi, kaşlarını kaldırıp kapıyı açmamı işaret ettiğinde kapı 2 kez daha çaldı. Bu kesin Mete'ydi. Sahi ya ev benimdi kapıyı benim açmam gerekiyordu. Kapıya gidip açtığımda üstümde hâlâ asker üniformamlaydım. Doğa, Yavuz, Mete, Aslina, Işıl, Merih ve Kumsal bir bana birde üstümdekilere baktıklarında kaşları çatılmıştı. Bende bir onlara bir kendi üstümdekilere baktığımda "Hassiktirr!!"diye sızlandım. Kerem komutana bakıp "Neden üstümdekileri değiştirmem gerektiğini hatırlatmadın ki?"diye sorduğumda "Ben sana bakıyor olabilirim ama bakıcın da değilim. Her şeyi söyleyemem herhalde değil mi?"diye karşılık verdiğinde yerimde kalakaldım. Bakışlarımı ondan çekip time döndürdüğümde hepsi kaşları çatık bir şekilde Kerem komutana bakıyordu. "Hadi geçin içeriye bende üstümü değiştireyim."dediğimde hepsi teker teker içeri geçmeye başladı. Yavuz Kerem komutana dönüp "Komutanım Yazeh Komutanıma sert çıkıştınız. Sadece size neden hatırlatmadığınızı sordu. Ve bence de en doğal hakkı çünkü ona biz bakalım dediğimizde siz hepimizi reddettiniz."dedi. Elimi Yavuz'un omzuna attığımda "Boşver sen geç hadi."dediğimde bana bakıp gülümsedi. Bende ona gülümsediğimde Yavuz masaya geçerken ben Kerem komutana dönüp kulağına doğru yaslandım. "Bana ait olan tişörtü çabuk bana ver, 5 dakikan var ve beni rezil etmenin karşılığını ödeyeceksin."deyip yanından geçip odama geçtim. Tuvette giyinecektim. Giyinme dolabımdan siyah bir bluz altına da siyah bir tayt giyip tekrardan odama geçtim. Yatağımın üzerinde dayımın tişörtünü görünce zafer ile gülümsedim. Tişörtü katlayıp dolaba doğru fırlattığımda yere düştü ama umursamadım. Hemen salonu geçtiğimde bizimkiler yemeye başlamamış beni bekliyorlardı. Kerem komutanın üstünde askeriye kıyafetleri vardı. Kafamı iki yana sallayıp masaya geçtiğimde masadakilere baktım. Köfte , patates, çorba ve salata vardı. Tabağıma baktığımda diğerleri için ne kadar iç açıcı gözüksede kendimi oldukça halsiz hissediyordum. Kumsal'a döndüm, bana gülümsedi bende gülümsediğimde "Kumsal, bana sen bakabilir misin?"diye sordum. Doğa'nın Yavuz'a yardımcı olduğunu anlayabiliyordum. Işıl da vardı ama onun ailesinin ne kadar baskıcı olduğunu duyunca ondan istemekten vazgeçtim. Kerem komutanın gözleri bana döndüğünde "Ben sana bakıyorum ya işte."dedi.

"Benimle insan gibi ilgilenecek biri lazım. Beni timin önünde küçük düşüren ya da," parmağımı ona doğrultarak üstünü işaret ettim. "Eşyalarımı giyecek kadar kendini rahat hisseden birine değil. Ev mahremime saygı duyan ve benimle dile getirmeyecek şekilde ilgilenecek birine ihtiyacım var sana değil."dediğimde Kerem komutanın bozulan yüzü ile Yavuz'un gururlu bakışlarının beni bulması bir oldu. Ona göz kırptığımda bana karşılık vermedi. Muhtemelen yanlış anlarım sandı. Anlamazdım aslında çok dost canlısı bir insandım. Ama konu mesleğim olunca sert, kırılmaz bir kayaydım.

Hâlâ yemek yemeye devam ediyorlardı. Ben ise öylece durmuş onları izliyordum. Doğa'nın bakışları bana döndüğünde "Neden yemiyorsunuz Komutanım. Hiçbir şey yememişsiniz. Hastasınız zaten daha beter olacaksınız."dediğinde aklıma eski anılar geldi ama o eski anıları bir saniye bile geçmeden  anıların üstüne bir sünger çekip gerçekliğe döndüm. Doğa'ya dönüp kafamı iki yana salladım. "Canım istemiyor Doğacığım."dediğimde Kerem komutan "Nereden geliyor bu naziklik Yazeh Hanım?"diye sorduğunda  "Komutanım."diye düzelttim.

"Peki, nereden geliyor bu naziklik Yazeh komutanım?"diye sorusunu tekrarladığında masada sessizlik vardı.

"Uyuduğum saatlerde bana düşman mı kesildiniz Kerem komutanım. Hayır anlamıyorum ondan önce iyiydiniz halbuki ilgilenmeye falan çalışıyordunuz. Ne oldu birdenbire? Hem ben insan değil miyim de nazik olamayacağım?"diye sorduğumda kaşlarını yukarı kaldırdı.

"Peki time geldiğin anda neden 'Ben sertim.'diye nitelendirdin?"diye sordu.

"Nitelendirdiniz."diye düzelttim.

"Yazeh komutanım beni düzeltmek yerine sorularıma cevap mı verseniz?

"Ben neden size hesap vermek zorundayım?"diye sorduğumda

"Ben hesap sormuyorum, soru soruyorum arasında dağlar kadar fark var."diye cevap verdi.

"Bu dağlar kadar olan farkı düzgün kullanamayacak kadar geri kafalı mısınız?"

"Laf sokmayı bırakıp konumuza dönsek."

"Ben ortada bir konu göremiyorum. Siz kendi çapınızda ahkam kesmeye çalışıyorsunuz ama yemezler anladınız mı? Burada tim var diye aslan kesilmeniz falan bana gelmez. Hem madem aslansınız pençelerinizi kullanmayı bileceksiniz. Yok öyle bir konunun üstünü kapatarak yok diğer konuya atlayarak olmaz bu işler anladınız mı? Ben size karşı olan saygımı bozmamaya çalıştıkça sabrımı sınıyorsunuz ama beni sinirlendirmeyin tersimi görmek istemezsiniz, bende burada göstermek istemem. Hiç hoş olmaz sizin için değil mi?"dediğimde kimseden ses çıkmadı. Kerem komutana dönüp "Bence artık gitme vaktiniz geldi."diye mırıldandığımda yediği köfteyi yutamadı. Gözlerini bana çevirdiğinde gözlerimi kaçırmadan gözlerine baktım. Kerem komutan askeri ceketini alıp evimden çıkıp gittiğinde kuş gibi hafiflediğimi hissettim. Doğa bana döndüğünde "Yalnız komutanım lafı yapıştırdınız."dedi.

Onlara dönüp "Bu akşam burada kalsanıza."diye bir fikir sundum. Doğa kafasını sallayıp bana bakarken ben Yavuz'a bakıyordum sonuçta yaralıydı. "Rahat eder misin ki burada?"diye sordum.

"Sizin sözünüz bir emirdir komutanım." diyerek ayağa kalktığında gülmeden edemedim. Mete "Kerem komutanı da çağıralım o zaman."dedi bana bakarak. Onu ben kovmuştum gelir miydi bilmiyordum ama umursamaz görünmek için "Çağıracaksanız çağırın."dedim. Mete hemen telefona sarıldığında Kerem komutanı aradı. Yalvar yakar telefonla konuşuyordu. Kerem komutan kabul etmiş olacak ki gülerek kapattı Mete telefonu. "Oğlum çok zor bir adam amına koyayım."dediğinde "Mete!!"diye tepki verdim. Hemen ağzını kapadığında aklım Kerem konutandaydı. Kovmuştum ama o geliyordu...

Yeni bölüm ile geldim. Keyifli okumalar inşallah bunda da kusmamışsınızdır.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VATANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin