14. RASKALOV MALİKANESİ

16.7K 1K 239
                                    

ACININ KANATLI KAFESİ
16.08.2024

14. RASKALOV MALİKANESİ

 RASKALOV MALİKANESİ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🥂

Kapılar açıldığında soğuk hava tekrardan tenimle temas etti. O anda neden yanıma ceket benzeri bir şey almadığımı düşünüp aptallığıma yakındım.

Önümde kesinlikle ama kesinlikle şato duruyordu. Modern hayata uyarlanmış bir şatoydu burası. Işıklarla bezenmiş yolu olsun, biçimli çimleri ve tarihi eserlerden hallice yapılan detaylarıyla mükemmeldi. Hayatımda hiç böyle müthiş bir yapıt gördüğümü hatırlamıyordum.

Yanıma gelen görevli bir beyefendi, "Raskalov malikanesine hoş geldiniz, madam." Kendimi at arabasından indirilen orta çağdaki bir prenses gibi hissetmem normal miydi? Ne indiğim son model araba at arabasıydı, ne de ben bu kılığımla prenses olabilirdim.

Etrafa bakınmaya devam ederken ağzımın açılmasına engel olamamıştım. Şaşkınlığım fazlasıyla belli oluyordu, bunu gizlemeye de çalışmadım.

"Beğendin mi?" Sorusu geldi yan tarafımdan. Roman'ın varlığını unutmuş olmalıydım, hafifçe başımı salladım. "Beğenmek çok az kalır." Dudak büzdüm. "Buraya beğenmek kelimesi hakaret sayılmalı," ona doğru döndüm. "Demek gerçekten bu kadar zenginsin."

Uçaklardan sonra anlamam gerekirdi ama hala aptallığıma yanıyordum. Cevap vermedi, hafif dokunuşunu belimde hissettim. "Hadi gidelim."

Onun yönlendirmesiyle uzun merdivenlere doğru adımladım. Her köşe başında görevli ya da siyahlar içinde birileri dikiliyordu. Önemli ya da kesinlikle üst makamlardan biri olduğunu anlamam gerekirdi.

Mafyaydı, artık buna emindim. Bunu fazlasıyla kanıtlamıştı. Ben hiç bilmediğim ve genelde şehir efsanesi olarak bilinen bir Rus Mafya'nın yardımını kabul etmiştim. Soğuktan mıdır yoksa bu düşünceden midir bilinmez tüylerim diken diken oldu.

Biz merdivenlerden çıkarken araba götürüldü, en az arkamızdan gelen sekiz araba gibi. Hepsine bakmaya çalışsam bile belimdeki tutuşu sıkılaşınca tekrardan önüme döndüm.

Burada kimsenin hedefi ya da kurbanı olmak istemediğim için belimdeki eline izin verdim. İçim bir hoş olsa da müsaade ettim.

Devasa kapılar açıldı, bizi içerideki şatafata doğru kabul ettiğinde derin bir nefes vermiştim. Ev kesinlikle zenginlik kokuyordu, buraya ev demek de büyük bir hakaretti ama başka ne demem gerektiğini bilmiyordum.

Her köşesi altının benzersiz seçimleriyle işlenmişti. Baktığım tüm duvarlar, eşyalar parıl parıl parlıyor ve aynı zamanda moderniteye de uygunluğunu kanıtlıyordu. Siyahı gümüş ve altınla karıştırarak döşenmişti. Bazı yerlerde beyaz ve gri de söz konusuydu.

ACININ KANATLI KAFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin