13.Kana Karışan Zehir

4.2K 205 50
                                    

Selamlar..

Uzun bir süre sonra tekrardan sizlerleyiz. Bölüm atmama nedenim küçük bir rahatsızlık geçirmiş olmam ve bu süre boyunca size haber veremedim maalesef. Fakat şuan muhteşemim ve bölümlere son hızla devam edeceğiz.

Umarım beğenirsiniz...

İyi okumalar..

~~~~~~

Yüksek Sadakat - Kafile

Son Feci Bisiklet - Bu kız

~~~~~~

Bölüm-13

Hayat tesadüflerden ibaret miydi?

Birçok kişiye göre öyleydi belki de, ama ben farklı düşünüyordum. Çocukluğumda her şeyin bir tesadüf olduğunu, yaşananların anlamsız bir zincirle birbirine bağlandığını sanırdım. Oysa bu düşünce, bir çocuğa ait olması gereken saflıktan çok uzaktı. Yaşayamadığım, elimden çalınan çocukluğum, bana hayatın sadece acı ve hüsrandan ibaret olduğunu öğretmişti. Kendimi dünya üzerinde rastgele bir yere bırakılmış, yalnızca acı çekmek için var edilmiş biri gibi hissederdim. Bir amaç, bir anlam aramak anlamsızdı. Hayat yalnızca karanlıktı, derin bir uçurumun kenarında sallanan, her an düşmeye hazır bir ruhla yaşamak gibiydi.

Çocukluk aklımla vardığım bu sonuçlar, masum bir çocuğun saf düşünceleri olmaktan çok uzaktı. Bunlar, susturulmuş bir kızın, sesini bile duyurmasına izin verilmeyen bir ruhun sessiz çığlıklarıydı. Her şey daha başından belliydi. Büyüdükçe, ruhumda açılan yaralar derinleşti; bir idam sehpasında, boynuma dolanan görünmez bir halatın gölgesinde büyümüştüm. Hayat bana hiçbir zaman çocuk olma izni vermemişti. Masumiyetim elimden alınmış, neşem yılların karanlığında kaybolmuştu.

O küçük kızın içinde, varlığını kaybetmek üzere olan bir ruh yatıyordu. Her gün biraz daha yok olan, sessizliğiyle bağıran, gözyaşlarını içine akıtan bir çocuk. Kendi yalnızlığında boğulan, etrafındaki dünya ile bağını koparmış bir çocuk. Çevresinde dönen olaylara kayıtsız, ama içindeki fırtınalarla baş başa kalmış bir kız çocuğu... Çığlık atmaktan korkan, çünkü ne çığlıkları ne de sessiz duaları duyulacaktı.

Bir çocuk ne zaman böylesine büyük bir yük taşımak zorunda kalmıştı? Neden ruhum bu kadar erken yaşlanmıştı? Diğer çocuklar gibi oynayamamış, gülüp koşamamıştım. Onların dünyasında var olamamıştım. Çünkü benim dünyam başka bir yerdeydi; karanlık bir odada, kapalı kapılar ardında... Susturulan, her sesi kesilen, ruhu bir kafese kapatılmış bir yerdeydim. O kafesin içinden kaçmayı hayal ederken, her seferinde daha da sıkı bağlanan bir zincirin ağırlığı altında eziliyordum. Ama yine de hayal kurmayı bırakamadım. O karanlık odanın penceresinden dışarı bakarken, belki bir gün özgürlüğe ulaşırım diye düşündüm. Sadece bir yanılgı olarak kaldı...

Büyüdükçe, zamanla anladım ki hayat tesadüflerden ibaret değildi. Çocukluğumda yaşadıklarımın, beni içine sürükleyen karanlığın, her gün biraz daha boynuma dolanan o görünmez halatın sadece birer rastlantı olmadığını fark ettim. Her şeyin bir sebebi, her yaşanmışlığın bir bedeli vardı. Hayat, karmakarışık bir yoldu belki, ama o yolda yürürken attığımız her adım bizi bir noktaya getiriyordu. Bir amaç vardı, bir plan vardı. O zamanlar bunu görememiştim; içimdeki çaresizlik ve umutsuzluk her şeyi bulanıklaştırmıştı.

O idam sehpasında boynuma dolandığını düşündüğüm halat, aslında beni boğmak için değil, hayatta kalmayı öğrenmem için oradaydı. O karanlık odalar, beni hapsetmek için değil, ışığı kendi içimde bulmamı sağlamak içindi. Her acı, her hüzün, her kırılma, beni yeniden inşa ediyordu. Büyüdükçe, bu inşanın farkına vardım. Artık ne bir kurbandım ne de tesadüflerin savurduğu biri.

Sessiz Ruhun ÇığlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin