Kurgu; Kan, vahşet, cinayet, intihar söylemi, cinsellik, küfür, argo, psikolojik rahatsızlık, uyuşturucu, alkol vb. tetikleyici ve yetişkin unsur içerir.
Bunları bilerek başlamanızı öneririm.
ACININ KANATLI KAFESİ
01.08.20241. KANLI EL
🥂
Her zaman hayatımın bir dönüm noktası üzerine kurulu olduğunu düşünmüşümdür. O olay olduğunda ben artık bambaşka biri olacaktım ve her anlamda imkanlarım daha iyi olacaktı. Böyle sefalet içinde yaşamayacak ve bize yetecek kadar param olacaktı.
"Acele et, çok yavaşsın!" Önüme konan bulaşıklarla dağ olmuş diğer bulaşıklara baktım. Sabahtan beri bulaşık yıkadığım için ellerim aşınmış ve su toplamıştı. Artık kremler de yaralarımı geçirmez olmuştu.
Haftanın belirli günleri evlere temizliğe gider, kalan günler yani hafta sonu olan cumartesi pazar da işlek caddelerden birindeki kafede bulaşık yıkıyordum. Ortaokul mezunu olduğum için şu an yapabildiğim ve kabul görüldüğüm tek iş buydu.
Liseyi açıktan bitirmeye çalışsam da sınav günleri ya çalışıyor, ya da sınavda batırıyordum. Ders çalışmaya vaktim yoktu ve artık yirmi iki yaşında biri olarak lise okumaya çalışmak benim adıma çok yorucuydu.
Başta başarabileceğimi düşünsem de şimdi her anlamda tükenmiş hissediyordum. Asla vaktim yoktu, çalışmaktan vücudum hasta oluyordu ve yavaş yavaş sağlığımı kaybediyordum ama dayanmak zorundaydım.
"Ediyorum," dedim. Günlerden cumartesi olduğu için çok kalabalıktı, saat de sekiz suları olmalıydı. Muhtemelen kız kardeşim beni defalarca aramıştı ama aramalarına dönecek zamanım yoktu.
"Yardım etmemi ister misin?" Mesai arkadaşlarımdan biri olan Azra, her zaman nazik bir kızdı. On yedi yaşındaydı ve buraya yaz tatilinde harçlığını çıkarmak için girmişti ama ben hem evi geçindirmek için, hem de kız kardeşimin hastane masraflarını karşılamak için buradaydım.
"Çok iyi olur," yardımı reddedemezdim. Buradan on birden önce çıkmam imkansızdı, belki daha geç de olabilirdi çünkü kalabalık asla bitmiyor, askine artıyordu.
Canlı müzik olduğu içindi muhtemelen, yakından tanımadığım ama ara sıra susadığı için su götürdüğüm gitar çalan ve aynı zamanda solist olan Gökhan epey beğeniliyor ve gençlerin ilgisini çekiyordu.
Bazen herkes mutfakta olduğu için ben sipariş almaya çıkardım ve benim aracılığım sayesinde ona peçete gönderenler olurdu. Hiç bakma gereği duymuyordum, peçeteyi verdikten sonra gidiyordum.
Yine onun sesi yankılanıyordu mekanda. "Bana ne şu yalan dünyadan yanımda sen olmasan," Azra da yanımdaki çeşmede bana yardım ederken yavaş yavaş ritme ayak uydurmaya başladım. Yalan yok, sesi güzeldi. "Gözlerim kapanmaz seni sinemde uyutmazsam,"
"Sevmeyince hayat bomboş dedin," Bir o yana ve bir diğer yana. Elimdeki bulaşıklar yavaş yavaş azalmaya başladı. "Yaşamayı bana sen öğrettin," Bazen düşünüyordum, hayatım normal gençler gibi olsa ben de içeride oturur ve elimde güzel bir şarapla Gökhan'ı dinler miydim?
Ben içeride, onların artıklarını temizleyen zavallı bir bulaşıkçıdan ibarettim. "Aç kapıyı gir içeri, gönlüm bekliyor seni."
Yaptığım işi küçümsemek istemiyordum, bu işten iyi kötü para kazanıyordum ama insanların yemedikleri, beğenmeyip ağızlarından çıkardıkları tabakları ben temizliyordum. Bazen öğürme isteğime engel olamıyordum ama mecburen devam etmek zorundaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ KANATLI KAFESİ
Teen Fiction"Neden siyah?" "Siyah güzeldir, insanların beyazı görmesini de engeller." Çünkü beyaz zaafları temsil eder. Zaafların varsa sen bir hiçsindir ve onları gizlemek için bürünmen gereken ziftliğe sahipsindir. Bürün katran karasına; siyahı beyaz, beyaz...