Güneş'ten:
Sabah gözlerimi açtım ve bir süre ayılmaya çalıştım ardından ise üzerime bir etek ve tişört geçirdim başımada çemberimi takıp mutfağa geçtim. Çayı demledim ve kahvaltılık bir şeyler çıkarmaya başladım Nurcan teyze ise başında beyaz namaz eşarbıyla yanıma yaklaştı. "Allah kabul etsin teyze."Gülümsedi ve başını salladı "Allah razı olsun." Diyip dün geceden mayaladığımız ekmek hamurunu aldı ve tezgaha döküp unla yoğurdu sonra da onu fırına attı.
"Nereye kurayım sofrayı teyze?" Dedim ve kahvaltılıkları koyduğum siniyi kucakladım.
"Yavrum açık yere kur sofrayı."
İlk katın girişindeki açık alana sedirlerin ortasında ki yere siniyi koyup kahvaltılıkları dizdim ardından ise Nazan anne ve Nurcan teyze de gelince ise çayları koyup yemeğe başladık.
Yemek yerken çayımı içerken aklıma Baran geldi nasıl olacaktı bu iş? Umarım sadece geçici bir heves olarak kalırdı Baran için.
Zeynep'ten:
Sabah gözümü açınca karşımda kocamı görmemle kocaman gülümsedim ve elimi yüzüne çıkarıp hafif sakallı yüzünü usul usul okşadım. Mızmızlanıp gözlerini açtı "günaydın aşkım." Diyip elimi sırtına sardım.O da bana aynı şekilde kibarca sarıldı ve "günaydın yavrum" dedi ardından ise baş ucundaki saatten saatin erken olduğunu görünce karısının şişen karnına elini koydu ve hafif hafif kızını hissetmek için okşadı karnını. Minik kızını "evin bitmesine bir aya yakın kaldı canım. Artık bir şeyler almaya başlayalım eşya."
Zeynep başını salladı ve "olur canım bugün Güneş'in yanına gidicem beni de bırakır mısın işe geçerken?"
"Olur bırakırım." Diyince Zeynep Azad'ın dudağını bir kaç öpücük bıraktı.
Ayağa kalkıp kocasını zar zor bıraktı sonra ise üzerine artık xl giydiği elbiselerden birini geçirdi ve başına da bir çember takıp arkasını döndü. "Ben bir aşağı iniyim gel sende."
Güneş'ten:
Elimdeki süpürgeyle kapının önünü süpürürken Nurcan teyzede sağolsun bostana inmiş suluyordu. Nazan anne ise öğlen vakti başı tuttuğu için odasına çıkmış ve dinleniyordu.Kapı açılmıştı ve Zeynep abla içeri girmişti gülerek beni görünce karnını tuta tuta yanıma paytak paytak gelince hafifçe gülümsedim ve süpürgeyi köşeye koydum. "Hoşgeldin abla."
"Hoşbulduk Güneş." Diyip verendadaki sedirlerden birine oturdu ve masanın üzerinden bir bardak su aldı.
Karşısına oturdum ve "Nazan hanım uyuyor, Nurcan teyze de bahçede."
Buna gülümsedi ve yanını işaret edip "gel otur konuşalım. Olmaması daha iyi hem."
Diyince meraklanıp yanına oturdum ve ne diyeceğini beklemeye başladım. "Ben sana bir şey diycem."
"Buyur de abla."
"Bunu Baran sana vermemi istedi. Birde Esmayla aralarında abi kardeş dışında hiçbir şey geçmedi." Sonra ise gözlerimin içine bakıp elimi tuttu "merak etme ayrıca ben bir şey olsa ona kefil olup aranızı yapmaya çalışır mıydım?"
"Olmazdın biliyorum." Deyip gözlerimi kaçırdım.
"Senin gönlün var mı peki onda?"
İç çekip "olsa ne olur ki abla hem böyle olunca da insanlar sanki benim ayırdığımı düşünecek."
"Saçmalama be ne demek o. Zaten istemiyordu ya kızı."
"Neyse abla. Çay koyayım mı?" Diye sorup ayaklanınca ise "olur bende geleyim sıkılırım." Dedi ve birlikte mutfağa girdik ben çay koyarken; dün Nazan ananın verdiği tarifle yaptığım tatlı tuzlu karışık olan kurabiyeler masanın üzerindeydi ve Zeynep abla gözleri parlıyarak tabağın üzerindeki camı kaldırıp bir iki tane aldı.
Bende "yersen sana biraz da tatlı çıkarayım mı yeni döktüm şerbetini."
Gözleri parlayarak "olur Güneş." Dedi ve bir tabak revaniyi koyup önüne bıraktım.
Nurcan teyze ise üstü başı ter ve çamur içinde kalmış mutfak kapısından göründü. "Canım hoş geldin." Dedi ve el etti. Zeynep ayağa kalkınca ise yerine oturttu "üstümü değişip gelicem hemen."
Bize iki bardak çay koyarken biraz da yemek bir seyler indirdim ki atıştırırız diye sonra ise Nazan anne de geldi ve yanımıza oturdu gelinine bakıp "hoş geldin kızım." Diyince "hoş bulduk." Dedi ve yemeğe Nurcan teyzede gelince hep birlikte oturduk.
Yemek ve çay bitince Zeynep abla ayaklanıp "ben artık kalkayım hem azadla da biraz işimiz var."
Nazan hanım gelinine sarıldı "o haytayı da getir kızım. Şoför bırakır seni."
Nurcan teyze ise "dikkat edin kızım." Dedi ve sarılıp yolcu ederken en son bana sarıldı ve kulağıma fısıldadı "unutma mektubu." Diyip evden çıktı.
Tüm gün işlerim bitince ve odaya girince yorgunlukla üzerimi değişip mektubu elime aldım açıp açmamak arasında kalırken ise geri çekmeceye attım ve gözlerimi kapadım.
Zeynep'ten:
Bir sürü bir şey almıştık ve çoğu eşyayı krem rengi ve yeşil seçmiştim işlerim bitince ise bir yemek yedik ve eve geri dönünce ise Yeşim neşeyle yanıma geldi.Azad bu haline karşın kaşlarını çattı "ne oldu bakayım?"
Hülyalı hülyalı "hiçç!" Dedi ve koluma girip beni odasına çekti.
"Yenge Yasin babamla konuşmuş gelsin istesin demiş Baran dönünce de düğünü yaparız bu arada nikahı kıyarız hem sizde Ankara'da rahat edersiniz dedi."
"Çok iyi bir haber bu canım." Dedi ve gülümsedim içtenlikle.
Bana sarılıp "ayy canım benim hadi hayırlısı." Diyip ellerini sıktım.
"Yarın alışverişe çıkalım mı elbise bir şey alalım."
"Olur canım olur tabi."
Bu şekilde ise gün bitmişti ve günün en mutlu çifti Yasin ve Yeşim olarak kalmıştı.
Keyifli okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Aşkı 2
Novela JuvenilBir devam hikayesidir okumadan ilk bölümleri anlayamazsınız. Diğer hikayenin en azından son 2 bölümünü okumanız tavsiyedir.