Hoş geldin bacım 💖
~~~~~~
Jungkook/
Oturduğum yerde rahatsızca kıpırdandım. Karşımda oturan Taehyung bana değil, karşısındaki boş duvara bakıyordu. Odadaki sessizliği, duvar saatinin kulak tırmalayan sesi bozuyordu. Artık katlanamadığım atmosfer ile boğazımı temizledim.
"Taehyung Bey, bir şeyler anlatmanız umuduyla bekliyorum. Ancak hiç bir şey söylemiyorsunuz."
Duvardaki gözleri bana döndü.
"Öyle. Ne bilmek istiyorsun Jungkook?"
Hâlâ soruyor muydu cidden?
"Benim hakkımda bildiğiniz her şeyi. Çünkü anladığım kadarıyla benim hakkımda benden daha çok şey biliyorsunuz."
Hafif hafif başını salladı.
"Peki. Ancak nereden başlamalıyım bilmiyorum. Bu yüzden bana kızma."
Gözleri tekrar boş duvara döndü. Parmakları masaya vurarak bir ritim tuttu.
"Ben küçükken, sanırım on yaşımdaydım, Namjoon ile Namjoonun babasının açtığı bir yüzme kursuna gidiyorduk. Çevreden 9-10 kişi geliyordu. Bir gün amcam, yani Namjoonun babası, bir kişinin daha kursa katılacağını söyledi. Herkes katılacak kişiyi çok merak etmişti. Çünkü amcam o kişinin yeteneklerini övüp durmuştu. Pazartesi aramıza katılacağını söylemişti. Pazartesiyi iple çektik. Sonunda pazartesi olduğunda, herkesin gözü kapıdaydı. Tabi Namjoonla benim de öyle. İçeri küçük bir çocuk girdiğinde herkes öylece bakakaldı. Çünkü hiçbirimiz bizden küçük bir çocuk beklemiyorduk. Bizden daha büyük ve kıdemli genç birini beklemiştik. Etrafa bakan büyük parlak gözlerin sana bakan gözlerle ne zaman birleşse utanıp sıkılıyor, utandığın için hafif kızaran pembe yanaklarını saklamak istercesine kafanı öne eğiyordun. Küçük parmakların ile oynuyor, kaçamak bakışlar ile sana bakılıp bakılmadığını kontrol ediyordun."
Yüzündeki gülümsemesi ve kapalı gözleriyle, karşımdaki adam tekrar o güne gitmişti adeta. İç geçirdi bir süre. Ritim tutmuş parmakları durmuştu. Artık tamamen o andaydı. Sonra sözüne kaldığı yerden devam etti.
"İlk başta çekindik yanına gelmeye. Tabi sende çekiniyordun. Yedi yaşında bir çocuk için yeni bir ortamda yeni arkadaşlar edinmesi zordur. Bir gün Namjoonla bir plan yaptık. Kurs çıkışında seninle konuşacaktık. Çıkış vakti geldiğinde kapıda öylece duran senin önüne bir anda atladık. Ama sen şaşırmak ve gülmek yerine korktun. Namjoonla birbirimize baktık. Gözleri dolu dolu olmuş bu çocuğu nasıl sakinleştiririz bilmiyorduk. Sonra ellerinden tuttuk ve şarkılar söylemeye başladık. Gözlerin tekrar parıldamıştı. Yüzünde küçük bir gülümseme oluştuğunda tavşan dişlerin meydana çıkmış, kocaman yanakların daha da belirginleşmişti. Bu tatlı görüntü karşısında bizde gülümsedik. Sonra ellerini sallayıp sende eşlik ettin bize. Bizi gören amcam kahkahalara boğulmuştu. İşte böyle tanıştık Jungkook."
Yüzündeki gülümsemeden hiç eksilmeden bana döndü Taehyung. Gözleri hiç olmadığı kadar parlak bakıyordu bana. İçimde bir şeylerin kıpırdadığını hissettim. Karşımdaki adam tane tane her şeyi anlatırken, benim bunları hatırlamıyor olmam kalbimi sıkıştırdı.
"Sonra?"
Kaşları anlamamış gibi havalandı.
"Sonra ne oldu peki?"
"Aahh, Sonra!"
Anlayan bir kaç mırıltı ve kafa saklamanın ardından devam etti.
"Sonra arkadaş olduk. Haftanın iki günü kursta buluşuyor, kurstan sonra ormanın içinde oyunlar oynuyorduk. Yeni keşifler yapıyorduk. Evcilik kuruyorduk. Ormanda hayatta kalmaya çalışıyorduk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Swan on Water/Taekook
Fanfictionhttps://www.instagram.com/reel/C8spYB7IacG/?igsh=cTJuaGYzY3JvbjF3