7. BÖLÜM - SIRADIŞI MÜHÜR VE GİZLENEN KEHANET

697 53 67
                                    

Hepinize günaydın☀️

Normalde bölümü yarın atacaktım ama biliyorsunuz ki ben işaretlere inanan bir insanım. Bugün de çok ani aldım o işareti🫠

Oy vermeyi unutmayınız!

Keyifli okumalar diliyorum ve sizleri seviyorum ❤️. Yorumlarda buluşalım💖

Instagram: mirayggy

Parmaklarım, kolumdaki veliaht simgemin kabartılarının üzerinde dolaşırken duvardaki meşalenin ateşine odaklanmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Parmaklarım, kolumdaki veliaht simgemin kabartılarının üzerinde dolaşırken duvardaki meşalenin ateşine odaklanmıştım. Titrek ateş etrafını saran cam huniyi dövüyordu. Sarıların, turuncuların, kırmızıların ve hatta mavinin çeşitli tonlarını barındıran ateş bana bazı şeyleri hatırlatırken, bazı şeyleri de sorgulatıyordu.

Hatırladığım şey, yine o ateş elfiydi. Onun adını hiçbir zaman öğrenememiştim. Bir zamanlar Öz'de hizmetimizde olan elflerden biri olmalıydı. O ve diğer bütün adamlar... Ne olmuştu da kralların emrine girmiş ve prenseslerine bu denli acımasızca davranabilmişlerdi? Rigel'in vaadi neydi? Gözünü bile kırpmadan, hatta zevk alarak bana dokunuşunu hatırlıyordum her defasında. Bunu uzun zamandır istiyormuşçasına zevk alıyordu. Üstelik sadece o değil, Simnalar, Trikalar, dört elemente ait diğer elfler ve diğer birçok yaratık... Ahlaksız bakışları ve sözleri bir yana şiddetlerinden gram ödün vermiyorlardı. Öz'de yaşarken de bunları düşünüyorlar mıydı? Bir kraliçeye, prensese veya herhangi bir kadına bu kadar canice davranmak akıllarının bir köşesinde hep var mıydı?

Sorguladığım şey ise şu: Bana ateş elfi verilirken Nora'ya onu boğabilmesi için su elfi verilmişti. Ben yanabiliyordum, o yanamıyordu. O boğulabiliyordu, ben boğulamıyordum. Çünkü onun özü daha çok ateşe meyilliyken benim özüm suya meyilliydi. Ancak Arya hem yanmış hem boğulmuştu. Ve tuhaf olan şu ki Yıldızlar da ateşe meyillidirler. Bu nasıl mümkün olabiliyordu?

Aslında hepimiz biraz havaya biraz da toprağa meyilliyizdir. Fakat bazı farklılıklarımız vardır. Güneş, herkesin bildiği ve insanlara çocukluk çağlarından beri aşılandığı gibi dev bir alev topudur. Isı yayar, parlar ve büyük bir enerji yayar. Tıpkı Güneş Krallığı'nın anormal derecede sıcak olması, göz kamaştıracak kadar parlak olması ve oldukça enerjik olmaları gibi. Ay ise Yeryüzü'ndeki gelgitlerden sorumludur. Ay ve su arasındaki çekim gücü yalnızca denizleri değil aynı zamanda insanları da etkiler. Çünkü insan vücudunun büyük çoğunluğu sudur. Bazı dolunay günlerinde veya Ay'ın evrelerinde oluşan özel tarihlerde insanların ruh hallerine dalgalanmalar meydana gelir. Bu yüzden Ay Krallığı duyguları kontrol eder ve duygularla anılır. Bizler suya yatkınızdır. Suyu çektiğimiz gibi su da bizi çeker. Ancak Yıldızlar, Güneş ve Ay gibi basit değillerdir. Çok ama çok karmaşık bir yapıya sahiplerdir. Bazıları bulutumsulardır, bazıları katı çekirdeklidirler, bazıları da alevler gibi yanar. Milyonlarca, milyarlarca hatta bunların da kat kat fazları kadar Yıldız çeşidi bulunur evrende. Bu yüzden öngörülemezlerdir. Ateşe de yatkın olabiliyorlardır, havaya da veya toprağa da. Ancak suya herhangi bir yatkınlıkları yoktur. Tıpkı Yıldız Krallığı gibilerdir. Öngörülemezlerdir, güçlülerdir. Bu yüzden Arya'yı boğmalarını anlayabiliyorum ancak onu nasıl yakabilmişlerdi? Ateşe meyilli bir krallıktan olan bir veliaht prensesi, nasıl oluyor da yakabiliyorlardı?

Gökyüzü'nün İçinde 2 - Kanlı Kehanet (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin