Asi ve Cesur'un Soysalan Malikanesine yerleşmelerinin üzerinden haftalar geçmişti. Asi, Alaz'la beraber artık onun odasında kalıyordu. Alışması oldukça kolay olmuştu.
Cesur evdeki boş misafir odalarından birine geçerken Alaz ona Çağla'nın odasına en uzak odayı verdiklerinden emin olmuştu. Hala odanın yakınlarından geçerken adımlarını sesi duyulacak şekilde sertçe yere vuruyordu. Kimse bu durumu umursamıyordu.
Cesur'un Tolga'ya evlendiklerini ve Asi'nin hamile olduğunu söylediğini öğrendiğinde bu zevki elinden aldığı için ortalığı ayağa kaldırmış, adamın üstüne yürümüştü. Kendine gelen tepkilere "benim evimde, benim sevgilime, gözlerimin önünde aşık olduğunu söyledi, hala nefes aldığına dua etsin" diye cevap vermişti.
Asi hala haftada iki kere sahneye çıkmaya devam ediyordu. Kendini yormayarak daha kısa performanslar sergiliyordu. Alaz haberi verme şerefine erişemese de bulduğu her fırsatta parmaklarındaki yüzükleri Tolga'nın gözüne sokuyor, bebek beklediklerini hatırlatıp duruyordu.
Cesur'sa Alaz'ı sinirlendirmek için elinden geleni yapıyordu. Bezelye olayını öğrendiğinden beri dalga geçiyor, Asi'yi gördüğü her seferinde "minik bezelye nasıl" diye soruyordu. Geçen hafta yeşil örgü bir bezelye oyuncağıyla gelmiş, yeğenine hediye aldığını söylemişti.
O günden beri bezelye yiyemeyen Asi bile çok sevmişti. Alaz'ın çöpe atağını söylemesine rağmen sıkı sıkı sarılmıştı elinden alıp, bebeğinin ilk oyuncağını vermeye niyeti yoktu. Üstelik içinde üç küçük bezelye tanesi olan oyuncak biraz fazla onlar gibiydi.
Herkesin kabullendiği bir şaka haline gelmişti aralarında. Alaz'ın göz devirmelerine ve homurdanmalarına inat bebeğe bezelye diye hitap etmeye başlamışlardı.
Terapiler de güzel gidiyordu. Neslihan çocukları biraz daha rahat bıraksa da ne olursa olsun arandığında telefonların açılacağı ve nereye gittiklerini bileceği konusunda baskılarına devam ediyordu. Kabuslarla uyandığı gecelerde tek tek tüm odaları kontrol ediyordu.
Çağla'da ikiziyle beraber Ece'nin mezarına gittiğinden beri daha iyi hissediyordu. Ruh halinden daha aktif olarak kurtulmaya çalışıyordu. Kendine uğraşlar bulup duruyordu. Odasını boyamış, kıyafetlerini baştan sona düzenlemiş, malzemelerini yenilemiş resim yapmaya geri dönmüştü.
En şaşırtıcı olanı Asi ve Alaz'ı düğün çekimi yapmaya ikna etmesi olmuştu. Tamam düğün yapmak gibi bir planları yoktu, çoktan evlenip bebek yapmışlardı ama o sabah cehennemin dibinde Fiko tarafından çekilen fotoğrafları dışında bir şey yoktu.
Asi'nin karnı daha belli olmuyorken ileride dönüp baktıklarında çocuklarına gösterebilecekleri fotoğrafları olması konusunda kızı biraz da duygu sömürüsü yapıp ikna etmişti Çağla.
Abartılı bir şey olmayacağına ve Asi'ye prenses gelinliği giydirmeyeceğine dair söz vermişti. Asi'nin ona güvenmekten başka şansı yoktu.
Beraber Çağla'nın organize ettiği çekime gitmişler, koca bir ekibin kendilerini ile ilgilenmesine izin vermişlerdi. Alaz zaten dünden razıydı. Sürekli fikrini söyleyip akıl veriyordu.
Asi'nin de beğendiği sade ve şık bir kaç beyaz elbiseyle, gelinlik demek garip geliyordu hala, farklı konseptlerde fotoğraf çekildiler. Kabul etmesi gerekirse bu kadar beğeneceği düşünmemişti.
Alaz'ın onu beyazlar içinde görünce kitlenip kalması ve kimseyi umursamadan herkesin içinde öpmesi de cabasıydı.
Çekildikleri fotoğraflardan bazıları aile fotoğraflarının asılı olduğu duvarı süslüyordu şimdi. Küçük bir çerçeve de yatağın hemen başucuna Çağla ve Ece'yle olan fotoğrafın yanına yerleştirilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki Ben Bir Ailem Olsun İstiyorumdur | aslaz
FanfictionYa Alaz sahilde başka bir tepki verseydi.. "Belki ben bir ailem olsun istiyorumdur."