1.7♧

146 6 0
                                    

İyi okumalar

"Of Cris ya. Nerde bu Fransız maço bey?" Telefonuma kaydetme şeklimle söylediğimde bu sefer kahkaha atmıştı. Ama farklı bir kahkaha daha vardı.

Karan gelmişti.

Kafamı Karan'ın olduğu yöne çevirdim. Sırıtıp bana bakıyordu.

Gülümsemesi yavaş yavaş kayboldu. Aklına bir şey gelmiş olacak ki endişeli ifadesiyle "Nasıl becerdin içerde kalmayı? Ya kimse olmasaydı evde." dedi yanıma gelirken.

"Kapıları yaptır o zaman hain tosbağa!" Yine hain dememe gücenmişti ama belli etmemeye çalışıp gülümsedi. "Bak minik papatyam, bu lanet kapıları normalde bir haftaya yakın kullanmamamız gerekiyor. Çünkü..." biraz düşündü. Söyleyecek bir şey bulamayınca "Öyle işte," demişti. Ardından yine eklemişti. "Yemek yemek ister misin bebeğim?" Biraz utanmıştım, kafamı hayır anlamında salladım. Aslında açtım ama yersem kusacak gibi hissediyordum. "Bence istersin."

"Yersem kusarım, ve bunu ikimizde istemiyoruz bence." Kahverengileri biraz kısıldı ama haklıydım. Midemdekileri çıkarmamı ikimizde istemezdik. "O zaman çorba içelim?" Fikri güzeldi. Başımı salladım. Koluma uzanıp sırtıma elini koydu, bende elimi koluna koydum Yavaşça oturur hâle geldiğimde ayaklarımı yataktan aşağı sallandırdım. Başım dönüyo gibi olmuştu, Karan'ın kolunu sıktım biraz. Anlamış olacak ki yüzüme eğildi.

"İyi misin?" Endişeli sesi beni kendime getirirken başımı sallayıp ayaklandım. "Banyoya gireyim ben." Kafasını salladı, "Ben şimdi çıkarım odadan, kapıları kitleme. Tamam mı?" Yine kafamı salladım. Ben banyoya yönümü dönerken Karan ise beni bırakıp odadan çıkmıştı. Hemen minik bir duş alarak cilt bakımımı yaptım. Üzerimi giyinip odaya geçtim. Aşağı inmeyi kafamdan silerek yatağa oturdum.

Ben ne ara bu kadar salak olmuştum?

Tanımadığım birisinin evinde rahat edecek kadar salak olmuştum.

Beni kaçıracak birisine güvenecek kadar aptal mıydım?

Evet, fazlasıyla aptaldım.

Neden böyleydim?

Bu yüzden mi sevilmedim, aptal olduğum için mi sevilmedim?

Evet. Tam olarak bu yüzden sevilmedim.

Acıyordum kendime. Sadece abim ve ablamdan oluşan hayatım ne ara bu kadar boka sarmıştı, anlamış değilim.

"Petek? İyi misin?" Karan'ın sesi beni düşüncelerimden uzaklaştırdı.

"Burda kalmak istemiyorum. Evime gitmek istiyorum. Bana acımanı, beni burda tutmanı istemiyorum. Beni evime götür."

•••

Karan'la konuştuktan sonra biraz durgunlaşmıştı. Bende yatağımda oturuyordum sadece.

Kapım çaldı. 'Gel' dememe kalmadan -ki buna mecalim bile yok- kapı açılmıştı. Kapıya dönmedim bile. Umursamak istemiyordum.

"Sana bir şeyler hazırladım. Aşağı in hadi cadı." Kafamı salladım. İstemiyordum ama salladım yine de. Ara sıra döktüğüm göz yaşlarım geri gelmişti. Tutmalıydım kendimi. Burdan gidecektim ne de olsa.

Aşağı inmek için merdivenlere geldim. O anda telefonumu odamda unuttuğumu fark ettim. Odama geri geçip telefonumu aldım ve aşağı indim. Cris mutfakta bir şeylerle uğraşıyordu. Oturma odasındaki koltuğa kendimi attım. Başımı koltukta arkaya doğru attığımda Cris'in sesini duydum.

"Bir şeyler içmek ister misin?"

"Olur," kısık seste mırıldanmamla tekrar mutfağa geçmişti. Bir kaç dakikanın ardından geri geldiğinde elinde renkli kokteyl bardakları olan tepsi vardı. Orta sehpaya kokteyllerin olduğu tepsiyi koyup içeriye gitti. Geri geldiğinde elinde su sürahisi vardı.

Fransız MafyaWhere stories live. Discover now