Taylan çantanın içinden GPS'i çıkardığı zaman yol ayrımında yanlış yola saptıklarını fark etti. Yol ayrımına geldiklerinde sola dönmeleri gerekiyordu ama onlar sağ taraftan devam etmişler ve patika yolu takip ederek bu ormanlık alandaki uçuruma varmışlardı.
"Sanırım beni suçlayacağın ana geldik. Yanlış yolu seçmişiz, sağdan değil soldan gitmemiz gerekiyormuş."
Taylan'ın sesiyle Dora yüzünü ona döndü.
"Şanslısın çünkü şu anda sana kızabilecek bir durumda değilim."
Dora için bacaklarındaki korkunç yaralarla yürümek yeterince zorluydu zaten bu yüzden Taylan'a laf yetiştirebilecek bir durumda değildi. O zar zor yürümeye çalışırken Taylan da sırt çantasıyla yanında ilerliyordu. Önlerinde hâlâ çok uzun bir yolları olduğu için tempolu yürümeleri gerekiyordu. Dora için bu tempolu yürüyüş tam bir işkenceydi.
"Ben de fena durumdayım. O ağır kayayı kaldırayım derken belimi incittim. Üstüne bir de çanta taşıyorum."
Taylan yaratığın kafasına attığı kayadan bahsediyordu. Gerçekten de ağır bir taş olmalıydı çünkü Taylan taşı attığı an yaratık Dora'nın üstüne savrulmuştu. Dora, Taylan'ın o kayayı nasıl kaldırabildiğine bir anlam verememişti.
Dora "Sen o kayayı kaldırmayı nasıl başardın?" diye sordu. Ardından "İstersen çantayı dönüşümlü taşıyabiliriz." diye de ekledi.
Taylan onu "Sen kendini zor taşıyorsun. Bu halinle çantayı taşıyamazsın." diyerek yanıtladı. Sonra gülerek konuşmasına devam etti.
"O an adrenalinle ne yaptığımı mı biliyorum ben."
Dora da tüm acılarına rağmen gülmeye başladı.
"Süper kahraman gidiydin."
Taylan şaşırarak ona döndü.
"Asıl süper kahraman olan sendin. Hiç korkmadın ve bir saniye bile tereddüt etmedin."
Taylan'ın söyledikleri Dora'yı daha da güldürdü.
"Aslında bir an korkudan aklımı kaçıracağımı sandım. Üstelik o çakı da bir işe yaramadı yaratığın derisi o kadar kalındı ki bir sıyırık bile açamadım."
Dora'nın söylediklerini Taylan da düşünmüştü. Yaratık hiçbir şeyden etkilenmemişti tam aksine her defasında daha da sinirlenip daha saldırgan hâle gelmişti.
"Dora o yaratıklar düşündüğümüzden de güçlü olmalı. Peşimizden o kadar koşmasına rağmen hiç yorulmadı. Kafasına kaya attım ama bu da pek işe yaramadı."
Bunun üstüne Dora sıkıntılı bir nefes verdi.
"Evet. Umarım yolda başka bir yaratıkla karşılaşmayız. Eğer denk gelirsek bu sefer kesin akşam yemeği oluruz." dedi.
"Haklısın."
Taylan da ona hak veriyordu. İkisi de enkaz gibiydi başka bir yaratıkla karşılaşırlarsa bu defa kesin yem olurlardı.
***
"Saat on iki buçuk."
Taylan'ın sesiyle Dora gökyüzüne bakarak bir of çekti.
"Çok sıcak Taylan. Bayılacağım şimdi."
Dün Fortiste gayet serin bir hava vardı ama bugün sanki onlara inat gibi kavurucu bir hava hakimdi. Güneş öyle yakıcı ve parlaktı ki Dora'nın bayılmasına çok az kalmıştı. Dümdüz bir ovada ilerledikleri için etrafta herhangi bir gölge de yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYAMETİN KÜLLERİ
FantasyKorkunç bir pus ve insanı içten içe çürüten kirli bir kasvet diyarın el değmemiş yerlerini bile sararken Solemna için tam bir kıyamet günüydü. Binlerce kana susamış yaratık Solemna topraklarında gezerken insanlık için tüm tehlike çanları çalıyordu...