Hellööö
Nasılsınız canlarımmmm?
Bölümün son kısmını yazarken çok zorlandım. İçimde bi ağlama tufanı oluştu. Okuduktan sonra bana hak vereceğinize eminim.
Bol bol yorum yapın. Herkes oy da versin lütfen...Okuma sayısı ve oy sayısı arasında dağlar kadar fark olması beni üzüyor. Oy vermek hu oadar zor değil. Hadi oy verinnnnnnnn.....
Neyseeee
Yazım yanlışlari olabilir. Çok takılmayın.
İyi okumalar.......
~~~~~~~~~
Yunusemre, Şekersiz - İmkansız bir aşk denir
Model - Mey
~~~~~~~~~~
☆◇ Bölüm 8 ◇☆
Ellerimi sımsıkı yumuyorum, parmaklarım avucumda derin izler bırakıyor. İçimdeki öfke ve korku karışımı, midemde düğümleniyor. Annem yan odada bağırıyor, öfkesinin yankısı duvarlardan geri dönüp kulaklarımı dolduruyor. Bu ses, çocukluğumun fon müziği olmuş. Her kelimesi bir ok gibi kalbime saplanıyor, ruhumda derin yaralar açıyor. Gözlerimi kapatıyorum ve kendimi karanlığın içine bırakıyorum.
O anılar, her detayıyla zihnimde canlanıyor. Annemin sert bakışları, yüzündeki o soğuk ifade, beni her seferinde yeniden yaralıyor. Onun sevgisizliği, bana her zaman eksik, her zaman yetersiz olduğumu hissettirdi. Bir anne, evladına nasıl böyle davranabildi? Nasıl sevgi yerine nefret, şefkat yerine şiddet gösterebildi?
Küçükken, onun beni sevmediğini anlamam uzun sürmemişti. Diğer çocuklar annelerinin kollarında huzur bulurken, ben o kollardan kaçmak isterdim. Annemin öfkesi, her an patlamaya hazır bir volkan gibi, ne zaman ve neden patlayacağını asla bilemezdim. Küçük bir hata, yanlış bir kelime, beklenmedik bir bakış; hepsi onun öfkesini tetikleyebilirdi. Her patlamasında, vücudumda yeni bir yara, ruhumda yeni bir iz bırakırdı.
Korkardım. Annemden, hakaretlerinden, şiddetinden ve en çok da o nefret dolu bakışlarından korkardım. Bakışlarında beni öldürmek istediğini görürdüm, bunu anlamak için saniyelik göz teması yeterdi. Ama annem beni öldürememişti, izin vermemiştim. Bu benim değil, onun sonu olmuştu.
Aklımda annemin nefretle bakan yüzünün canlanmasının sebebi, anne şefkatinin sesini duymamdı. "Sevgili oğlum," demişti o ses. Bilmiyordum, anne şefkati nedir bilmezdim. Ama duymuştum. Bu sesteki anne şefkatini en net şekilde duymuştum.
Aklıma sebepsizce abim geldi. O da benim gibiydi. Daha doğrusu ben onun gibiydim. Onun gördüğü eziyetler benimkilerden daha önce başlamıştı. Annem evlat ayırmazdı. İkimize de aynı nefreti, aynı şiddeti göstermekten çekinmezdi. Evlat ayırmayan bir ailede büyüdüğüm bir gerçekti.
"Anne," diye mırıldandı Giran.
Bu kelimeyi duymayalı uzun zaman olmuştu. Tuhaf hissettirmişti. Anne...
Sana "anne" dememe neden kızardın, anne?"Anneni özledin mi? Görüşmeyeli uzun zaman oldu," dedi kadın, sesinde gerçek bir annenin oğluna duyduğu özlem gizliydi. Belki de gizli değildi, apaçık ortadaydı. Bilmememe rağmen hissetmem normal miydi? "Yaran nasıl? Duyar duymaz hemen geldim. İyisin değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Ruhun Çığlığı
Teen FictionKısa bir alıntı; Defterde boş bir sayfa açarak, merakla kalemi sağ elime aldım ve, "Ne buldun o sarmaşıklarda?" yazdım. Giran'ın bakışları yumuşadı. Gözlerinin derinliğinde beni kendine çeken bir şeyler vardı. "Seni." dedi tek nefeste. Kaşlarım çatı...