22♾️

91 21 0
                                    


🍁

Jimin oturduğu bankta saatleri devirdi. Sürekli düşünüyor ama bir çıkış yolu bulamıyordu. Aklında binlerce anı dolanıyordu fakat hiçbirini yakalayamıyordu. Yanaklarında kurumuştu gözyaşları. Taehyung'un onu burada bıraktığı ilk saatlerde sadece sessizce gözyaşı dökmüştü. Sonrasında gözyaşları da onu terk etmişti.

Ay önünde parlıyordu. Ayın yansımasının vurduğu deniz ise durgundu. İnceden bir rüzgar esiyor, saçlarını savuruyordu. Bedeni soğuktu Jimin'in. Bunu hissedemeyecek kadar da düşünceliydi.

Denizin ince kokusunu içine çekti. Rahatlamayı ummuştu ama istediği etkiyi alamamıştı. Eşi de deniz kokuyor olmalıydı. Sonuçta dünden beri soluduğu ve ruhuna ferahlık hissi veren koku deniz kokusuydu. Garip bir şekilde mayışmasını sağlamıştı o an. Jimin ise sabah üzerinde durmamıştı ama şimdi anlıyordu.

Eşimiz daha güzel kokuyor.

İçinde belli belirsiz kurdunun sesini duydu. Tepki vermedi. Hemen kapılmak istemiyordu. Hem kurdu hala ayağa bile kalkamıyordu. Peki dünden beri kurdu neden iyileşmeye başlamamıştı? Yoongi'nin kurdu tamamen iyiyken kendisinin kurdu neden usulca içinde yatıyordu?

Kafası çok karışıktı. Ne düşüneceğini bilmiyordu. Aklında binlerce soru vardı ama hiçbirinin cevabı yoktu. Eşine geri dönerse ne olacaktı? Sabah kafasına vazo fırlatmıştı. Onu yeniden sevebilecek miydi? Ondan kendisini öldürmesini istemişti. Dolaylı yoldan onunda ölmesini istemişti. Kırılmış mıydı kendisine?

Yoongi onu her zaman çok güzel sevmişti. Küçüklükten beri ilgisi Jimin'e bambaşkaydı. Ailesi Jimin'i zorla başka bir alfayla evlendirecekti. Yoongi ise kendini ortaya atıp 18. yaşından sonra Jimin'le evleneceğini söylemişti. Yoongi sevdiği çocuğun başkasıyla evlenmesini önlemek için söylemişti ama ikisi de içten içe zaten birbiriyle evlenmek istiyordu. 18. yaş günlerinde ruh eşi çıkmışlardı ve Yoongi onu hem terk etmiş hem yalnız bırakmıştı. Ruh eşi olan bir omegayla kim evlenirdi ki? Gerçi Jimin ruh eşi çıkmamış olsalar bile başkasıyla birlikte olmazdı.

Yoongi Jimin'e hep sürprizler yapardı. Onu bir bebek gibi sever sürekli ilgilenirdi. Sevdiği atıştırmalıklardan alırdı. Karanlıktan hoşlanmazdı Jimin, eşi ise ona çok güzel bir gece lambası almıştı. Sevdiği yemeklerden yapardı. Onun tarzına uygun kıyafetler alırdı. Yine de Yoongi en çok Jimin onun kıyafetlerinden giydiğinde sevinirdi çünkü Yoongi'nin kıyafetleri içinde kayboluyordu bedeni ve Yoongi onun çok tatlı olduğunu iddia ediyordu.

Daha bir çok şey yapardı. Jimin ailesi tarafından pek sevilmezdi ama Yoongi ve Taehyung onlara hep karşı gelirlerdi. Sevgilisi ve arkadaşının alfa olacağını ailesi biliyordu ve kendileri beta ve omega çifti olduğundan çokta karşı gelmek istemiyorlardı.

Gökyüzünden ayın izinin silindiğini çok geç fark etti Jimin. Bulutlar toplanmıştı çoktan. Başını kaldırdığında yüzüne düşmeye başlayan yağmur damlalarıyla hafifçe gülümsedi. Kader yine ondan yana değildi. Her zaman ki gibi... Bedeni buz gibi olmuştu aslında ama o üşüdüğünü hissetmediğinden oturmaya devam etti. Huzurlu bir gece istiyordu.

İsteği evren tarafından kısa sürede reddedildi. Yanına bir başka bedenin oturduğunu hissetti. Kim olduğuna dönüp bakmadı. Biliyordu kimin geldiğini. Önündeki denizden daha yoğun bir deniz kokusuyla ciğerleri doldu. İçindeki kurdu ise ayağa kalkmayı denedi ama topallayarak yere düştü.

Gözlerinde yeniden yaşlar oluştu Jimin'in. Umursamadı. Hem yağmurda belli olmazdı. Gözlerinden akan yaşlar yağmura karışırdı ve kimse bir şey anlamazdı. Öyle olmasını istedi. Öyle olmalıydı...

