11

1.2K 135 52
                                    

Gözlerimi odada gezdirip, onun varlığına dair bir işaret ararken camın yanındaki koltukta oturduğunu görmemle tereddütle içeri girdim yüzü cama dönüktü ve asla bana bakmıyordu. "Hocam?" Seslensemde dönmemesinden iyice işkillenillenip hızlı adımlarla odanın ortasına kadar geldim. Ağlama ihtimali korkunçtu.

O henüz 25 yaşında yeni öğretmen olmuş birisiydi, çevresinden gördüğüm kadarıyla herkes ona bir prenses gibi davranıyordu ve bizim tavrımız onun çok ağrına gitmiş olmalıydı. Küçük adımlarla yanına geldim, önünde durdum. "Hocam iyi misiniz?" Dediğimde burnunu çekmişti.

Ay harbiden ağlıyor.

"Hocam biz sizinle dalga geçmedik, kesinlikle öyle bir amacımız yoktu." Dediğimde titreyen sesiyle sonunda konuşmuştu. "Yalancı, çok net gördüm seni." Derken gözlerindeki yaşları rimeline zarar vermeden silmeye çalışıyordu.

"Orada başka bir şeye gülüyordum ama." Dediğimde sinirle bana dönmüştü.

Kızgın bir sincaptan ne bir eksigi ne de bir fazlası vardı.

"Onunla normalde konuşmazsın, o ben anlamadıkça bir şeyler dedi ve sende ona güldün." Gözyaşları daha da arttığında yanağımın içini dişledim. Yanaklarını sıka sıka sevesim vardı, küçücük bir şeydi zaten.

"Yalan söylemiyorum, orada başka bir şey diyordu. Sizinle dalga geçilmesine hiç izin verir miyim ben?" Diye sorduğumda ufaktan tatmin olmuştu. "Bilmiyorum, verir misin?" Dediğinde gülmüş ve kafamı iki yana sallamıştım. Akan rimeliyle ayrı komikken bu halleri kalbe zarardı, cebime koyup kaçırasım geliyordu.

"Okulunuz zorba insanlarla dolu, öğretmenleriniz bile öyle!" Dediğinde akan burnum sebebiyle cebimde taşıdığım bir paket peçeteyi çıkardım. "Yani haklısınız, mizaçları biraz sert." Dediğimde bir yandan peçeteyi çıkarmış ve gözyaşları ile ıslak olan göz altlarını işaret ettim. "Silmek isteyebilirsiniz, bu şekilde çıkmak isteyeceğinizi sanmıyorum." Dediğimde gözleri kocaman olmuştu.

"Ay akmış mı?" Mavi gözleri kocaman olurken elimden peçeteyi almış ve telefonu yardımıyla silmeye çalışmıştı. "Çıkmıyor, biraz daha ağlayayım da iyice ıslansın." Dediğinde harbiden gözlerinden yaşlar gelmişti. "Ya da size ıslak mendil alabilirim?" Dediğimde benim burada olduğumu hatırlamış gibi bana döndü.

"Hiçbir şeyini istemiyorum, sen bana kötü davranıyorsun." Bozuk Türkçesiyle konuştuğunda kaşlarım hızla çatıldı. "Ne zaman kötü davrandım?" Diye sorduğumda aramızdaki resmiyetin kenara atılmasından yararlanıp diğer koltuğa da ben oturdum. "Benimle dalga geçtin! O gün seni izlediğimi bilmene rağmen serveurla gülüştün, derslerimde beni önemsemiyorsun ve en önemlisi!" Dediğinde gözlerini kaçırmıştı.

"Sorumluluk alacağını söylemiştin, sabah ise tektim." Az öncesinin aksine gerçek bir üzüntü vardı yüzünde. "Okulda beni tanımana rağmen yanıma gelmedin, seni çağırmama rağmen görmemezlikten geldin. Sen kötüsün." Dolu mavi gözleriyle gözlerimin içine bakarken derin bir nefes çektim içime.

"Özür dilerim ama gerçekten o geceye dair hiçbir şey hatırlamıyorum. Bilerek sizi üzmedim, bunu yapmayı asla istemem." Dediğimde gözlerini kaçırmıştı. "Bunu hatırlayan tek kişi olmak istemiyorum ama bu benim için bir ilkti ve sen... Sen beni umursamıyorsun."

"Sizi umursamıyor değilim! Sadece bazı şeyleri yavaştan alalım istiyorum, bende önüne gelenle yatan birisi değilim. Hemde bir kadınla! Sizin gibi benim için de ilkti en azından bir kadınla ilk seferimdi." Dediğimde kaşlarını iyice çatmıştı. "Erkeklerle çok deneyimlisin yani." Dediğinde kollarını göğüsünde birleştirmişti. "Hayır, çok değil ama konumuz da bu değil zaten."

