1.5♧

159 7 0
                                    

İyi okumalar♡

"Ben mi? Ben ne alaka ya!? Ben öyle bir şey demedim. Papatyam, inanma ona." inanmamı bekliyordu. Nah beklerdi

"Kime inanacağım peki ha!?" diye ikisine bakıp bağırdım. Oyunculuğu bu yüzden istemiştim.

Odadan bir hışımla çıktığımda yaptığım oyunculuktan olsa gerek bunalma gelmişti. Dışarıya mı çıksaydım ya. Bilemedim şimdi.

Tekrar geri zekalı bi herifin seni kaçırıp, boktan şeyler yapmasını istiyorsan, kapı açık aptal Petek!

Aklıma kapıdaki araba ve motosikletler geldi. Gitsem bir şey olmazdı herhalde ya. Dışarı kapısını açtım. Bahçe geniş ve ağaçlarla dolu olduğu için çok güzel görünüyordu. Aklıma gelenle kapının biraz uzağındaki korumaya seslenip "Bana ağaçları sulamam için su getirir misiniz?" dediğimde kapının diğer tarafındaki kafasını salladı. Ama sağa sola salladı. Türkçe bilmiyorlar mıydı acaba?

Yabancı dilimi kullanıp "Could you bring me water for the flowers?" az önce söylediğim cümlemi ingilizce söyleyip suratına bakmıştım. Bu sefer kafasını olumlu anlamda sallamış ve evin arkası diye tahmin ettiğim yere gitmişti. Karan ve Cris'in evdeki bağırtıları geliyordu fakat onları dinlemeyecek kadar bunalmıştım. Sürekli kavga edip duruyorlardı.

Beş dakikanın ardından elindeki sulama kabıyla gelen koruma elindekini yavaşça bana uzatmış ve "Please be careful when going behind the house. Some cameras there are not working." (Lütfen evin arkasına giderken dikkat edin. Oradaki bazı kameralar çalışmıyor.) Dedi. Anladığımı belirterek sadece kafa salladım. Yakınımdaki ağaçlardan başlayarak sulama işlemine koyuldum.

•••

Bir saatin ardından bütün ağaçları ve gördüğüm bitkileri sulamıştım. Evin arkasına giderken de, su kabını getiren korumayla birlikte gitmiştim. Oradaki işi de bitirip eve girdim. Banyo için odama çıkacaktım, ta ki koltukta sinirli sinirli bana bakan Karan'ı görene kadar. Öncelik ellerim olduğu için Karan'ı orada bırakıp zemin kattaki banyoya girdim. Kapıyı kitleyip ellerimi ve yüzümü güzelce yıkamıştım. Banyodan çıkacağım zaman, o günki gibi kapı zorlanmıştı. Karan'ın beni duyacağını sanmıyordum çünkü oturma odasının köşesindeydi bu banyo. Buradaki ses oraya, oradaki sesse buraya gelmiyordu.

Belki bağırırsam sesim giderdi fakat Karan'ın sinirli olduğu aklıma geldikçe kendime az da olsa kızıyordum. Evden habersiz çıkmıştım ve bir saat olmuştu. Merak etmişti fakat telefonum yanımda değildi.

Kapıyı tekrar zorladım. Açılmıyordu. "Karan!" Kapıyı yumrukladım. "Karan!" Art arda vurmaya başladım. Sakindim fakat sakin olmam gerekti. Her an oturup ağlayabilirdim. "Karan!" Tekrardan yumrukladım lanet kapıyı. Ses yok. Ayrıca açılmıyordu da.

"Karan! İçerde kilitli kaldım, yardım et lütfen!" Nefes darlığım yoktu ama banyo küçük olduğundan ötürü nefesim bana yetmemeye başladı. Havalandırmanın da olmayışı beni içten içe korkutuyordu.

"Karan!.. Cris!.. Yardım edin! Kilitli kaldım!.. Karan! Lütfen yardım et!"

Kaç defa kapıyı yumrukladığımı ve açmaya zorladığımı bilmiyorum fakat beni kimse duymuyordu. Acı halime kendi kendime gülüp yere oturdum. Bekleyecektim mecbur. İllaki fark ederlerdi sonuçta. Değil mi?

"Akın? Nerdesin?" Cris'in sesini duyduğumda ayağa hızlıca kalkıp kapıyı tekrar yumrukladım.

"Cris!.. Cris! İçerdeyim, lütfen yardım et!" Tekrar denedim, tekrar yumrukladım. Olmuyordu. Hem kapı olmuyordu hem de ben sakin olamıyordum artık. İçerdeki havanın yetmemezliği olmamış gibi bir de kimse beni duymuyordu.

Fransız MafyaWhere stories live. Discover now