8"Yav ne demek anneme söyledim bile! Ya Gazel gideyim ben, Allah için bırak. Bıırrrak yav!"
kolumdan tutup sürüklemeye, evinin kapısına sokmaya çalışan Gazele yalvarışlarımdan birisini sundum. "Olmaz Bade! Kadın onca Türk yemeği hazırladı, seninle tanışmak için çok heyecanlı." Demiş ve koluma sarınmıştı. "Yoksa ailemle tanışmak istemiyor musun?" Şaşkınca sorduğunda gözlerimi belerttim. Hayır, alakası yoktu hem de ama annesiyle tanışmak için doğru bir an değildi.
Üstüm başım düzgün değildi, makyajım bile bas bas ben kaşarım kızınızı üzerim diye bağırıyordu. Bordo bir kombin yapmıştım, topuklu çizme giymiştim ki. Olmazdı yani, vallahi olmazdı. Makyajım desem normal değil koyu bir makyajdı.
"Gazel ailenle nasıl bu şekilde tanışayım ki? Baksana bana." Diyerek kendimi gösterdiğimde baştan aşağıya süzmüş ve sırıtmıştı. "Ne var ki?" Diye sorduğunda istemsizce gülmüştüm. "Hem annem oldukça yenilikçi bir kadın, söz veriyorum seveceksin!" Demiş ve parmaklarımızı iç içe geçirerek yürümeye başlamıştı. İçimden küçüklüğümde annemin zorla gönderdiği ama benim sadece smackdown oynamak için gittiğim kuran kursunda öğrettikleri üç beş duayı okumaya başladım.
üç elham bi kulfu Allah'ım.
Zili çalmasının ardından elimi çekmeye çalışsam bile daha sıkı tutmuş ve bana dik dik bakmıştı. İnşallah benim ailenin karşısına da böyle çıkmazdık yoksa babam vururdu bizi. Başta eşcinsellikten dolayı değil de önünde bunu yaşamamızdan, el ele tutuşmamızdan vururdu. Kızının elini tutacaksın he? Vay anam.
İçeriden gelen adım seslerinden sonra kapının açılmasıyla nefesimi tuttum. "Bienvenue, ah mon ange!" (Hoşgeldiniz, ah meleğim.) Kısa kadını henüz göremesem de Gazele sıkıca sarılmasıyla ellerimiz ayrılmış oldu. "Ma chère, ma Gazel... La beauté de sa mère." (Canım, Gazelim... Annesinin güzelliği.) Annesiyle yoğun sevgi dolu kucaklaşmasının ardından ayrıldıklarında gördüğüm kadınla gözlerim kocaman oldu. "Duraktaki abla?!" Diye aniden konuştuğumda gözlerini belertip Gazele baktı. "Chérie, je ne comprends pas ce que tu dis." dediğinde şüpheyle ona bakındım. Ne demek anlamıyordu, benimle Türkçe konuşmuştu o ama.
"Annem uzun zamandır Türkçe konuşmadı eğer daha tane tane konuşursan seni anlar." Dediğinde acaba şizofreni mi oldum diye düşündüm bir an. "Je suis désolé madame, vous me semblez trop familier." (Üzgünüm hanımefendi, çok tanıdık geliyorsunuz.) dediğimde gülmüştü.
"Benimle Türkçe konuşabilirsin, henüz ana dilimi unutmuş değilim." Dediğinde ufakta olsa kayan aksanıyla gülümsedim. Üzerinde siyah bir elbise ve inci kolyesi vardı, ayağındaki kısa topuklularla tam bir asilzadeydi. Paşa torunu falan mıydı acaba?
"Hadi içeri geçelim." Dediğinde Gazel büyük bir hevesle bana dönmüş ve bordo ceketimi işaret etmişti. Gergince çıkardığımda siyah deri eteğim ve kazağımla kaldığımda öne çıkan şey bordo çizmelerim olmuştu. İstemsizce elimi altın küpelerime götürdüğümde kadın beni baştan aşağıya süzmüştü, aileyle tanışmaya da bu şekilde gelinmezdi ki.
"Ah bir Türk kadının özgürce giyindiğini görmek o kadar hoş ki.." Demiş ve elini kalbine götürmüştü. "Sizin için çok güzel yemekler hazırladım, hatırladığım kadarıyla tabii ki." Demiş ve önden ilerlemeye başlamıştı. "Gördün mü? Annem kötü birisi değil." Gazelin konuşmasıyla ona döndüğümde gözlerinin içi gülüyordu adeta.
"Pek bir şey yok ama senin geleceğini duyduğum gibi işe koyuldum tatlım." Demiş ve masayı işaret etmişti.
Oha ev yemeği.
Gözlerimi masadaki yemeklerde gezdirirken hızla kadına döndüm. "Çok zahmet vermişsiniz... Bir öğrenci olarak genelde ev yemeği bile görmek zor. En basitinden mercimek çorbası bile yeterliydi." Dediğimde kadın seslice gülmüştü. "Kola içer misin?" Diye sorduğunda başımla onaylamıştım. Gazelin gösterdiği yere oturdum ve derin bir nefes çektim içime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fransız Öpücüğü GxG
FantasyBarda yaşanmaması gereken bir gecenin sabahında, karşımda gördüğüm kadın eski hocamızın yerine gelen kadındı. Karşımda ki kadın; saatlerce vücuduna dokunduğum, en mahrem bölgelerinde ona zevki tattırmak için ellerimi gezdirdiğim kadındı.