"Size kötü birisi olmadığımı göstermeye çalışıyorum, sadece benim için çok yeni ve nasıl hareket etmem gerektiğini bilmiyorum." Desemde yüzündeki kırgın ifade yerini koruyordu. "Şimdi sen gerçekten hiçbir şey hatırlamıyor musun?" Diye sorduğunda kafamı iki yana salladım. "Ve ben senin bir kadınla olan ilkin miyim?" Diye tekrar sorduğunda tekrar başımla onayladım.

"Yalancı, ilkin olmam." Gözleri şüpheyle kısıldığında istemsizce gururla sırıttım. "Neden? İyi miydim?" Dediğimde yüzü kızarmıştı. "Ayıp!" Dediğinde istemsizce bir kahkaha attım. "Şey en azından yüz ifadenizdenizden iyi olduğunu düşünüyorum, kötü olsaydı bir daha benimle görüşmek de istemezdiniz." Dediğimde boynuna kadar kızarmıştı.

"Emin değilim, bende hatırlamıyorum." Ellerini boynuna götürdüğünde kapı hızla açılmıştı. "Hocam Bad-" Hakanı nefes nefese görmemle hızla ayaklandım. "Ne old-"

"Seni tokat manyağı yaparım! Geri zekâlı öyle kalkılıp gidilir mi! Telefonunu da bırakmış, nasıl endişelendim biliyor musun?!" Gelip bir tane geçirdiğinde iki büklüm oldum. "Senin yolunu yordamını-" sırtımı ovuşturmaya çalışırken kolumdan tutmuş dışarıya sürüklüyordu.

"Hocam çok özür dileriz, Bade ne dediyse onun içinde ayrı özür dileriz. Dile lan!" Tuttuğu kolumdan hafif sarstığında hızla özür diledim. "Özür dilerim." Hakan tekrar özür dileyip bizi odadan çıkardığında kapının önünde Merti görmemle gözlerim kocaman oldu. "Lan senin ne işin var bur-"

"Sen var ya iflah olmaz bir orospu çocuğusun, senin yüzünden fakülteden nasıl çıktığımı bilemedim. Bir anda kalkıp, kaybolmak ne demek Bade? Hakan her yerde seni arıyor ama yoksun, telefonunu almıyorsun." Dediğinde Hakana döndüm. "Biraz daha abartsaydın da polisleri, ablamları falan çağırsaydın." Dediğimde kötü kötü bana bakmıştı.

Pick me erkek böyle oluyordu işte.

"Bir şey oldu sandık Bade." Dediğinde Mertteki çantamı aldım. "Ya bir şey olduğu yok, Gazel hocanın yanına koştum kadın ağlıyordu." Dediğimde Hakan yanımda sabır çekmeye başlamıştı. "Sen niye öyle bakıp gidiyorsun o zaman? Haber vermek çok mu zor amk salağı. Millete soruyorum koşar adımlarla bir yere gidiyordu diyorlar, kötü görünüyormuşsun." Dediğinde yavaştan adınlamaya başlamıştık.

"Abartmışlar, acele ediyordum çünkü benim yüzümden ağlıyordu. Onunla dalga geçtiğimi düşünmüş, derste herkes uyuyunca bir de tuzu biberi oldu bu olay." Diye açıkladım. Otobüs durağına doğru ilerlemeye başladığımızda Mertin suskun haliyle koluna girdim. "Ne oldu?" Diye sorduğumda bir süre yüzüme bakmış sonra önüne dönmüştü.

"Birisi bir şey yaptı sandım salak." Dediğinde yüzümü bir gülümseme kapladım "korktun mu lan?" Diye sorduğumda benim halime karşı o bayağı ciddiydi. "Korktum tabii kızım, olmayan kız kardeşim gibisin sen." Dediğinde kuranıma duygulanmıştım.

"La bizi kim alabilir?"

"Sana tiktok yasağı koyacağım bundan sonra, salak salak konuşuyorsun sonra." Diğer eliyle beni yüzümden Hakan ittirdiğinde bu sefer de onun koluna girdim. "Millet içinde salak salak hareketler yapmayın, üçlü döndürüyoruz sanacaklar amk." Dediğinde yüzümü buruşturup kolundan çıktım. "Ne pis insansın sen amk." Dediğimde Mertte beni onaylamıştı. "Eve gideyim de ağzına acı biber süreyim." Dediğinde gözlerimi bu sefer ona diktim.

"Kulaklıklarımı takayım ben en iyisi." Elimi çantama attım ve airpodslarımı aldım. "Annem arkadaşlarını iyi seç derdi, ben ne yaptım? Gittim utanmasa of açacak insanlarla arkadaş oldum."

Fransız Öpücüğü GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin