Her zaman aldığım bir yerden her zaman aldığım bir şey olmasına rağmen bu kez daha lezzetliydi. Damağımda çikolata hissinin tadının tüm duyularımı uyandırması tatlı bir histi. Bu hissi paylaşmaktan hoşlanmazdım, belki de tek çocuk olduğum için mi bilinmez bazı şeyler, özellikle de yemeğimi paylaşma konusunda kıskanç ve huzursuzdum ancak kutlama fikri nezaketi için küçük bir parça browniyi Saygın'a uzattım.
"Teşekkür ederim, diyetimi bozamam," dediğinde ona omuz silkerek onun için kopardığım parçayı ağzıma atarken bana gözlerini büyüttü.
"Ne?" diye mırıldandım ağzımdaki lokmayı yuttuktan sonra.
"Bir de benim kaba olduğumu söylersin,"
"Israr mı edecektim bir de?"
"Nezaketen, evet,"
"İkinci kez ısrar ettiğimde kabul eder miydin?"
Gülümsemesi yüzünde yayılırken uzun bacaklarını öne doğru uzattı "Nezaketen, evet," dediğinde güldüm.
Hala çıplak üst vücudunu gözlerimle işaret ederken "Yazık olur," dedim ve bir parça daha koparıp ağzıma attım.
Sözlerime karşılık ifadesi donuklaşırken anlamıştım ki yemeğe düşkündü ve diyet konusunda da zorlanıyordu. Ona gülümseyerek bir parça daha browni koparıp ağzıma atarken gözleri parmaklarımın arasındaki parçayı ağzıma atıp çiğneyene kadar izledi. Küçük bir yutkunuşla adem elması oynadı, dudaklarını ıslatıp serbest bırakırken dudaklarında küçük bir gülümseme oluşmuştu.
Geldiğinden bu yana ikimizin de görmezden geldiği bir nokta vardı. Beni aradığı akşam konuşmaların ne kadarını duyduğunu bilmiyorum ancak açık ve net bir şekilde benim Saygın'a karşı nefret çığlığımı duymuş olmalıydı.
"Dün gece için kusura bakmayın," dediğimde hızlıca başını salladı.
"Asıl sen kusura bakma, alelade saatlerde aramam yanlıştı. Kıskanç bir sevgilin olduğunun farkındaydım," derken gözleri hala izleri olan omzumu işaret etti. "Kavga sebebiniz olmak istemezdim."
"Arkadaşımdı, sevgilim değil. Bir şey mi söyleyecektin?"
Başını iki yana sallarken "Önemli bir şey değildi, teşekkür etmek için aramıştım. Uzun zamandır bu yana yatağıma hiç bu kadar rahat girdiğim bir gece olmamıştı," dediğinde ona gülümsedim. "Bir de... Eğer iş bulamadıysan senin için bir iş önerisinde bulunacaktım."
"Teşekkür ederim, özel bir klinikte iş buldum," dediğimde başını hafifçe sallarken bana beklentiyle bakıyordu. "Ama size hangisi olduğunu söylemeyeceğim."
"Önemli değil, zaten bana bir daha çalışmayacağını söylemiştin," dediğinde kendi yalanımı ele verdiğim için olduğum yerde kaskatı kesilmiştim. Gerçi, son günümdü. Bu saatten sonra ne olduğunu bilip bilmemesinin önemi yoktu, bu hastaneye beni bağlayan son bir saat dışında hiçbir şey kalmamıştı. "Neden benden kaçıyorsun?"
Doğruyu söyleyebilirdim ancak bu neye yarardı? Belli ki gerçekten benim Gurur'un yakın arkadaşı olduğumu bilmiyordu. Bunu duyduğunda belki öfkesi körüklenecek, nefreti katlanacak ve kalan dakikalarımızda elimdeki browninin tadını ekşitecek şeyler yapacaktı. Bugün bir kez daha Gurur yüzünde tadımın kaçmasını istemiyordum.
"Hislerim... Hislerim bana senden kaçmamı söylüyor," derken sözlerimde yarı yarıya dürüsttüm.
"Fikirlerini değiştirebilirim ancak hislerine yapacak hiçbir şeyim yok," derken hafifçe gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORATEŞ
RomanceEllerimde şifa bulmak isteyen cellat, sevdiğim adamın canına susamıştı. Ateş, alevlenmese de korları hala avuçlarımı yakıyordu. İçten içe yana kızıl haleleri dışarıdan izlemek, avucumu yakmasına izin vermek benim hatamdı. Korateş, 𝘣𝘦𝘯𝘪𝘮 hatamdı.