Sabah evden çıkmıştım elimdeki kolyeyi sıkıca tutup avuç içimde ilerledim. Çarşıya varınca ilk işim kuyumcuya varmaktı. Kolyeyi bozdurdum ve elimdeki listeye bakıp alış verişi yaptım kendime de bir şeyler aldım yapmam gereken şeyler için lazım olan bir kaç parça şeyi.
Çarşının sonunda beni bekleyen adama tiksintiyle baktım ellerini iki yana açıp yalandan bana sarıldı ve "kızım gelmiş hoş gelmiş, getirdin mi?"
"Getirdim" dedim ve bir tomar parayı avucunun içine bıraktım.
"O tapuyu da üstüne al ve hızlıca boşat kendini boşasın ki mihrini al."
Gözümden akan yaşları sildim "ne istiyorsun benden?"
Etrafa baktı ve saçımı çekti aynı anda ise konuştu. Saç diplerim artık yoktu hissetmiyordum. Göz yaşlarım hızlanmıştı. "Annen ölsün mü istiyorsun sen?"
"Annemin adını ağzına alma pislik!" Dedim ve kendimi geri çekmeye çalıştım lakin saçıma daha da yapıştı ve yüzüme bir tokat attı.
"Annem he bana bak kızım dediğim yapacaksın başka çaren yok."
Beni çakıl zemine doğru itti ve yere düştüm yüzüm çakıla çarpınca canım olabildiği kadar çok yanarken "Allah belanı versin! Sana o parayı yedirmiycem! Duydun mu benii?" Diyerek bacaklarımı kendime çekip ağlamaya devam ettim.
Babam şu hayatta belki de en çok canımı yakan adamdı kiminin babası kahramanıyken benim ki ise benim çocukluğumun katiliydi.
Beni zorla evlendirmiş yetmemiş gibi sonrasında ise boşatmaya çalışıp nafaka diye verdikleri mihre de el koymak istemişti. Bir şey dememiştim şuan ise söylediklerim yüzünden sağlam bir dayak yemiştim.
Yanımdaki duvara tutunup yerimden kalktım. Zorundaydım beni besleyip büyüten aileme böyle davranmak ve beni gözden çıkarmalarını beklemek zorundaydım.
Göz yaşlarım eşliğinde eve doğru yürürken kendi kendime düşmüyordum. Ben ne yapmıştım neydi günahım da böyle bir babanın eline düşmüştüm. Ben söylemeye utanıyordum Baran Ağa'nın odasına girmeden önce başıma silah tutmuştu ve beni avlunun içindeki kömürlüğe girmiş dinliyordu.
Lanet okudum ona bir kez daha kadınların canını yakan onlara hak ettiği değeri vermeyen tüm erkeklere de. Allah onları görüyordu ya bu bana yeterdi. Şimdi ise bu hafta gelicek olan Baran Ağa ya herşeyi anlatıp ondan af dileyecektim.
Affetmezse hakkıydı pek tabi ama en azından annemi korusaydı bu bana yeterdi. Başka bir şey istemiyorum çünkü daha bu hayattan.
Konağa gelmiştim elimdeki torbaları sinirle kıza verdikten sonra zorla kahvaltıyı hazırlamıştım. Akşama doğru ise yukarı çıkıp yatağıma uzandım. Bakışlarım tavanı buldu ne demişti babam 'her kes senden soğsun kimse seni istemesin o konakta.'
Gözlerimi kapadım açtığım da ise odanın içinde Baran ağayı gördüm bu kadar erken gelmesini beklemiyordum. Şaşkınca "Baran Ağa?" Diyince,
Arkasını bir sinirle döndü ve çıkardığı gömleği köşeye atıp eline tişörtünü aldı. "Ne oldu?"
"Ne zaman geldin kusura bakma duymadım."
Ben yerimden kalkmaya çalışırken inledim. Bu sefer daha yumuşak ama şaşkın bir ifadeyle yanıma oturdu. "Ne oldu sana?"
"Anlatıcam." Diyip baş ucumdaki sudan bir bardak içtim. "Babamı gördüm ölmemiş yaşıyor beni tehdit etti ağam..." Her şeyi bir nir anlattım beni annemle tehdit ettiğini ve onların parasını istediğini.
Baran sinirle ayağa kalktı "tamam halledicem," der demez kolundan tuttum ve "ağam nolur askersin sen bir şey olur babana abine de danış."
Baran düşünüyor gibi bir kaç dakika öylece yüzüme baktı ardından ise "kapının önündeyim hazırlan." Diyince bir şey demeden çıktı.
Ne yaptığını anlamadan üzerime bir şeyler giyip aşağı indim kapının önünde beni bekliyordu. "Nereye gideceğiz?"
Arabaya bindi bende peşinden bindim "çok soru sorma işte." Dedi ve arabayı ezbere bildiğim annanesinin evine sürdü.
Araba durunca ben hareket etmedim o ise inecekken dönüp bana baktı ve "hadisene gidelim" dedi.
Gece gece milleti birde rahatsız edicektik yetmezmiş gibi sevdiği kadının yanına beni nispet eder gibi getirmişti. Neydi bu böyle? Ne kadar öküzdü bu adam böyle.
"Gece gece.."
Sözümü yarıda kesmişti "onlar alışık benim tavırlarıma sen hiç merak etme de hızlıca in daha çok işim var."
Kapının önünde durunca Baran kapıyı biraz yüksek tutmaya çalıştığı şekilde insanları da rahatsız etmeden çaldı. Ufak bir sese bile uyanana Güneş hemen geceliğinin üzerine sabahlığını giyip kapıya dagru ilerlemişti ki Nazan hanım çoktan kapıyı açmıştı. O ise kenarda durmuştu.
"Oğlum iyi misiniz gecenin bu vakti tövbe rabbim yoksa birine bir şey mi oldu?"
"Yok annane iyiyiz bir şeyi yok kimsenin senden bir şey istiycem amma.."
Kadın başına attığı örtüyü düzeltirken karşısında ezişip büzüşen ve geveleyen adama baktı. "Ee hadi ama de hele ne oldu bu vakitte deli oğlan."
"Esma bir süre senin yanında kalsın annane olur mu?"
Annanesi hala bir şey anlamadığı için soru sormaya yeltenince Esmayı minik bir kuvvetle avluya sokup "de hayde size iyi akşamlar ben uğrayıp anlatıcam sana her şeyi." Sonra ise elini arkaya doğru salladı ve kimsenin görmediği ama Baran'ın da asla gözünden kaçmayan kız ilgiyi çekerek evden ayrıldı. "Sana da iyi geceler Güneş."
Güneş gözleri büyüyerek herkese bakarken Nazan anne kapıya asma kilidi vurmuştu çoktan kızı da yanına çekti. "Hadi o vakit sabah konuşuruz ben yorgunum sen de Güneş'in yanında yatarsın kızım." Dedi ve bu iki kadını aynı odaya tıktı.
İkisi de birbirine sırtını dönmüştü ne uyuyor ne konuşuyorlardı. Güneş biraz utanmıştı daha önce kimseye gece gece böyle kısa elbiseyle görünmemişti. Pişman olmuştu sıcak diye giydiği bu elbiseyi giydiğine. Kocasının yanında kadın da vardı ama olsun yine de yanlış anlaşılabilirdi bu durum.
Esma ise içinden bildiği tüm duaları okuyordu babası Tevfik o kadar gaddardı ki bu çocuğu öldürüp bir köşeye bile atabilirdi. Kendini 10 yaşında bile değilken öldüresiye dövülürken birileri elinden almasa şimdiye kesin ha mezara girmişti çünkü.
Umuyordu ki sözünü dinleyip Ali ve Azad ağaya haber versin onlar daha oturaklıydı Baran'a göre. Baran deli kan biriydi çünkü.
Keyifli okumalar 🤍
Bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum.
Esma hala kötü biri mi sizin gözünüzde?
Baran?
Güneş?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Aşkı 2
Teen FictionBir devam hikayesidir okumadan ilk bölümleri anlayamazsınız. Diğer hikayenin en azından son 2 bölümünü okumanız tavsiyedir.