VIII. Delicate Rose

149 41 40
                                    

Double update efenim, öncekini kaçırmayın

- -

Yine günlerden bir gün, harf eğitiminden sonra öğretmeni evden ayrıldığında, masasını toplamak üzere ayaklanmıştı. Kapının tıkırtısı ile başını kaldırdı, kuzeni Min'i görmenin keyfiyle gülümsedi.

Min, her zaman çok nahif ve kibar, ayrıca dâima sakin yüzlü, mülayim ve neşeli biri olmuştu. Yirmi iki yaşındaydı. Buğday teni, sarımsı saçları; sıcak, kahverengi gözleri vardı. Teni bazı zamanlar sarıya çalardı, çünkü asla çare bulunamayan bir hastalığa sahipti. Bazı zamanlar baş ağrılarından geceleri uyuyamaz hâlde sancılar yaşar, beti benzi atmış olurdu; hatta olduğundan fazla topallamasına neden olan aksak bir bacağı da vardı.

Elinde bir kâse tutuyordu, tül ile kapatılmış, ipek kurdele ile bağlanmıştı. İçindeki taze üzümler ve incirler kendini bir sis ardındaki silüetler gibi belli ediyordu. Minnet ve sevgi karışımı bir hayranlıkla kâseyi alıp, "Min!" diye şakıdı. "Çok teşekkür ederim! Ne kadar parlaklar!"

Min, hafif kızarmış yanaklarla, "Beğendin mi?" diye mırıldandı. "Tezgâhta en güzelleri bunlardı. Yıkadım ayrıca."

Min, Harry'ye bazı zamanlar hediye vererek onun gönlünü hoş tutmaya çalıştığından, Harry bu zarif düşünceye karşılık şefkatle kâseyi sarmaladı. "Bayıldım! Hepsini afiyetle yiyeceğim. Hatta senin de yemen gerek, çok lezzetli görünüyorlar. Tek başıma yersem çok mahcup olurum!"

"Dersle alâkanı görüyorum, çok hevesli çalışıyorsun. Azmini güçlendirir diye veriyorum, dilediğince ye."

Tülü açıp bir tane incir aldı, keyifle ısırdı. Ağzında patlayan minik çekirdeklerin sesi dışarıya da yansıdığı için ikisi de kıkır kıkır gülüyordu. "İncir yemek hep çok komik! Hadi. Sen de al lütfen."

Min, bu tatlı ricayı kıramayarak, bir tane üzüm parçası alıp keyifle ona katıldı. "Hakikaten göründüğü kadar lezzetliymiş. Sana lâyık olmasına sevindim."

Utangaç bir tebessümle teşekkür etti. Min, her zaman çok anlayışlı ve samimi biri olmuştu. "Bazen bu koca evde beni en çok düşünen senmişsin gibi hissediyorum, Min."

Bir an bocalayarak, "Babam da öyledir," diye kekeledi, sanki kötü bir itiraf almıştı da, onu üzerinden bertaraf etmek ister gibi. Oysa sadece mütevazı yanı, bu iltifat sebebiyle açığa çıkmıştı. "Seni çok düşünür. Ondandır ki, ilim öğrenmene destek oluyor. Bunu yapabilmek aklıma gelmemişti hiç."

"Eminim amcam düşünmese, sen düşünürdün bir gün." Gülümsedi. "Burada bir kardeşim yoktu ama sen iyi ki varsın!"

"Şey... tabii... Evet..."

İkisi de keyifle tabaktakileri aşırıp sohbet ettiler. Harry sürekli öğrendiği harflerden nasıl kelimeler oluşturabildiğini heyecanlı bir şekilde anlatıyor, Min'e kelimeler yazarak onun beğeni dolu ifadesini gururla seyrediyordu.

Kapı açıldı, bir hizmetli girerek, "Efendi Harry, Piyade Louis bu öğleden sonrası için sizleri bekleyeceğini söylediler," dedi. "Bir sözü olduğunu size iletmemi istedi."

Yüreğini bir heyecan sararken, "Tamam!" dedi. "Teşekkür ederim."

Min'le bir süre daha vakit geçirip oradan ayrıldı. En temiz kıyafetlerinden birini üzerine geçirmeden önce vücudunu temizledi. El aynasında şöyle bir kendine bakıyordu da hakikaten pek de güzel bir yanı yoktu! On sekiz yaşın getirilerinden biri olarak kilosu yanaklarında toplanmış gibiydi. Bazen göbeği kendini belli ediyor, kıyafetin içinde rahatsız hissetmesine neden oluyordu.

The Rose of My Desert 𓂀 LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin