Hepinize iyi okumalar diliyorum ve özlediğiniz sihirli kelimelerle sizleri başbaşa bırakıyorum 💕
Konuşma bölümüne yeniden Spotify çalma listesini ekliyorum bu arada🫶🏻
Oy vermeyi unutmayınız✨
Instagram: mirayggy/ gokyuzunun_icinde
(Müziği bölümle bağdaştıramadım ama bu şarkıyı da eklemek istediğimi söylemiştim🥹)
//Madrigal: Sen ya da Hiç
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kahrolası bir buçuk gün...
Yıldızlar'ın taht kurduğu Gökyüzü'nde bu gece Ay yoktu. Yeni Ay dönemine girmiştik. Her şey ve herkes hazırdı. Yüz binlerce Öz... Belki de daha fazlası. Herkes bir buçuk gün sonraki Güneş tutulması ve azat dönemi için hazırdı. Ancak ben hazır değildim. Yıldız Krallığı'nın veliaht simgesini kazanamamıştım, Davin ve Elio dönmemişlerdi ve planladığım gibi Gökyüzü Ağacı'nın yerini de taşları da bulamamıştım. Her şey tam bir fiyaskoydu.
Gerginlikten tırnaklarımı kemiriyordum. Ne olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Batabilirdik. Bütün bu çabamız boşa gidebilirdi. İkinci kehanette de dediği gibi Elio ve Davin'in birbirleriyle savaşacağı tutabilirdi ya da kim olduğunu bilmediğimiz bir Ay Prensi aniden ortaya çıkıp bütün planlarımızı, stratejilerimizi boşa çıkarabilirdi.
Yine de içimi rahat tutmaya çalışıyordum. Kalan vaktimin çoğunu Amaris'le beraber meditasyon yaparak geçiriyordum. Elio gittiğinden beri bana yemin eden Öz'leri elimden geldiğince ziyaret etmiştim. Krallar ve kraliçelerle teker teker konuşup onlara teşekkür etmiştim, bir nevi vedalaşmıştım. Her bir Öz'ün savaş stratejisini dinlemiştim.
Kraliçeler ve krallar azat için Öz'de kalacak ama prensesler ve prensler benimle birlikte geleceklerdi. Elbette o kadar kişiyi beraberimde götüremezdim. Bir kısmı benimle gelirken geri kalanları benimle gelen soyluların Öz'lerini de koruyacaklardı. Bütün Öz'leri birbirine bağlayan boyut kapılarını dün açmıştık. Çok güçlü bir bağlantı sistemi oluşturulmuştu. Ağzımdan çıkan bir emir saniyeler içinde bütün Öz'lere iletiliyor ve uygulamaya geçiliyordu. Krallar ve prenslerle ise ayrıca görüşmüştüm. Savaş meydanında olacak ve bana katılacak asker birliklerine önceden karar vermişlerdi. Bütün stratejiler belliydi. Her şey hazırdı. En iyi muhafızlar yanımda olacaklardı. En güçlü prensesler ve prensler de öyle. Parmağımı kıpırdatmama gerek bile kalmayabilirdi. Bu kadar gücün karşısında Rigel'in hiç şansı yoktu.
