4. Bölüm

2.3K 251 177
                                    

Geldim yine. Biliyorum daha hızlı bölüm istiyorsunuz fakat aile evinde yazmak zor oluyor. Yazabildiğim her boşlukta yazıyorum ancak aile üyeleri yazdığım bir kurgu olduğunu bilmiyor🤫 atabildiğim zaman aralığı bu maalesef. Yineden beklediğiniz için, okuyup destek verdiğiniz için teşekkürler🥺 iyi okumalar dilerim💖

Jungkook/

"Buyrun burası efendim."

Araba bir binanın önünde durdu. Arabadan indim ve binayı baştan aşağı süzdüm.

İki katlı bir yerdi. Dışarıdan hoş bir görüntüsü vardı. Tahta detayları evi eski göstermek yerine daha çok nostalji katmıştı. Korkulukları olan balkon benzeri bir cam ve içindeki hoş çiçekleri dikkati kendine çekiyordu. Girişe yöneldim. Suho isimli şoför yanıma gelmiş anahtarı uzatmıştı.

"Buyurun efendim anahtarınız. İçeride ihtiyacınız olabilecek her şey var fakat sizin ayrı bir isteğiniz olursa beni komodinin üzerindeki numaradan arayabilirsiniz. İyi akşamlar efendim."

"Teşekkürler, iyi akşamlar."

Anahtarı aldım ve kapıyı açtım. İçeri adımımı attığım an aynı ferah koku geldi burnuma. Sabah göl kenarında aldığım koku.

Evin içi ferahtı ve gri tonlarıyla döşenmişti. Salona girdiğimde televizyon ünitesinin üstünde bir kağıt fark ettim. Şoförün bahsettiği kağıttı. Aynı yerine koydum.

Mutfağa geçtim aynı şekilde griydi burası da.

Dolapları biraz karıştırdım. Hepsi doluydu. Sanki biri yaşıyormuş gibi çatal, bardak, tabak her şey vardı. Buz dolabı da aynı şekildeydi.

Canımın çektiği her şeyi bulabilirdim.

Ahşap merdivenleri ikişer ikişer çıktım. Tabi merdivenden çıkarken duvardaki tablolar gözümden kacmamıştı. Üskatta bir tane çalışma odası vardı. İçinde büyük bir kitaplık da vardı. Hepsi çok güzel kitaplardı. Döşeyen kişi zevkli biriydi galiba.

Altın sarısı ve koyu gri tonlarındaki banyo fazlasıyla genişti. Kapının arkasında askılıkta iki tane bornoz duruyordu.

Dayanamadım ve odama geçmeyi beklemeyip kendimi duşa attım. Küvet için bile bekleyemezdim.

Soğuk suyun vücudumdan akıp gitmesi çok iyi gelmişti. Öylece bekleyebilirdim suyun altında.

Bornozuma sarındım ve odama geçtim. Demek o pencere benim odamındı. Evdeki ferah kokuya ek olarak burada mis gibi çiçek de kokuyordu.

"Bir dakika. Ben ne giyicem?!"

Kendi kendime aydınlanmıştım. Bu gün giydiğim o kıyafetleri giyemezdim. Leş gibilerdi çünkü.

İki kişilik yatağın karşısındaki dolabı bir umutla açtım. Dolabı açtığım gibi ağzım da açık kalmıştı.

"Oha"

İki kişilik dolabın hepsi doluydu. Pembe, mavi, beyaz gibi açık tonlar hakimdi kıyafetlere. Alt rafta bir kaç sırt çantası, bir kaç bel çantası, Bir kaç kol çantası ve bir tane de antrenmanlar için spor çantası duruyordu. Kumaş pantolonlar, gömlekler, kot pantolonlar, t-shirtler, eşofmanlar, şortlar ne arasan vardı.

Küçük bir rafta bir kaç şapka duruyordu.

Dolabın alt çekmecesinden boxer aldım ve altıma geçirdim. Aynı şekilde siya bir şort ve beyaz bol bir t-shirt giydim.

Yatağın yanındaki ev terliklerini de ayağıma geçirdim.

4-5 çekmeceli bir komodin duruyordu yatağın yanında. İlk çekmecesini açtım. İçinde profesyonel yüzücü gözlükleri ve boneler vardı.

Bir alt çekmecede ağrı kesicilerden tut mide bulantısı hapına kadar ihtiyacım olabilecek ilaç ve merhem türü her şey vardı.

