27. BÖLÜM - KELEPÇELER VE ÜZÜMLÜ KEKLER

312 25 65
                                    

Herkese merhaba canlarım✨
İyi dilekleriniz için hepinize çok teşekkür ederim🌸

İyi okumalar diliyorum ve sizi kelimelerin büyüsüyle baş başa bırakıyorum 🫶🏻

Umarım bölümü beğenirsiniz. Oy vermeyi unutmayın, yorumlarda buluşalım 💕

Instagram: mirayggy / gokyuzunun_icinde

//Imagine Dragons: Bones

Davin gittiğinden beri biraz dinlenmek için kendimi zorlamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Davin gittiğinden beri biraz dinlenmek için kendimi zorlamıştım. Önce biraz çalışmış ardından prenseslerin ve prenslerin de ısrarıyla odama çekilmiştim. Uyuyabildiğim her dakikaya şükrediyordum.

Öğleyi biraz geçmişti. Oraya gidip Arya'yla konuşmak için doğru zamanı yakalaması ne kadar sürerdi bilmiyordum. Yapabildiğim en iyi büyüyü yapmıştım ve prensesler ve prensler de destek olmuşlardı bana. Büyünün varlığını her zerremde hissediyordum. Hala güçlü bir şekilde Davin'i koruyordu. Zamanın akıp geçmesi için yapmam gereken tek şeyse kişisel görevlere odaklanmaktı.

Sıradaki görevim bir hipnoz olmaktı. Bu yüzden sessiz bir meditasyon odasındaydık. Buraya tam olarak oda da diyemezdik aslında. Mütevazı bir yerdi. Tavandan yere kadar uzanan pencerelerden esen rüzgâr, onları örten tül perdeleri dövüyordu. Yalnızca çerçevelerin oluşturduğu pencerelerden içeri sarmaşıklar ve ağaç dalları giriyordu. Yeşiller bütün duvarları örtmüşlerdi.

Odanın bir köşesinden ise tılsımlı bir şekilde su akıyordu. Suyun kaynağı etrafını örten minik bulutların arkasına gizlenmişti. Su yolunu buluyor, zeminde meditasyon yapan kişinin etrafında birkaç tur dönüyor ve açık camlardan dışarı akıyordu. Elio ile minderlerin üstüne karşılıklı oturmuştuk ve suyun oluşturduğu dairelere eşlik eden mumlar yakmıştık. Güneş'in bize sunduğu loş ışıkla beraber dört temel element de bizimleydi. İçeride birkaç saniye bile kalmak bütün sinirlerimi yatıştırıyordu.

"Hazır mısın?" diye sordu Elio.

Gözlerimi kısarak şüpheyle ona baktım. Sinirli değildi. Üzgün değildi. Mutlu da değildi. Sadece... Rahattı. Tuhaf derecede rahattı. Elio'yu tanımayan biri onun hiçbir şeyi kafasına takmayan, anı sorgulamayan biri sanabilirdi. Oysa Elio yalnızca umursamazdı, rahat değildi. O rahat durmazdı.

"Ne işler çeviriyorsunuz?" diye sordum.

Dudak büktü ve omuz silkti. "Ne gibi?"

"On dakikadan daha kısa sürede nasıl ikna oldun?"

"İkna mı oldum?" dedi yüzünü buruşturarak.

Öne doğru eğildim. "Soruma soruyla cevap vermeyi kes!"

Oturduğu yerden ellerini arkasındaki zemine yasladı ve başını geriye atarak pis pis gülmeye başladı.

"Elio!" diye tısladım.

Gökyüzü'nün İçinde 2 - Kanlı Kehanet (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin