1 ay geçmişti koskoca 30 gün Baran ve Esma'nın nikahlanmasının üstünden. Baran bir hafta sonrasında zaten kaçarcasına askere gitmişti. Esma ise bu sürenin sefasını sürmeye odaklanmıştı.
Sabah erkenden kalkmış ve Zeynepten çaldığı kolyeyi kuyumcuda bozdurmuştu. Pahalı da bir şeydi ki iyi para etti. Ceplerini doldurup eve geri döndü.
Evde ise yemek telaşıyla herkes dört dönüyordu Nurhan hanım kocasının ısrarıyla bir aydır ağzını açmıyordu lakin Esma çok olmuştu. Yeni gelinim diye baş köşeye kurulup insanlara emir yağdırıyordu.
Şimdi de eli kolu alışveriş poşetleriyle avluya girmişti. Kapıyı ise yeni başlayan kız olan Begüm açmıştı. Kızı itip içeri girerek "ayy ne dikiliyorsun öyle açsana kapıyı. Asalak şey seni!"
Elindeki poşetleri kıza yükledi ve avluda ki divana oturdu eline de masanın üzerinden bir yeşil elmayı aldı ısıra ısıra yemeye başladı. "Bunları yukarı götür bir güzel yıka akla pakla dolabıma diz. Düzgün ütüle sakın kaytarma."
Bu lafları duyan Nurhan hanımın artık cinleri tepesine çıkmıştı hamile Zeynep onu kollarından tutmaya çalıştı. "Anne sakin ol tansiyonun çıkar bırak bak."
Kollarını çekti ve mutfaktan çıkarken "asıl sen bırak kızım densize bak hele ya." Dedi.
Avluya girince ilk önce Esma onu fark etmedi ve karşısında duran Begüm'ün kıpkırmızı oluşu Nurhan'ın sinirini ikiye katladı.
Kızı oturduğu yerden kolundan tutup kaldırarak "az ye de kendine uşak tut. Sen kendini ne sanıyorsun da insanları aşağlıyorsun. Kimsin sen!? Daha düne kadar sendin hizmetçi biz sana böyle mi davrandık."
Annesinin elini tuttu ve "yanlış anladın anne ben öyle bir şey yapar mıyım hiç."
Elini çekti ve "ben senin ciğerini bilirim ciğerini, yaparsın tabi. Terbiyesiz. Sıçtırtma ağzına kalk çabuk önce bunları odana götür sonra da mutfağa gir kahvaltıyı hazır et. 60 yaşında kadın iş yapıyor sen yatıyorsun."
Nurhan hanım bir aydır içinde beklettiklerini dökmenin huzuruyla sedire oturdu ve Begüm'ü yanına çağırdı. "Kızım bakma sen o densize hadi gel yanıma o tek hazırlasın kahvaltıyı."
Selime hanım sesleri duyunca mutfaktan dışarı attı kendini Nurhan hanımın karşısına geçip "ben size kızımı aşağlayın diye vermedim Nurhan hanım!" Diye cırladı.
Zeynep ise bir anlık "sanki verdin ya kakaladı kızın kendini." Diyince elini ağzına kapadı hamilelik fenaydı.
"Ne demek o!?"
Nurhan gelinini destekleyip "ne anladıysan o ben oğluma güveniyorum. Kötü kadınlara gider yine de dönüp bacım dediği kadına bakmaz."
"Bak sen."
İki kadın eli belinde karşı karşıya durmuştu.
Ali ağa merdivenin başından Yeşim ile inerken konuştu. "İkinizde çabuk dağılın bir de sizin dırdırınızı çekemem."
Yemek yaklaşık bir saat sonunda tek başına adı altında annesi ve Begüm'ün yardımıyla Esma tarafından hazırdı. Yemek sessiz geçmişti. Bir iki laf atmak dışında.
Yasin de hızlıca evden çıkmak üzere olan Ali Ağa'nın önünü kesti kızını isteyecekti. "ağam ben senle bir şey konuşmak istiyorum."
Ali durdu "söyle oğlum bir sorunun mu var?"
Biraz gergindi karşısında ki 1.90'lık adam ağanın karşısında ezilip büzülmüştü adeta. "Var ağam."
Ali ağa elindeki tesbihi çekmeyi bıraktı ve arabayı işaret etti. "Gel bir yerde oturup çay içelim evin gürültüsü bunalttı hem."
Yasin baba şevkatini hissetmişti iliklerine kadar "olur ağam."
Ali içinden geçenleri dedi "sen bu ara biraz dalğınsın yoksa gönül meselesi mi?"
Yasin başını salladı Ali ağa gülümseyip omzunua bir iki kez patpatlayıp arabaya bindi. Yasin de derin bir nefes alıp yanına oturdu.
Yeşim'e bir şey dememişti ama Nurhan hanım son zamanlarda fazla üstüne geliyordu öyle ya da böyle olacak diyip kabul etti. Biraz gergindi Yeşim'i üzmemek kendi ise yaftalanmamak istiyordu. İkisi aynı anda çok zordu ama hallediyordu bir şekilde.
Evin çokta uzağında olmayan ilk kez Yeşim'in Yasin'i öptüğü yer olan gölün kenarında ki bir çay bahçesine oturup birlikte çay içtiler.
Yasin lafa giremeyince Ali ağa "hadi bakalım de nedir bu derdin?"
Çayından bir yudum daha alıp ileriye bakarak konuştu "ağam ben sevdalandım ama kızı sende tanıyorsun nasıl anlatsam o yüzden bilemiyorum."
Ali Ağa'nın kaşları çatıldı "kimmiş de bir senin gibi civan bir delikanlıya kim kızını vermez hem?"
Yasin bu cümleden gücünü alıp "Yeşim ağam Yeşim'e Allah'ın emri peygamberin kavli ile talibim. Sende uygun görürsen biz evlenmek istiyoruz."
Ali ağa kızarmıştı az önce dediklerine bir minik pişman olmuştu ama iş işten gecmişti. Bunun Yasinle ilgisi yoktu kim olsa kızını vermek istemezdi. Onun gözünde minicikti kızı.
"Yeşimle de konuşup sana cevap vericem oğlum. Seni severim Yasin, nasip inşallah."
Daha da bir şey demediler. Çayı içip kalktılar ve iş için tarlaya geçtiler yazın baya bereketli geçerdi ama biraz masraflı ve yorucuydu da.
Bu sırada ise eve Yeşim'e bir mektup gelmişti Yeşim eve girince hemen mektubu açtı. Kabuldü bu Ankara'da işe kabul edilmişti. Öğretmenlik yapacaktı. Sonunda hayalleri gerçek oluyordu bunu heyecanla annesine söylemek için koştu.
Yüzünü ekşitti istemsiz karşısında iki yengesi de vardı. Annesinin bu neşe dikkatini çekmişti "ne oldu kızım sakin."
Zeynepte elindeki şişe bakarken "kim geldi?" Diye sordu.
"Anne kabul etmişler atandım hemde Ankara'ya başkentte iş buldum anne."
Heyecanına annesi ve yengesi de ortak olurken Esma yüzüne yalan bir gülümseme ekleyip "hı gidiceksin yani."
"Evet"
"Evlenmedin de yalnız nasıl olucak ki o iş?"
Nurhan hanım "sana mı düştü kızım annesi babası varken."
Yeşim güldü zaferle "yok anneciğim o yüzden değil sadece sordum."
"Sorma vazifen olmayana da karışma bir daha."
Evet ilk bölümle karşınızdayım her şey yeni yeni oturuyor.
Keyifli okumalar.
Bol oy ve yorum dileğiyle.
İyi akşamlar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Aşkı 2
Подростковая литератураBir devam hikayesidir okumadan ilk bölümleri anlayamazsınız. Diğer hikayenin en azından son 2 bölümünü okumanız tavsiyedir.