Bir alt çekmecesinde çoraplar vardı.

O kadar şeyin içinden ben en çok yerdeki pofuduk halıyı sevmiştim.

Kendimi yumuşacık yatağa attığımda tüm günün yorgunluğunu kendini belli etmişti. Saat 10 geliyordu ve ben çok yorulmuştum. Hem ağlamanın hem de bir karar vermenin ağırlığı da yormuştu tabi beni.

Açık camdan içeri giren hafif esinti ıslak saçlarımın arasına giriyor ve beni serinletiyordu. Bu yumuşak his beni daha da mayıştırmış gözlerimin yavaştan kapanmasını sağlıyordu.

'Demek sponsor oldukları herkese böyle davranıyor.' son düşüncemden sonra uyku bütün bedenimi esir aldı.

Taehyung/ Aile evi

Kendi evime geçmeden önce babamlara uğramalıydım.

Zili çaldım. Kapıyı annem açtı.

"Hoşgeldin oğlum. Hangi rüzgar attı seni buraya bu saatte?"

"Babamla konuşmam gerekiyordu da, eve geçmeden bir uğrayayım dedim."

"İyi yaptın iyi yaptın. Geç içeri. Karnın aç mı?"

"Hayır anne tokum. Babam nerede?"

"Çalışma odasında."

"Tamamdır. Ben gideyim yanına."

"Peki peki. Kolay gelsin size."

Salona doğru ilerlemişti. İçeriden gelen seslere bakılırsa sevdiği diziyi izliyordu yine.

Merdivenleri hızlıca çıkıp karşımda duran kapıyı bir iki kere tıklattım.
'gel' sesini duyunca yavaşça içeri girdim ve kapıyı ardımdan kapattım.

"Hoşgeldin taehyung. Gel otur."

"Hoşbuldum baba."

Masanın önünde duran iki tekli koltuktan birine oturdum.

"Ne oldu söyle bakalım."

"Onu buldum."

Aniden söylediğim şeyle öylece durup kalmıştı. Aramızda oluşan kısa sessizlikten sonra dümdüz olan ifadesini hafif bir gülüş aldı.

"Sonunda buldun ha. Senden de bu beklenirdi zaten. Nerede buldun onu?"

"Ormanda tesadüfen karşılaştık."

"Ee ne yaptı seni görünce."

"Beni hatırlamıyor."

"Hatırlamıyor mu?"

"Evet, hatırlamıyor. Hatta kendini çekinik bir omega sanıyor. Vitalık özellikleri bir şekilde baskılanmış olmalı. Ona rağmen ben hala feromonlarını alabiliyorum."

"Ne yapacaksın şimdi peki? Vaz mı geçiyorsun?"

"Onca yıl aramışım şimdi ondan öylece vazgeçemem. Sponsorluk teklif ettim. Yüzücülük hayalini gerçekleştirmek için. Ona kalıcak yer ve özel hocalar temin ediceğimizi şirketin bunu başka sporculara da yaptığını söyledim. Karşılığında olimpiyatlarda başarı elde edip şirketimizin reklamını yapmamızda yardımcı olacaksın dedim."

"İyide oğlum. Biz sponsor olmayız. Bırak sporcuyu büyük işlerde bile sponsor olmadın. Şimdi kaç yıldır yeteneğini hiç kullanmamış biri için öylece paramızo çar çur mu edeceksin."

"Ona güveniyorum baba. Onun yeteneği öylece körelecek bir yetenek değil. Ayrıca ona yaklaşmamın ve kendimi hatırlatmanın başka bir yolu yok."

"Peki oğlum. Sana güveniyorum. Kendini hatırlat. Artık mutluluğunu görmek istiyoruz. Bütün ihtiyaçları şirket bütçesinden karşılayabilirsin."

"Teşekkürler baba."

Gülümseyip kafasını sallamıştı. Aynı şekilde bende gülümsemiş odadan çıkmıştım.

"Anne ben gidiyorum!"

Evden çıkmış arabama binmiştim.

Babamın hoş karşılaması omuzlarımdan bir yük kalkmasını sağlamıştı.

Yavaşça evime sürmeye başladım. Bir duş alıp rahatlamak istiyordum.

Evettt bitti. Başta dediğim gibi aile evinde zaman bulmak zor oluyor. Kusura bakmayın lütfen 💌 buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler. İyi kötü tüm yorumlarınızı bekliyorum🤍🤍

Swan on Water/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin