Kheti Amcanın evinde ciddi bir gerginlik fırtınası vardı.
Kheti, tüccarlar başı olarak ticaret gemilerine sahip bir ticaret adamı idi. Akdeniz Nil Limanı'ndaki buğday filoları Akdeniz açıklarında yağmalanmış, büyük bir mali kaybı olmuştu.
Soluğu hemen yan binasında olan askeri üste almıştı. Fırtına öncesi sessizliği tüm evi sarmış olsa da ilk fırtına koptuğu için, büyük salonda oturmuş, diğer fırtınayı (bir bakıma, Kheti'nin vereceği haberi) bekliyorlardı.
Pal üç gün kalıp yola çıkmıştı. Bu süreçte Harry hep onunla vakit geçirmiş, Piyade Louis ile gezip öğrendiği yerlere onu da götürerek halasının oğlunun gönlünü hoş tutmaya çalışmıştı. Lâkin onunla geçirdiği o güzel günlerin aksine bugünkü durumun vahameti onu da dâhil olmak üzere tüm ev halkının ruh halini, bir karabasan misâli sarmış idi.
Nihayet akşamüstü Kheti Amca gelebilmişti. Saatler sonunda gelebilmesi sebebiyle ev halkı telâş ve ümitle etrafını sardı. Yüzü asık görünüyordu, lâkin bir çare bulmuş gibi de pek sakindi.
"Oturalım önce. Aya, bir su getir."
Yerine kuruldu, ev halkı da çevresine ilişti. Hizmetli Aya, bakır bardağa su doldurup efendisine verdi. Suyunu içti, koltuğun kolçaklarını kavradı.
"İki üç yıldır Akdeniz Limanı'nda filolara saldırı oluyordu. Ne yapıldıysa önüne geçilemedi. Bu sefer hem benim hem de iki farklı ticari geminin filosuna aynı anda saldırılmış. Bir anda büyük bir mali kaybımız oldu. Korsanlar yaptı deniyor."
"Ne olacak şimdi?" diye sordu eşi. "Çok yüklü bir maliyeti vardı."
"Fenikeliler'den bir grup donanma aldık, denizcilikte çok iyilerdir. Güçlü gemileri ve birkaç Fenikeli kaptanı paralı olarak tutacaklar. Bir deniz çatışması olacağa benziyor."
"Fenikelilerin savaşta iyi olmadığını duymuştum!"
"Savaş için bizim askerlerimizden birkaç bölük gidecek. Komutan Kiba ve Piyade Louis önderliğinde bir savaş olacak."
Harry'nin yüreği birden sıkıştı. Vücudu bir sıtmaya uğramış gibi üşümüş, tüyleri diken diken olmuştu. "Pi-Piyade Louis mi..."
Kheti Amca, "Öyle," dedi. "Onun muhteşem bir planı var. Bu uygulanırsa, bir daha gemi saldırısı olmayacaktır diye düşünüyoruz."
Korku içinde sıktığı yumruklarıyla, "Ne zaman gidilecek, amcacığım?" diye sordu.
"Bilmiyorum, söylemediler. Plan yapıyorlar, elbette yakın bir zamanda gidilecektir."
Hararetli tartışmadan sonra herkes odalarına çekildi. Harry balkona çıkmış, piyadeyi görmeye çalışıyordu. Ancak bir sessizlik hâkimdi askeri üste. Üstelik Piyade Louis'nin penceresinin ahşap kanatları kapalı idi. Yine de ahşabın minik aralıklarından görünen ışık huzmeleri, içeride olduğunu belli ediyordu.
Neden kapamıştı? Neden yüzünü kendisinden mahrum bırakıyordu? Elbette yüzünü Harry'den sakındığı yoktu, ancak Harry, aldığı bu kara haber neticesiyle öyle huzursuzdu ki, piyadenin çehresini görerek bu kara haberin bıraktığı yıkımdan kaçınmak istiyordu. Ama ne çare... Herhalde amcasının dediği gibi, gerekli kişiler ile hususi meseleleri görüşüyor olmalıydı.
Yatağına süzüldü, döndü durdu, bir türlü uyuyamadı. Piyadenin, kendisine hediye ettiği beyaz kumaşa sarınarak kumaşın ucunu yumak halinde bastırdı göğsüne. Orası biraz sızlıyor, âdeta yanıyordu. Piyade güçlü idi, ancak bir donanma çatışması deniz üzerinde olacağından, ona olabilecek kötü vaziyetlerin ihtimali canını epey sıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Rose of My Desert 𓂀 Larry
Romance"Çöle dönmüş hayatımda hançerden bir farkım yoktur, Harry." Piyade Louis, elindeki hançeri ahşap masanın üzerindeki güle geçirdi. Elini çektiğinde hançer, gülün ortasına saplanmış hâlde duruyordu. "Ve sen de hançerin zarar verebileceği en güzel şeys...