Hoşgeldin bacım iyi okumalar 💖
~~~~~~~~~
Jungkook/
Yatakta dönüp durmaktan olan uykum da kaçmıştı. Yerimde doğrulup tüylü terliklerimi ayağıma geçirdim. Lavaboya girdiğimde loş ışık, karanlığa alışmışım gözlerimi kamaştırmıştı. Karşımdaki aynada bir felaket gördüğümde ağzım açık bakakaldım.
Göz altlarım mos mor olmuştu. Tabi bu, saat üçe gelirken hala uyumamış olmamın verdiği bir etkiydi.
Gözlerimin altına krem sürdükten sonra mutfağa indim. Dolaptan aldığım soğuk suyu kafama dikledim. Bir kaç damlası dudaklarımdan taşmış; çeneme, çenemden boynuma bir yol çizmişti.
Soğuk suyun etkisi ile daha da açılan uykum sinirlerimi bozmuştu.
Televizyonun yanındaki tekli koltuğa oturup öylece boş odayı süzmeye başladım.
Taehyung hakkında düşünmekte gözüme uyku girmemişti. Bana onca duygulu şeyi söyledikten hemen sonra başka biri ile randevuya çıkmak...
Her şeyin birer anı olarak kaldığını gösteriyordu. Ancak benim için o anılar silikken bile, neden kalbim ağrıyordu?
Onun da göğsü ağrıyor muydu? Ağrımış mıydı? Beni ararken o da böyle kaybolmuş mu hissetmişti?
Bilmiyordum.
Öğrenicektim.
...
Tekrar yatağıma çıktığımda orada hâlâ bıraktığım bir ılıklık duruyordu. Dün akşam gördüğüm rüya ile elim dudaklarımı hafifçe yokladı. Gerilmiş dudaklarımın hissi ile sırıttığımı anladım.
Ellimi dudaklarımdan çektim, ancak uyuyana kadar yüzümdeki sırıtış gitmedi.
...
Kafamın rahatlaması ile biraz da olsa uyumuştum. Tabi 3 buçuk saatlik uyku pek işe yaramamıştı.
Kasım ayı ile kedini hafif hafif belli eden sabah soğuğu yüzünden üzerime bir hırka alıp mutfağa indim. Nedendir bilinmez, heyecandan kanım kaynıyordu.
Tok hissettiğim için ağzıma bir kaç ceviz sıkıştırdım. Ve antrenmana gitmek için evden çıktım.
...
"Namjoon hyung, bir şey sorabilir miyim?"
Elinde uğraştığı gözlükten başını kaldırdı.
"Tabi, sor."
"Şu buluşma şeysi, nerede buluşacaklarmış biliyor musun?"
Sorduğum soru ile biraz tereddüt etmişti. Söylememek için bir nedeni olmadığı için cevap verdi.
"Mr. fly cafe. Neden sordun?"
"Yeni bir kafe açılmışda, ona mı gittiler acaba diye sordum."
"Anladım. Bu kafe bayağı eski. Güzel bir mekan. Çok da müşterileri vardır. Taehyung da yoğun olmasın diye 4 gibi gideriz demişti."
Bir taşla iki kuş vurmanın sevinciyle gülümsedim.
"Ah öyle mi? Bayağı popüler bir yer olmalı."
"Evet öyle."
...
"Sarı çiyan arındırma operasyonu başlasın! Boom!"
Kendi elimle yine kendi elime çak yapmış gözlüğümü burnumun ucuna indirip pür dikkat etrafı gözetlemeye başlamıştım.
Sonunda içeri Taehyung girdi ve garsonun onu boş bir masaya yönlendirmesine izin verdi. Bir kaç dakika sonrasında içeri kumral bir kız girdi. Kahverengi saçlı, hafif koyu tenli, ela gözlü ve uzun boyluydu. Manken miydi bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Swan on Water/Taekook
Fanfictionhttps://www.instagram.com/reel/C8spYB7IacG/?igsh=cTJuaGYzY3JvbjF3