24. Bölüm

5K 425 47
                                    

Mine anne sıkıntıyla derin bir nefes verdi. İçimdeki sıkıntıyı belli etmeden tebessüm ettim ve Mine anneye döndüm.

"Anne sakin ol. Sadece 1-2 saat görüp gidecek."

"Öyle de ne bileyim kızım. Sanki bir oyun çevirecekmiş gibi hissediyorum. Torunuma da sizede zarar gelsin istemiyorum."

Yüzümdeki şefkatli gülümsemeyle Mine anneye yaklaştım ve ellerini tuttum.

"Merak etme anne hiçbirimize hiçbir şey olmaz Allah'ın izniyle."

Mine anne ellerimi sıktı.

"İnşallah kızım."

"Meyra!"

Agah'ın bana seslenmesiyle Hale'nin geldiğini anladım. Ellerimi Mine anneden çektim ve içeri adımladım. Merve kucağında Asaf'la aşağıya indi ve Asaf'ı bana uzattı. Asaf'ı kucağıma alarak göğsüme yasladım. Uykusu vardı. O kadın gelecek diye uyutmamıştık. Bahçeye çıktım. Diğerleri evde kalacaktı. Bahçede sadece ben, Agah ve o kadın olacaktı. Diğerlerinin yanımızda olmasını biz istememiştik. Sadece bizim olmamızın daha iyi olacağına karar vermiştik.

Bahçede beni bekleyen Agah'ın yanına gittim. Agah kolunu belime sardı. O sırada o kadın bahçeye girdi. Bizi böyle görünce gözlerini bir anlığına öfke kapladı. Ancak hemen maskeledi bunu. Yanımıza yaklaşınca ellerini kaldırarak Asaf'a atıldı. Refleks olarak geri çekildim. Agah bana baktı ve gözlerini açıp kapayarak yanımda olduğunu belirtti. Hale'nin ise kaşları çatıldı. Derin bir nefes aldım ve yavaşça Asaf'ı Hale'ye uzattım. Hale hızlıca Asaf'ı alarak bahçedeki oturma grubuna oturdu. Bizde hemen ardından yanındaki ikili koltuğa oturduk.

Asaf önce şaşkınca Hale'ye baktı. Ardından bakışlarını bana çevirdi. Önce dudağı büzüldü. Ardından ellerini bana uzatarak ağlamaya başladı. Hale hava kaldırdı.

"Niye ağlıyorsun ya?! Ağlama."

Asaf'ın ağlaması şiddetlendi onun bağırmasıyla. Sinirle kaşlarımı çattım ve ellerini bana uzatarak ağlayan oğluma daha fazla dayanamayarak ayaklandım. Ardından hızla iki adımda yanlarında bittim. Ellerimi uzatarak Asaf'ı kucağıma alarak göğsüme yasladım. Tekrar Agah'ın yanına oturdum. Agah Asaf'a doğru eğildi ve saçlarını okşadı.

"Yok birşey babacım."

Asaf başını boynuma koydu. Bir eli sıkıca yakama tutunurken diğer eli de saçlarımın bir tutamına sıkıca tutunmuştu. Ağlaması iç çekişlere dönmüştü.

Sinirle Hale'ye baktım.

"Bir daha sakın oğluma bağırma"

Sinirli bir şekilde bastıra bastıra konuşmamla kaşları iyice çatıldı.

"O senin oğlun değil!"

Asaf'ın irkilmesiyle öfkem arttı.

"Bağırma dedim sana. Ya kimin oğlu? Daha birkaç günlükken onu terk edip giden senin mi?"

Alayla konuşmam onu kudurtuyordu. Agah elimi tuttu. Parmaklarımız iç içe geçti. Hale gözünü birleşmiş olan ellerimize dikti.

Agah konuştu o sırada.

"Senin derdin Asaf falan değil. Ne istiyorsan söyle verelim de defol git buradan Hale."

Sert sesiyle konuşan Agah'la Hale gözlerini ellerimizden ayırdı ve cilveli bir şekilde konuştu.

"Ne isteyeceğim canım? Seni ve oğlumu geri istiyorum."

Sesindeki cilveyle tırnaklarımı Agah'ın eline geçirdim.

QUERENCİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin