Merhaba, biz geldikk <3
Dolu dolu çiftimizin olduğu bir bölümle geldik. Bölümde bazı şeyleri kırmaya çalıştı çiftim bunu başarıyor mu diğer bölümde göreceğiz siz şu an bu bölümü okuyorken ben yeni bölüme başlıyorum.
Keyifli okumalar, oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen.
15.BÖLÜM
Kara zehir gibi bir gece.
Eğer insanoğlu anlarını önceden görseydi ben şu an burada olmak istemezdim. Kara zehir gibi kalbimi saran bu düşünce geceme yansımış gibiydi.
Ben öylece kargaşanın içinde durmuş kadını incelerken arkamda bir bedenin varlığını hissettim. Beden tam arkama yerleşmiş, onun peşinden sırtımda sert bir cisim yer edindi. Hemen ardından kulağıma yanaşan bir nefesin saçlarıma sızan sıcaklığını ve onu takip eden sesin bir kurşundan daha tehlikeli olduğunu fark ettim. "Bu geceyi de unutacak mısın?" Saçlarıma karışan nefesi, kulağıma ulaşan sesi, bedenimin sıcaklığını artıran bedeni tanıyordum.
Gözlerimi karşımdan ayırarak ağırca arkamı dönüyorken saçlarım yüzüne sürtündü, aramızda sadece bir adımlık mesafe bırakacak konuma geldiğimde bana eğmiş olduğu bedenini geriye yasladı ben ise yüzümü yine havaya kaldırmış onu görmeye zorluyordum kendimi. Gözleri gözlerimi buldu, hemen ardından gözleriyle baştan aşağıya beni süzdü.
"Bir şeyin var mı? Uyuşukluk, sızlanma falan?" dediğinde gözleri hâlâ da üzerimde geziniyor bir şeyler arıyordu.
Bende ona bakıyordum sessizce. Sırtıma çarpan şey onun göğsüne denk gelecek şekilde tuttuğu uzun silahıydı. Yüzü renkli ışığın altında kavislenmişti, çene hatları belirginleşmiş, yüzünün her yerinde kir vardı ve üstündeki siyah üniforma tozlar içindeydi. Gözleri dikkatimi çeken en önemli ayrıntıydı çünkü gözleri bu ışığın altında bile yorgunluğunu belli ediyordu.
"Neredesin günlerdir?" Sorusunu yanıtsız bırakarak, günlerdir aklımda olan o soruyu sordum, hiddetle ardından gözlerimle üstünü başını gösterdim. "Bu halin ne?"
"Senin gibi gül bahçesinde çalışmıyorum küçük hanım." dediğinde sesi oldukça sertti ama bana değildi öfkesi çünkü gözlerini bir saniye süreyle arkamdaki kargaşaya çevirdi.
"Yok, biz seninle düzgün bir diyaloğa girmeyeceğiz." dedim sorumu tersleyişiyle, arkamı dönmek için hareketlendiğimde tuttuğu silahı tek eliyle tutarak dirseğimden kavradı ve beni durdurdu.
Kaşlarını çattı, ne yaptığımı sorgularcasına ve, "Nereye?" diye sordu sabit bir sesle.
"Eve geçeceğim." dediğimde güldü, dudakları çok hafif bir şekilde kıvrılmıştı fakat hâlâ da kaşları çatık bir halde bana bakmayı sürdürüyordu.
"Gidemezsin." Tok bir sesle aksi bir şeyin söz konusu olması imkansızmış gibi konuştu.
"Buna sen karar veremezsin." Kolumu sertçe elinden çektiğimde yanımıza kamuflajlı bir asker geldi. Bu askeri daha önce görmüştüm. "Komutanım, Eşref Kadri ağır yaralı hastaneye götürülecek. İzniniz var mı?" diye sorduğunda benim olduğum tarafa bakmıyor sadece beni durduran adamın gözlerine bakıyordu.
Bera adamı dinledikten sonra, "Durum kontrolü yapacağım," dedi ve bana döndürdü bakışlarını. "Hiçbir yere gitmiyorsun. Burada bekle." dediğinde tuttuğu kolumu serbest bıraktı. Onun gözlerine bakan kamuflajlı askere göz ucuyla bakıp, "Sende." diyerek kargaşanın olduğu tarafa doğru yürüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S.O.N +18
ChickLitYETİŞKİN İÇERİK!!! * Evsa: Hemen uykundan uyan. Evsa: Sen nasıl askersin ya? Evsa: Mahallede hırsız var yakalamıyorsun. 05**: Ne? 05**: Hangi mahallede? 05**: 155'i tuşlarsanız onlar kısa sürede orada olacaktır. Evsa: Karşı evimde bir asker varken...