joao felix.

278 18 14
                                    

"Aptal olma, Eva."

"Sen de, Nico."

"Elinin tersiyle, koskoca Joao'yu itiyorsun."

"Onu istemediğimi söylediğimi hatırlıyorum."

"Bu fırsat bir daha ne zaman eline geçecek? Hem, gerçek bir şey bile değil. Basit bir anlaşma."

"Hayatıma mâl olabilecek bir anlaşma. Saçmalıktan ibaret."

"Öyle değil. Yerine kullan, aptallık etme. Bir şey olmaz."

"Benim bundan kârım ne olacak?"

"Ne isterse, dedi."

Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Hâlâ mantıklı gelmiyor."

"Gelmesi için ne yapabiliriz? Çocuk sana zaten aşık."

"Siktir git, nereden çıkardın bunu?"

"Sana bakışlarını görmüyor musun? Ayrıca, neden seni seçti sence? Başka insan mı yoktu?"

"Bilmem, yoktur. Belki de etrafında ki sürtüklerden daha güzelimdir."

"Sürtük?"

Nicolas kaşlarını çatıp oturduğu sandalye de öne doğru geldi. Masanın üzerinde ellerini birleştirdi.

"Ne alaka, sürtük?"

"Biz kucaktan kucağa atlayan, sırf ünü için onunla birlikte olmaya çalışanlara sürtük demiyor muyuz?"

"Ben daha önce senin birisine bunu söylediğini duymadım."

"Ne demeye çalışıyorsun?"

"Sevmiyorsun, ama kıskanıyorsun."

Kaşlarım çatıldı, kafamı çevirip ona baktım.

"Saçmalama, istersen."

"Aynen, saçmalama. Görüyoruz her şeyi. Kimi kandırıyorsun?"

"Kimseyi kandırdığım yok, neden bahsediyorsun?"

Ellerini iki yana kaldırıp kendini geriye doğru bıraktı.

"Beş dakika şurada oturup dinlecektim, zehir ettin harbiden."

Ayağa kalktım ve büyük ofisin kapısına doğru yürüdüm.

"Güzelsin, Eva. Ne kendini eksik gör, ne de sakla."

Arkamı dönmeden kapının kolunu aşağı çektim ve kapıyı açıp çıktım. Arkamdan kapıyı çektim. Tam yürüyecektim ki, karşımda uzun birisinin olmasıyla durmak zorunda kaldım.

Kafamı kaldırıp kim olduğuna baktığımda, Joao'yla göz göze geldik. Derin bir nefes aldım ve ona baktım.

"Nereye?"

"Odama."

"Neden?"

"İşlerim var, ayrıca gördüğün gibi şirketteyiz."

Bileğinde ki saate baktı. Gözüm de onunla birlikte saate, sonra da tokaya kaydı.

"Daha aranın bitmesine on dakika var."

"Bugün dinlenmek istemiyorum."

Kendi kendine güldü.

"Düşündün mü?"

"Beni rahat bırak, Joao."

Tam geçip gideceğim sırada, kolumdan tutup beni kendisine çevirdi.

"Sevgilim, ya da takıldığım yok, Eva."

"Ne yapayım?"

"Moralin diyorum, düşmesin. Bileğimde ki toka ablamın."

"Beni ilgilendirmez."

"Duvarlarını bana karşı ne zaman kıracaksın?"

Kafamı iki yana salladım.

"Hiçbir zaman, Joao Felix."

"Öyle mi, Eva Morgan?"

"Sadece beni rahat bırak. İstediğini sana vermeyeceğim."

"Neden? Kendi kendini kandırmaya mı çalışıyorsun?"

"Hayır, sadece şımarık tavırlarını törpülemeye çalışıyorum. Çocukluktan çık, artık."

"Sen de olgun davran, o zaman."

"Ben olgun davranıyorum zaten." kulağına yaklaştım. "Babanı kandırmak için, benimle sahte sevgili olmak isteyen ben değilim."

Çenesinin kasıldığını gördüm.

"Bu arada, eğer çok çaresiz kalırsan söyle."

"Neden? Kendini mi ayarlayacaksın?"

"İki gün sonra, kapımda köpek gibi yalvaracaksın bana."

"Oradan bakınca, iki gün sonra olacak gibi mi duruyor?"

"Ne?"

Biraz uzaklaşıp yüzüne baktığımda, elini boynumla çenemin üzerine koydu ve yüzümü kendine çekip dudaklarını benimkilere bastırdı.

-

joao napiyosun ya.

with footballers | one shotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin