1

2.2K 146 138
                                    

Amourdan sonra biraz dinlendirdim sizi, şimdi yeni profesörlü kitabımız karşınızda. İclal gibi olmasa da bu çıtırı da seveceksiniz, tatlılığla gönlünüzü çelecek.





~|~







"Bonjour à tous, je m'appelle Gazel Ozsoy. Vous étudierez avec moi ce semestre, votre ancien professeur a dû partir en congé de maternité. Quelqu'un peut-il ne pas comprendre ce que je dis?"

"Hepinize merhaba, adım Gazel Özsoy. Bu dönem derslerinizi benimle işleyeceksiniz, önceki hocanız doğum izni ile ayrılmak zorunda kaldı. Dediklerimi anlayamayan var mı?"

Gözlerimi koca amfide gezdirip, tekrar önümdeki kadına baktım. Derin bir nefes alıp, Hakana döndüğümde hissetmiş gibi bana geri dönmüştü. "Kanka yarra yedim galiba." Diye fısıldadığımda ne oldu anlamında kafasını salladığında kadına döndüm tekrar. "Dün gece ben bu kadınla yattım." Gözleri kocaman olurken rahat halinden sıyrılıp, bana doğru hızla eğildi. "Ney?" Sevgilisinin ısrarı üzere dün gece gay bara gitmiştik, eşcinsel olmamama rağmen daha güvenli olacağını düşünerek oraya gitmeyi onaylamıştım ama sabahında kendimi bir kadının kollarında bulmayı planlamamıştım.

Hakanın sevgilisi Mert biraz fazla eğlenceliydi, biz Fransız dili ve edebiyatı okurken o grafik tasarım bölümündeydi. Hayatı renkliydi, kişiliği fazla renkliydi. "Kanka sıçtım galiba, bir şey olur mu? Hatırlıyor mudur?" Endişe çok hızlı bir şekilde bedenimi sararken avuç içlerim hızla terlemeye başlamıştı. Sabah uyandığım gibi kaçmıştım, eve hangi ara gittiğimi bile bilmiyordum.

Dün gece muhtemelen ikimizde çok fazla sarhoştuk, zihnim düşünmeyi reddedecek dereceydi. Kadın önlerdeki diğer öğrencilerle konuşurken kafamı sıraya bıraktım. Çok kalabalık değildik zaten, illa ki karşılaşacaktık. Tanır da bir sorun oluşur muydu bilmiyordum, bu etik değerlere uygun muydu vesaire falan fistan işte. Öğrenim hayatıma sıkıntı çıkartmasa iyiydi.

Makyajımın bozulma ihtimaliyle yüzümü kaldırdım ve Hakana yaslandım. "Bir şey olmaz bence." Kafasını kafama yasladığında bir iç çektim. "Ama güzel kadınmış." Dediğinde gözlerimi vücudunda gezdirdim. Fiziği kesinlikle güzeldi, buğday teni ve çipil çipil bakan gözleri ona apayrı bir hava katıyordu. Gözlerinde nazik bir bakış, etrafını çevreleyen farklı bir havası vardı. Burnu estetikti sanırım, dudakları da dolgunmuş. Dolgu yaptırmış mıdır acaba? Gülümsediğinde düzgün dişlerini görmemle gözlerimi kadından çektim.

Abartmayayım diyordum ama bu kadın manyak derecede güzeldi. "Türkçe konuşacak gibi durmuyor, anlamıyorum ki hatunu." Önümüzdeki gruptan gelen sesle gözlerimi ona çevirdim. Aksanı o kadar güzeldi ki, ana dilinden daha fazla ana dili gibi konuşuyordu dili.

"Hocam Türkçe lütfen ya!" Önümüzdeki kızlardan teki elini kaldırıp, isyankar bir biçimde konuştuğunda arkadaşları ona gülmüştü. Bunlarda işte sınıfın "haylaz" çocuklarıydı. "Çenenin bağını sikeyim o nasıl bir ağız." Hakan bunlara ayrı ayardı, laf arasında homofobik olduklarını açık açık söylemişlerdi.

Fransızca kimilerince aşkın diliydi, Paris aşkın şehriydi. Buna rağmen bu aşk yalnızca iki farklı cinsiye ait olabilirdi, aşk diye etrafta dolaşan insanlar konu eşcinselliğe geldiğinde gözleri dönüyordu.

"Comment t'appelles-tu?"

"Adın ne?"

"Cansu Bostan." Dediğinde yeni hoca gülümsemiş ve gene o inanılmaz seksi Fransız aksanıyla konuşmuştu. "Je n'aime pas les gens qui disent des bêtises, Cansu. Il est interdit de parler turc dans cette leçon, prenons cela en compte."

Fransız Öpücüğü GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin