3

1.2K 122 109
                                    

"Sana yeterince ciddi gelmedim mi? Ya da beni hocan olarak görmüyor musun? O geceden dolayı mı bu laubali halin?"

Eskiden Afra hocanın odasıydı burası, buraya o kadar çok gelirdim ki... Fakültede en sevdiğim yerlerden birisiydi, eski hocamız o kadar kada bir kadındı ki öğrenciler sık sık buraya gelir sohbet ederdi.

"Öncelikle bir konuda anlaşalım hocam, o gecenin yaşandığını ikimizde unutmuş olmalıyız ki şahsen hiçbir noktasını hatırlamıyorum zaten." Diyerek söze başladığımda sincap gibi suratı an be an sinirli bir ifadeye bürünmüştü. "Belli oluyor hatırlamadığın." Kendi kendine konuşsa da onu duyabilmiştim.

"Sizi gayet ciddiye alıyorum ama tavrınız buna engel oluyor, sizde beni öğrenci olarak ciddiye almıyorsunuz. Onca kişinin önünde yaptığınız konuşma beni rencide etmekten öteye gitmedi, eleştiriniz me benim gelişmeme yarar sağladı ne de başka bir şeye." Bunca zamandır içimde tuttuğum öğrenme hevesimi sikip atan kadına dik dik baksamda o camdan su şişesinin üzerinde dönen kuşa bakıyordu.

"Ve sizi ilk gelip kendinizi tanıttığınız an hocam olarak kabullendim, konuşmaya iyi hazırlandım. Afrayla olan kon-"

"Afra hoca." Diye sözümü kestiğinde gözleri hâlâ kuşun üzerindeydi. "Afra hocayla olan konuşma etkinliklerimiz genelde daha bilimselden çok düşünsel yapıdayd-" Masaya uzandım ve şişenin üzerindeki kuşu aldım. "Hocam ben ufaktan tırlatacağım sanırım." Demeyi, yapmayı çok istesem de öylece durmaya devam ettim.

"Afra hocam yok, bundan son ben varım Bade. Diğer hocanızla kazandığın tüm alışkanlığı silmelisin." Dediğinde sonunda gözlerimin içine bakabilmişti, keşke kuşa bakmaya devam etseydi. Onlar nasıl bir maviydi? Kocamandı gözleri.

"Ve bundan sonra sana dersten sonra odama gel diyorsam, gel." Gülümsediğinde gözlerimi kaçırdım. O gece nasıldık ki? Gözlerine iltifat etmiş miydim acaba?

"Seninle konuşurken gözlerime bakmalısın, birbiriyle konuşan iki insan bunu yapabilmeli." Görüş açıma bebeksi yüzü girdiğinde bir iki adım geriledim. Ne ara bu kadar yakınıma gelmişti?

"Sorun istemiyorum, derslerimde daha dikkatli ol olur mu? Ve şu sen nereye, o oraya olan arkadaşında izinsiz dersten çıkarsa kafayı ona takacağım. Fazla göze batıyor." Gülümserken sarf ettiği sözleriyle gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı.

"Daha dikkatli olacağımıza söz veriyorum, Hakanla da ben konuşurum hocam." Gözlerinden gözlerimi çektiğimde derin bir nefes almıştım, bu sefer de kullandığı parfüm tüm ciğerlerime doluşmuştu. Chanel miydi o?

Kıkırdadığında tekrar sandalyeye dönmüş ve oturmiştu. "Gözlerim korkutucu mu?" İri mavi gözleri ve bolca sürdüğü rimeliyle full odak gözlerime bakarken utana sıkına konuştum. "Korkunç deniz videolarındaki o denizlere benziyor." Dememle seslice gülmüş ve geriye yaslanmıştı.

"Ama orada bulunmaktan zevk alacağını düşünüyorsun değil mi? O gece de aynı şeyleri söyledin Bade, çok tek düzesin." Dediğinde uzun, yeşile boyadığım tırnaklarımı birbirine sürttüm. "Sanırım haklısınız." Gözlerim duvardaki saate kaydığında çoktan Yasemin hocanın dersinin bittiğini gördüm. "Haklısın pardon, o geceye dair hiçbir şey hatırlamıyordun." Dediğinde gözlerimi ona çevirdim.

"Ben size yanlış bir şeyler mi söyledim? Ya da kaba mı davrandım? Ne bileyim bir şeyler yaşanırken rahatsız edici bir davranışta mı bulundum?" Aksi taktirde bana karşı böyle davranmasının başka nedeni olamazdı, benden nefret mi ediyordu?

"Bunu gerçekten bilmek istiyor musun? Hem ne kadar içtin de hiçbir şeyi hatırlamıyorsun anlamıyorum." Sonlara dogru sesi kısılıp, yüzü düştüğünde kendimi düzeltme ihtiyacı hissettim. "Size sıkıntı çıkardıy- Ooo hocam!" Ellerimi hızla gözlerime götürdüğümde kulaklarımın alev alev yandığını hissediyordum.

"Bana çıkardığın en büyük sıkıntı bu izler. Sütyen giyerken uç kısmına pamuk yerleştirmek zorundayım ve şu boynuma bak Bade, senin yüzünden günlerdir fular takıyorum. O gece ne olduğunu mu merak ediyorsun? Gitmemem, seni terk etmemem için yalvardın, tüm sorumluluğu alacağını söyledin ve gece seninle kalmamı söyledin. Sabahındaysa o yatakta tektim!"

Parmaklarım arasından izlerle dolu vücuduna bakarken nefesim kesilmişti. Biraz fazlaydılar, bunları ben yapmış olmazdım. Üstelik bahsettiği kadar utanç verici konuşamazdım da!

"Utanıyor musun? Ne şaşırtıcı, içince kişiliğin değişiyor herhalde." Kıyafetini tekrar giyip, fularını özenle bağladı ve bozulan saçını düzeltti. "Sana belki biraz kişisel kinle yaklaşmış olabilirim, kabul ediyorum. Bundan sonra senin dediğin gibi olsun, o geceyi bende unutacağım." Masasından stick midir ne? Onu çıkarıp, telefonundan bakarak topuzundan çıkmış bebek saçlarını tekrar yapıştırdı.

"Sabahında ben oldukça zor bir haldeyken sen o sırada beni hiç tanımıyormuş gibi davrandığında biraz sinirlenmiştim tabii." Dediğinde gülmüştü. "Neyse, çıkabilirsin Badecim." Sticki çekmeceye koydu ve sertçe kapadı. "İyi günler hocam." Çantama sarınıp odasından çıktığım gibi telefonumu çıkardım ve Hakanı aradım. "Nerdesiniz?"

"Kapıda seni bekliyoruz çabuk ol Mert üşüdü." Dediğinde adımlarımı hızla çıkışa yönelttim. "Eve eve, anlatacaklarım var hemen eve." Dediğimde ikisinin de gözleri çıkış kapısındaydı. "Böyle tatlı bir kadınla yatıp, nasıl işi bitirebilirsin? Vicdansızsın Bade." Mert ceketinin ceplerine ellerini sokup omzuma doğru omzuyla vurduğunda Gazel hocaya hiç dönmedim.

"Yav gidelim anlayacağım işte." Dediğimde ikisinin de gözleri bana dönmüştü. "Lan gelişme mi var yoksa? Noluyor?" Mert heyecanla Hakanı dürttüğünde botlarımın su olmamasına dikkat ederek önden ilerledim. "Bence evde pizza yiyerek anlatırsan mükemmel olur." Mert koluma girdiğinde bizde çıkışa ilerlemiştik.

Hakan ve Mert yakınımızdaki Gazel hocaya baş selamı verdiklerinde Mert kolumdam çıkıp, Hakanın koluna girmişti. "Bu kadın çok cadı kanka söylemedi deme." Gülümseyerek, belki etmeden konuştuğunda kahve kabanımın üzerinden kollarımi birleştirdim.

"Koluma girdim diye bir bakışı var, Allah kafayı yersin! Aşkım gördün değil mi? Bu kadın bunlar olursa bizi ayırır Badem sütümüzden." Hakanın koluna sarınıp, dramadaymış gibi konuştuğunda gözlerimi devirdim.

"Olma diye bir şey yok ve hiçbir sevgilim size karışamaz." Dediğimde sahte göz yaşlarını siliyordu. "Baştaki hariç kesinlikle katılıyorum hayatım, iki gün karı mı bizi şutlayacak?" Dediğinde istemsizce gülmüştüm.

"Hızlı yürüyün hadi hızlı, dondum." Otobüs durağına varmamızla direkt Otobüsum Nerede uygulamasına sarınmıştık. "Kızım 76D geçti mi?" Bakımlı, muhtemelen 60+ üstü teyzenin tatlı tatlı konuşmasıyla etrafıma bakındım. "Bizde bilmiyoruz, yeni geldik." Gülümseyerek konuştuğumda baştan aşağıya süzdü beni. "Okuyor musun kızım?" Diye sorduğunda arkama saklanan Mert domuz sesleri çıkartmaya başlamıştı bile.

"Fransız dili ve edebiyatı okuyorum." Dediğimde tekrar memnun memnun baktı. "Biliyorum biliyorum, e size iyi günler tatlım." Üzerindeki pahalı kabana sarınıp, arkasını döndü ve uzaklaştı. "Ne oldu lan az önce? Biliyorum mu dedi o? Hayırlı olsun bacım artık yaşlı mı yaşlı, süslü mü süslü bir stalkerın var." Hakan omzumu patpatladığında siktir çekip, gelen otobüsle öne doğru ilerledim.

Bugün tuhaf bir gündü.

Fransız Öpücüğü GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin