"Ben istemiyorum, başkasını bulun," dedim kararlı bir şekilde.
"Tamam, Lidyacım, sen nasıl istersen," Selen hoca uzatmayınca sevinmiştim.
"İyi dersler," diyerek odadan çıktım.
Bundan sonra Efe'yle hiçbir şeyde bulunmayacaktım. Zaten okul da bitiyordu. İki senedir ondan hoşlanıyordum ama biz düşman olmaktan başka hiçbir şey olamamıştık. Bir şey olduğunda birbirimizi düşünür, sonra kaldığımız yerden devam ederdik. Ama o kazadan sonra onun yanında olmama izin vermemişti. Bundan sonra ben de onun hiçbir şeyde yanında olmazdım.
"Ne düşünüyorsun kara kara?" Yanıma gelen Sinan'ın sesiyle irkildim. Düşüncelere o kadar dalmıştım ki fark etmeden kantinin önüne kadar gelmiştim.
"Hiiiç, Senem hoca yıl sonunda şarkı söylememi istiyor da onu düşünüyordum."
"Aaa, ne güzelll! Baya iyi eğleniriz."
"Öyle olmuyor işte," diyerek kantine girdim.
"Nasıl olmuyor?" dedi şaşkınlıkla. "Sen şarkı söylemeye bayılırsın."
Bir masaya oturdum, o da karşıma oturdu. Ona biraz yaklaşarak konuştum.
"Efeyle birlikte şarkı söylememizi istiyor." bunu kendim söyleyince karnımda bir şeyler uçuştu. Aklıma ilk onunla şarkı söylediğimiz zaman geldi.
2 yıl önce
"Bir günlük ateş kes, o zaman," diyerek elini Lidyaya uzattı Efe.
"Bir günlük," sözlerini bastırarak konuştu Lidya, "ateş kes," diye ekleyerek elini sıktı.
Efe, elini yavaşça Lidya'nın elinden ayırarak öne doğru uzattı. "Bayanlar, önden," dediğinde Lidya hafifçe kıkırdayarak sahneye giriş yaptı; ardından da Efe geliyordu. Lidya çok heyecanlıydı. Mikrofonun önüne geçtiğinde Efe de biraz ilerisine geçip gitarını aldı ve tabureye oturarak nakarata giriş yaptı. O an göz göze geldiler. Lidya'nın içinde bir şeyler kıpır kıpır olmuştu ve Efe'nin gözlerine bakarak şarkıya giriş yaptı. Lidya, o günden sonra Efe'ye aynı düşmanlıkla bakamamıştı.
Günümüz
"Eee, ilk defa olan bir şey değil, niye olmazmış?" diye sordu Sinan.
"O günden sonra ben Efe'nin yanında nasıl durayım, Sinanım?" dedim iç çekerek.
Sinan, birçok arkadaşımdan daha çok şeyimi bilirdi. Sinan benim sırdaşımdı; onun yeri bende her zaman ayrıydı ve Efe'yle aramızda geçen olayları Efe'den sonra tek bilen kişiydi.
"Doğru söylüyorsun," dedi anlayışla. "Ama bu ne kadar devam edecek böyle? Okullar bitiyor, üniversiteye gideceğiz. Yazın desen, Rusya'dasın. İçinde kalan yarım hislerle mi yaşayacaksın?"
"Bilmiyorum ki, nasıl böyle devam edecek." Ellerimi çeneme dayayarak konuşmaya devam ettim. "Zaten biz diye bir şey olmayacağı da kesin."
"Yaa hemen böyle umutsuzluğa kapılma bir şekilde halledicez," dedi, sesi sanki beni teselli etmek istercesine yumuşaktı. Yüzündeki ifade ise... O da biliyordu, biz diye bir şey olmayacağını. Ama yine de umut vermeye çalışıyordu.
Yerimden kalktım, içimdeki umutsuzluk ağır bir yük gibi bastırıyordu. Yanına doğru ilerledim ve sırtını patpatlayarak konuştum, "Biliyorum. Hallederiz, bir şekilde."
Sözlerim ikna edici değildi. İçimde bir boşluk vardı, bir umutsuzluk çukuru. Ama onun yüzüne baktığımda, onun gözlerindeki umudun yansımasını görüyordum. Belki de o umudun bir parçası benim içimde de filizlenecekti.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Nasıl ilerliyor fikirlerinizi alalım ballarım 🐝 🍯
oylarınız ve yorumlarınız bol olsun çiçeklerim 🌸💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rota Oluşturuldu (yarı texting)
Jugendliteratur053***: Sen beni mi merak ediyordun? Sen: Evet. 053***: Rota oluşturuldu :)) Sen: Bence rotayı boşver. Sen: Zamanında yok olduğun gibi Sen: Devam et.