"Ağlama papatyam..." Gözlerini yumdu Jimin. Bu anın bitmesini istemedi. Eşi sonsuza kadar ona papatyam diye seslensin istedi. O kadar hoş bir ses tonuyla söylüyordu ki, gerçekten papatya olduğunu hissediyordu. Gerçi eşi onunla her zaman naif konuşuyordu. Sanki kırılgan bir şey gibi davranıyordu kendisine.

"Özür dilerim..." Yoongi yeniden konuştuğunda ona döndü. Gözlerinde ki acıyı iliklerine kadar hissetti. Çok fazla yaşanmışlık barındırıyordu gözleri.

Kurdu yeniden ayağa kalkmaya yeltendi ama bu sefer daha kötü düştü. Acı dolu inlemeler döküldü kurdunun ağzından. Jimin ise dişlerini birbirine bastırdı. Eli istemsiz kalbine gitmişti.

Kurdunun inlemeleri artmaya başladığında bir an dengesini kaybeder gibi oldu. Bir eliyle kalbine bastırırken diğer eliyle banka tutundu. Bu sefer gerçekten son olabilirdi. Nefes alışı hızlanmıştı. Kalbi ise her attığında göğsüne bir acı yayıyordu.

Yoongi onun acı çektiğini fark ettiğinde elini ona uzattı. Dokunmak istemişti. Acısını anlamak, onu içinden almak istemişti. Eşler birbirleriyle acısını paylaşabilirlerdi. Bu çok normaldi ama Jimin ummadığı bir şey yaptı. Banktan çektiği eliyle Yoongi'nin kendisine uzanan elini geri savurdu. Ani yaptığı hareketle ise bu sefer dengesini sağlayamadı ve bankın önüne, dizlerinin üstüne düştü.

Kalbi daha da ağırlaşırken iki elini daha fazla bastırdı acıyan yere. Kurdu içinde kıvranıyordu. Yoongi'nin ona eğildiğini hissettiğinde ise bağırdı. "Git!" Titremeye başlayan sesiyle devam etti. "Lütfen git..."

Yoongi'nin canı acıdı. Kalbinin derinliklerinde bir yerler kırıldı. Kırılan yerler göğsüne bir hançer misali saplandı. Yine de yılmadı. Jimin'e eğildi ve başını kaldırıp gözlerinin içine baktı. "Gitmeyeceğim Jimin. Bu hatayı bir kere yaptım bir daha yapmayacağım."

Daha çok ağladı Jimin. Yoongi'nin kurdu ise aniden içinde kıpırdanmaya başlamıştı. Tüm gücüyle bir yerlere vuruyor ve dışarı çıkmak için kendisini zorluyordu. İçindeki kurt bir deltaydı ve ona karşı koymak oldukça zordu. Yoongi fazla vakti olmadığını anlayarak konuştu.

"Jimin'im. Sana söz veriyorum her şeyi düzelteceğim." Jimin gözlerinde yer etmeye başlayan ufak umut parıltılarıyla eşine baktı. "Senden sadece dönüşmeni istiyorum Jimin. Geri döndüğünde her şeyi düzelteceğiz. Yemin ederim..."

İnanmak istedi Jimin. Ona gitmesini söylemişti ama gitmemişti, yanında kalmıştı. Yine de içinde yer etmeye başlayan umuda tutunmadı. Dünden beri eşini sürekli reddetmesinin sebebi öldüğünü eşinin görmesini istememiş olmasıydı. Onun gözleri önünde ölmek istemiyordu çünkü bunun çok daha fazla can yakıcı olacağına inanıyordu. Yoongi'nin bu acıyı yaşamasını istememişti ama o ısrarla yanından ayrılmıyordu.

"Kurdum çıkmak istemiyor..." Doğruyu söyledi ona. Kurdu gerçekten çıkmak istemiyordu. Kendini Jimin'den aylar önce soyutladığı gibi yeniden yok olmaya çalışıyordu. Yoongi ise hafifçe gülümsedi. İkna eden bir ses tonuyla fısıldadı. "Sahibine karşı koyamaz ama değil mi?"

Jimin ona baktı. Kurdu o kadar yorgundu ki dönüştüğü an ölebilirdi. Zaten bu gece yaşamış olsa yarın öbür gün illa ki ölecekti. Kaçışı yoktu, biliyordu. Eşi de kendisinden uzaklaşmadığı sürece ölümüne şahit olacaktı.

Lanetli çiçekler, çoktan kurbanlarını seçmişti.

Jimin son kez bakar gibi bir süre eşinin gözlerine baktı. Uzun ve derin bir bakışmaydı bu. Tüm duyguları yansıtan bir bakışmaydı. Pişmanlıkları, kederi, ayrılığı, acıyı...
Gözlerini ondan ayırdığında ise kafasını aşağıya eğdi. Kurduyla yer değiştirmeden hemen önce ise sessizce fısıldadı.

"Eğer ölürsem ağlama Yoongi... Bağı en kısa sürede kopar ve uzun bir hayat yaşa... Lütfen dediğimi yap, olur mu hayatım?..."











soul | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin