13

1.3K 64 6
                                    



"Selin?"

"Sadece konuşmaya geldim." Selin kapıda duruyor iki eli çantasında Barış'ın yüzünü izliyordu. Barış hemen kapının önünden çekildi ve Selin'i içeriye aldı. Selin büyük koltuklardan birine oturdu.

"Yiyecek içecek herhangi bir şey istiyorsan hemen getiriyim." dedi Barış. Şuan yapacağı her şey Selin'in bir sözüne bakıyordu.

"Konuşmak derken ben konuşacağım sen dinleyeceksin. O yüzden lütfen karşıma geç ve sadece otur." Yüzü gayet ciddiydi, Barış hemen Selin'in önüne tek kişilik koltuğu çekti ve oturdu.
Selin bir süre sadece Barış'ın arkasında duran yerden pencerenin manzarasına baktı sonra kelimelerini toparlayıp Barış'a baktı.

"Ben sıkıldım artık Barış. Bu belirsizlikten, saçma tavırlarından. Tam diyorum bitti sonra yeniden çıkıp giriyorsun hayatıma ve yine kendini belli ediyorsun. Hem de en kötü şekilde. Mert'i dövmek ne demek ya?" Selin'in sinirleri jestlerine de yansıyor olacak ki her konuştuğunda eli de hareketleniyordu.

"Ama o piç-"

"Of tamam sus ya ben seni dinlemek istemediğimi başta da belli ettim zaten." dedi Selin sertçe.

"Ama bana haksızlık yapıyorsun şuan Selin ne yapayım amına koyim susup oturayım mı?"

"Sanki sen hiç yapmamışsın gibi." diye mırıldandı Selin ve başını başka tarafa çevirdi.

"Ne? Direkt yüzüme konuşsana ya sen benim." Barış Selin'in yüzünü kendine doğru çevirdi.

"Ya istemiyorum ben konuşmak falan böyle şeyler."

"Hayır sen dolmuşsun bana baya!" Barış'ın sesini yükseltmesiyle Selin iyice sinirlendi.

"Doldum! Doldum Barış senin bu hareketlerinden doldum ben! Düzgün bir şekilde konuşmaya geliyorum sen onu bile mahvediyorsun ya. Yeter artık tamam mı yeter. Önceden sustum sustum tepeme bindin artık o kişi yok karşında."

"O kişi mi? Kimmiş ya o kişi?" Barış'ın yüzü sürekli değişiyor tıpkı hakeme itiraz ediyor gibiydi.

"Seviştiğin kişi, kendi arkadaşından kıskandığın kişi aptal!"

"Senin neye dolduğun belli!"

"Orospu muamelesi yapmadın mı bana?! Herkesin içinde rezil etmedin mi!" Selin artık ayağa kalkmış Barış'a sadece bağırıyor bütün öfkesini çıkartıyordu. Barış konuşmuyor sadece oturuyordu.

"Maaşını arttırmamı mı istiyorsun Selin? Sen kalk Selin!" Barış'ın sesini taklit ediyor yüzünü aynı onun gibi yapıyor kendince alay ediyordu ama siniri iyice bozulmaya başlamıştı. Barış'ın da son demleriydi.

"Konuşsana!"

"Ne diyim lan ne diyim!" Barış aniden ayaklandı ve arkasında kalan koltuğu arkaya ittirdi. Koltuk ani hareketle beraber yüksek bir sesle arkaya düştü, Selin irkilip geriledi.

"Bebek gibi korktum mu diyeyim ne diyeyim?!" Barış gittikçe Selin'e yaklaşıyor Selin ise duvara yaslanmış sadece ağlıyordu.

"Yalan söylüyorsun."

"Korktum Selin. Çok korktum. Beni tersleyeceksin diye içim içimi yedi. Ben de senden uzaklaşmayı seçtim. Hay o günü sikeyim ben."

"Anlatsaydın." Selin gözlerini yummuş ağlıyor bir yandan da konuşuyordu.

"Yapamadım. Bak unutmayı bile denedim ama olmadı Selin. Sadece sen varsın. Senin boşluğunun bile öyle büyük bir yeri var ki başka kimseye izin vermiyor. Ki vermesini isteyen de yok." Barış'ın vücudu kendine ağırlık geliyor gibiydi. Kendini direkt yere, Selin'in ayaklarının dibine bıraktı. Kollarını Selin'in bacaklarına sardı.

"Affet beni." Selin daha çok ağlamaya başladı. Ağlaması hıçkırıklara dönüştü.

"Lütfen affet beni." Barış kafasını kaldırıp Selin'e baktı. Bir süre öyle durdular. Selin ağlamayı bıraktı ve Barış'ın yanına eğildi.

Bir anda ellerini Barış'ın yüzüne attı ve dudaklarına yapıştı. Barış başta şaşkınlıktan karşılık veremedi fakat sonrasında Selin sertçe ısırınca kendine geldi.

Selin ikisi de yerde uzanmışken Barış'ın üzerinde yatıyor ve dudaklarının tadına bakıyordu sonra dudaklarından uzaklaşıp Barış'ın ellerini üzerindeki askılının üstünden göğsüne doğru götürdü. Bir yandan kucağında oturur pozisyona gelmiş ona sürtünüyor bir yandan da Barış'ın ellerini istediği yere götürüp okşamasını sağlıyordu. Barış iyice kendinden geçmiş kızın bir evetine bakıyordu, hayır istemiyorum derse ağlayacak durumdaydı.

"Emin misin?" diye sordu Barış. İçinden bin kez dua etti.

"Devam et." Selin'in sesini duyunca hemen hızlandı. İkisi de çoktan soyunmuş sadece iç çamaşırları kalmıştı. Selin hala üstte duruyor kendini sürtüyor ve sahte bir şekilde inliyordu. Barış ona istediğini vermeye yemin etmişti. Odaya gitmeye bile tenezzül etmeden yerde gece boyu devam ettiler. Bu sefer diğerinden daha sertti, bir şeylerin acısını çıkartmaya çalışıyor gibiydi.

Barış Selin'in içine bıraktıktan sonra bir de Selin'i kucağına alıp odaya götürmüş orda kızı öpüp rahatlatmaya devam etmişti. Gece uzundu ve ikisi de farkındaydı.

&

Bölümü oylayıp yorum bırakırsanız sevinirimmm💗💗

thinking of you. / barış alper yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin