6

1.2K 143 112
                                    

Hakanla gergin gergin birbirimize bakındığımız zaman Gazel hocanın kapısının önündeydik. "Çal kapıyı." Hakan kapıyı işaret ettiğinde gözlerimi büyülttüm. "Ben ne çalacağım salak? Sen çalıyorsun." Kollarımı göğüsümde birleştirdim ve kendimden emin bir şekilde burnumu havaya diktim.

"Sen yakalandın, sen çal." Dediğinde omuz silktim. "Sen gelek diye tutturdun, sen çalacaksın." Dediğimde mal mısın? Gibisinden bir bakış atmıştı. "Ben çalarım sen konuşursun o zaman." Dediğinde tam reddedecektim ki kapı aniden açıldı.

Gazel hoca kapıya yaslanıp, sırıtarak bize baktığında gözlerimi tırnaklarıma indirdim. "Hocam şey, Bade'nin size diyecekleri varda." Dediğinde hızla ona döndüm. "Sen konuşac- Yani hocam şöyle ki." O kapıyı sonuna kadar açıp, içeri girdiğinde bizde girdik.

"Hocam kusurum-"

"Salak mısın Bade? Mahalle abisiyle mi konuşuyorsun?" Hakan belimi cimciklediğinde zorlukla yüzümdeki gülümsemeyi sürdürebilmiştim. "Özür dileriz hocam, çok anlık gelişti telefon olayı. Amacımız kırıp dökmek değil, rahatsızlık vermek değ-"

"Tamam, tamam size kırılmadım zaten." Koltuğuna oturduğunda bizde masanın önünde dizilmiştik. "Sadece yaptığınız hoş değil, durmadan sorun çıkarıyorsunuz. Ve sen." Hakana döndüğünde bir keyiflenmiştim. Azar yiyecekti.

"Sınavlarında bu kadar iyiyken neden daha fazla umursamayı denemiyorsun?" Diye sorduğunda hızla Hakana döndüm. "Lan sen derslerinde iyi misin?" Diye sorduğumda bilmem anlamında dudak büktü. "Kanka sen ne anlattıysan o yeminle." Dediğinde tekrar Gazel hocaya dönmüştük.

"Bade karşında hocan var, derste de bu tavrı takınıyorsun." Dediğinde gene gözlerini dikmişti. "Pardon hocam çok anlı-" sözümü kesen hapşırmamken burnumu çekip devam ettim. "Daha dikkatli olacağız ama öne geçmesek olmaz mı?" Gözlerim omuzlarındaydı, yüzüne baktıkça hipnotize gibi gözlerine çekiliyordum.

"Olmaz." Gülerek söylediğinde omuzlarımı düşürdüm. "Peki hocam biz gidelim artık, rahatsızlık verdik size de." Dediğimde o da ayaklanmıştı. "Anlaştığımıza göre gidebilirsiniz." Demiş ve kendi montuna uzanmıştı.

"Oğlum novaprospekt misin sen amk?" Odadan çıkarken söylendiğinde sırıttım. "İşe yaradı mı yaradı kanka sen ona bak." Dediğimde elimi arkamdaki kapıya uzatmış kapatmak için kulbu arıyordum ki elimin değdiği vücutla bi siktir çekip elimi hızla çektim.

"Ağzın çok pis." Gazel hoca çatık kaşlarıyla bana baktığında gözlerimi elimin muhtemel değdiği karnında gezdirdim. "Pardon hocam, bilerek olmadı." Sevgilisi olan birisine böyle dokunmak yanlıştı. Bilerek ya da bilmeyerek, zaten bir kere aldatmıştı ikinciyi ben bile kaldıramazdım.

"Orası belli, novaspek? Miydi onun gibi konuşmakla meşguldün." Güldüğünde kafamı çevirdim. Sevgilisi vardı ve benimle hâlâ konuşuyordu, kadın öğrendiğinde boynuzlarından dışarı çıkamayacaktı.

"Gidelim." Hakana dönüp mırıldandığımda bir bana bir hocaya bakıp ilerlemeye başlamıştı. "Ne oldu lan az önce?" Diye sorduğunda istemsizce omzumun üzerinden baktım ona. Şaşırmış, tuhaf gözlerle bana bakıyordu. Gene o korkunç gözlerinde korkunç bir bakış hakimdi.

"Sevgilisi olan birisiyle daha fazla konuşmak istemiyorum. Fotoğrafları gördün, kadın onu seviyor ama o benimle yattı." Dediğimde susmuştu. "Dönem boyu ne yapmayı planlıyoruz peki?" Diye sorduğunda beni kolunun altına almıştı.

"Dersine daha girmeyeceğim." Dediğimde ellerim çoktan buz kesmişti. Kabullenmem gereken acı bir gerçek vardı, bu siktimin kadınından etkileniyordum. Hemde öyle böyle değil, o korkutucu gözlerine daha yakından bakmak istiyordum. O gözlerle bana baksın istiyordum.

Sevgilisini kıskanıyordum.

Ama biliyordum ki bu gelip geçiciydi, eminim dmimdeki diğer çocuklara şans tanırsam bu düzelecekti. Sadece bir kadından duyduğum ilgi beni cezbetmişti, o geceye dair hiçbir şey hatırlamıyordum ama o göğüsleri gördükten sonra rüyalarımda bin bir farklı versiyonu yaşamıştım.

Kesinlikle homofobik değildim, kardeşim olarak saydığım iki insan sevgiliyken homofobik olmama imkan yoktu. Ama eşcinsel de değildim, sadece ilgimi çekmişti. Sıkılınca bu düzelecekti, biliyordum.

Çünkü daha önce de olmuştu.

Herkesten bir sır gibi sakladığım, zamanında çok yakın olduğum kıza yoğun ilgi duymuştum. Kıskanmış, gittikçe kısıtlamaya başlamıştım. Sevgili değildik, en büyük problem de buydu işte. O kesinlikle heteroydu, mutlu giden bir ilişkisi vardı. Sevgilisinden bile kıskanmıştım.

"Eve mi direkt?" Hakanın sorusuyla gözlerimi bulutlu havada gezdirdim. Saniyesinde ise bir şimşek çakmış, ardından gökgürültüsü duyulmuştu. "Başka seçeneğimiz var gibi durmuyor." Dediğimde arkamdan gelen adım seslerini duymamazlıktan geldim. "Yağmur yağıyor." Benim yerime heyecanla konuştuğunda gözlerimi minyon kadında gezdirdim.

Türkçe konuşurken bıcır bıcırdı, Fransızca konuştuğunda ise saatlerce onu dinleyebilirdim. Aksanı o kadar güzel, o kadar tatlı ve siktimin dilini o kadar seksi kullanıyordu ki... Şu hayatta seksi bulduğum şeyler çok nadirdi.

Yeşil göz, siyah saç, zeka ve Fransız aksanıydı. "Hocam lastiklerinizi değiştirtmeyi unutmayın, kayma yapar." Hakan kolunu omzundan çekmiş ve tüm ciddiyetiyle konuşmuştu. Abisi bu sebeple ölümden dönmüştü, yağmurdan ve soğuk havalardan nefret etmesine rağmen benimle aynı yerde okumak için gelmişti.

"Şu an eve giderken çok sorun olur mu?" O Hakanla konuşurken Hakanın diğer tarafına geçip, ikisinin ortasından çıktım. Gözlerimi gökyüzüne dikip, içime derin bir nefes çektim. "Sizi durağa bırakmamı ister misiniz?" Bana baktıklarını hissetsem de bir yanıt vermedim. "Sanırım yürüsek daha iyi olur." Burnumu çekip, hafif hafif başlayan yağmurun an be an şiddetlenmesini izledim.

"Ama o yağmurda kalırsa daha çok hastalanacak." Dediğinde gülmüş ve Gazel hocaya dönmüştüm. "Sıkıntı yok hocam, birazdan Merkez kafeye geçer bir kahve içeriz." Dediğimde yüzü düşmüştü. "Merkez kafe mi?" Diye sorduğunda kafamla onaylamıştım.

"Hani şu geçen karşılaştığımız, sizin tabak kırdığınız kafe." Dediğimde kaşları çatılmıştı. "Ama oradaki garsondan rahatsız oluyorsun." Dediğinde soğuk sebebiyle akan burnumu tekrar çektim. "Hayır, tatlı çocuktu." Dediğimde şaşırmıştı.

"Tatlı çocuklarla mi ilgileniyorsun?" Dediğinde Hakanı umursadığını sanmıyordum. "Benden küçük insanlar hoşuma gidiyor. Söz dinleyenler, sarışın ve yeşil gözlüler." Dediğimde Hakana dönüp güüştüm. "Neydi benim spot cümlem?" Dediğimde kafasını hafifçe iki yana sallamıştı.

"Gözlerini öptüğümde dudaklarım filiz alacakmış gibi yeşil gözlere sahip kişiler, siyah saçlılar... Gerçi sarı da olabilir, garson sarış-"

"Yağmur daha da bastırmadan gitseniz iyi olacak." Sözümü kesip önden yürüdüğünde sadece gidişini izlemiştim. "Kafanı sikeyim senin, kadının dolan gözlerini fark etmedin mi? Senin ne bok yemeye çalıştığını fark etti, merak etme artık sana hevesli hevesli bakmaz. Salak." Sinirle yürümeye başladığında gözlerimi sabır dilenircesine yumdum.

"İyi! Sevgilisi olan bir kadının bana hevesli hevesli bakmasını istemem zaten!" Peşinden koştuğum yağmur içime işlemeye başlamıştı. "Salak mısın sen? Emin miyiz sevgilisi olduğuna? Ulan olsa bu kadar hevesli hevesli yaklaşır mı sana?" Dediğinde bahçenin ortasında, yağmurun altında durmuş bunu konuşuyorduk.

"O postları sende gördün! Bir kere kadını benimle aldattı, ikincisine izin vermeyeceğim." Dediğimde sadece yüzüme bakmaya devam etti. "Şimdi mi gurur yapasın geldi? Bi olayın aslını öğr-"

"Ya siktir git Hakan, gurur yapmayıp ne yapacaktım? Kadının sevgilisi var, bayağı var yani. O yorumlardan belliydi, kadınlar aynı evde yaşıyor. Ne yapsaydım? Kadına yeşil ışık yaksaydım da sabah benim kollarımdan çıkıp, akşam evine gittiğinde diğer sevgilisinin kollarına mı girseydi?" Dediğimde yürümeye başlamıştık.

"Amk 10 sezonluk hint dizisi çıkardın ortaya, bir de Fransada ailesi olsun. Sen onu ziyarete gittiğinde bacaklarına anne diye sarılırlar." Dediğinde kafasına bir tane geçirdim. Elim hep su olurken bunun acısının evde fena çıkacağinı biliyordum, sabaha kesinlikle gözlerimi hastanede açacaktım.

Fransız Öpücüğü GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin