16

1.1K 64 12
                                    




Barış Selin'in elini sıkıca tuttu.

"Efendim tanıştığıma memnun oldum. Bu zamanlama çok yanlış biliyorum ama er ya da geç olacaktı." Selin gözlerinde belli bir parıltıyla baktı Barış'a.

Bir süre Barış ve Selin'in ailesi sohbet etti. Kardeşinin iyi olduğu sadece biraz dinlenmeye ihtiyacı olduğunu duydukları için içleri rahattı. Güliz hanım yani Selin'in annesi sürekli kızana sabahtan beri kustuğuna deydi mi be kızım diyip saçlarını okşayıp öpüyordu. Barış genelde su getirip Selin'in yanında olduğunu göstermeye çalışıyordu.

"Sevgilim sabahtan beri kustun be canımın içi bari birazcık ısır şundan." Elindeki sandviçi Selin'in ağzıma uzatıyor ama hiçbir şekilde onaylar tepki alamıyordu Barış.

"Anlamadım ki ben de ani stresle midem şaşırdı herhalde ama cidden aç değilim."

"Benim için bir ısırık al içim rahatlasın." Selin gözlerini dikti Barış'a baktı sonraysa küçük bir ısırık aldı sandviçten. Barış omzundan Selin'i kendine çekip saçının üstüne sesli bir öpücük bıraktı. Bir ısırık diye diye beraber bitirdiler sandviçi.

Kerim'in odası ziyarete açılınca direkt Selin koşturdu odaya başta sarılıp öpse de sonra bütün sinirini çıkarttı. 'Sen salak mısın' artık konuşmalarında öylesine bir cümle olarak geçiyordu.

O gün Barış Selin'in ısrarları yüzünden eve geçti ama Selin hastanede kaldı. Birkaç gün daha Selin kardeşinin yanına gitti, akşamları Barış da geliyordu üçü konuşuyor bazen tartışıyor makara oluyordu. 1 hafta sonra Kerim hastaneden çıktı. Herkesin içi rahatladı.

Selin bazen kendi evinde bazen de kaçamak olarak Barış'ın evinde kalıyordu. Barış aslında yanına taşınmasını istiyordu fakat Selin evlenmeden olmaz diyip şakaya vuruyordu. Aslında sorum evlilikte de değildi çünkü Selin sadece bir imza olarak görüyordu sadece kendi evini sevdiği için Barış'ın yanına gitmek istemiyordu. Bir de aileler sıkıntıydı.

"Selin sizinkilerle bir ara yemek yiyelim mi?" Hep beraber oluruz böyle."

"Olur da yani hep beraber derken kim kim? Bizimkiler direkt ister zaten." Selin'in ailesi bayılmıştı Barış'a. Selin'in babası fanatik Fenerli olduğu için başta çok uzak gibi olsa da gözü tutmuştu çocuğu.

"Belki bizimkiler de Rize'den gelir." Selin yine gerilmeye başlamıştı. Barış da bunu fark edip direkt söze başladı.

"Bak sevgilim biliyorum geriliyorsun bizimkilerle tanışmak için, anlıyorum endişeni."

"Evet. Ya beni sevmezlerse?" Barış sadece sustu. Olası bir şeydi çünkü. Ailesi aşırı sıkıydı ve en iyisini biricik oğullarına bulmaya çalışıyorlardı. 3 kız kardeş abilerine düşkün ama tatlılardı. Babası da iyi bir adamdı oğluyla gurur duyardı fakat bazı şeylerin de sınırını bilirdi. Annesi ise tam bir erkek annesiydi. Hatta Barış futbola başladığı ilk zamanlar bırakıp yanlarına gelmesini köyden temiz bir kız bulup evlenmesini bile istemişti.

Sessizliğini bozup yeniden konuştu Barış.

"Ben istiyorsam sadece benim fikirlerime saygı duyacaklar. Zaten onlara ne istediklerini sormak için götürmüyorum ben seni oraya, sadece benim kimi sevdiğimi bilsinler istiyorum." Selin direkt yumuşamış, ellerini Barış'ın omzuna sarıp başını göğsüne yaslamıştı.

"Senin gibi güzel bir kadını bilsinler." Barış, Selin'in kulağına fısıldayarak söyledi son cümlelerini. Tam Selin tepki verecekti ki midesi boğazına kadar gelip tuvalete koşturmak zorunda kaldı.

Barış ne olduğunu anlayamayıp peşinden koşturdu ve klozetin önünde eğilen kadının arkasına geçip saçlarını tuttu. Bu sürekli olmaya başlamıştı ve Barış korkuyordu.

"Hastaneye gidelim diyorum sana kaç keredir! Bir kere de beni dinlesen."

Selin ayağa kalkıp ağzına yüzüne su tuttu ve Barış'a döndü.

"Sabah kahvaltı yapmadım tam bir de üstüne çikolata yiyince karışmıştır midem."

"Her gün mü?"

"Abartma. Sadece bazen oluyor."

"Sevgilim ben senin için diyorum. Bir şey var diye endişeleniyorum." Selin Barış'a yine aynı şeyleri söyledi. Barış da inadını kıramayınca içeri geçti. Selin bir süre daha tuvalette kaldı. Selin'i hastalık tarzı bir şey değil de daha farklısı korkutuyordu.

Hamilelik gibi.

Ama korunmuşlardı? Yani Selin hapı içmişti. Aniden aklına o günün gelmesiyle beraber kapı koluna tutundu. Selin o gün daha hapın saati geçmeden kardeşinin durumu yüzünden gerilip kusmuştu. İlaç etki etmeden bütün midesini boşaltmıştı. Nefesleri iyice daralmaya başladı. Direkt Barış'ın yanına koşturdu.

"Barış!"

"Efendim? Bir şey mi oldu?"" Barış, bir anda bağırdığı için korkmuştu.

"Eczaneye gider misin?" Daha da korkmaya başladı Barış ve Selin'e yanaştı.

"Selin iyi misin? Bir şey mi oldu? Neden eczaneye gidiyorum?" Soruları ard arda sıraladı.

"Hamilelik testi alman lazım."

&

Barış başta şoka girmişti.  Ne yapacağını bilemeyip Selin'i darlamaya başlamış 'nasıl, hamile misin, bizim çocuğumuz mu olacak, ne' gibi sorular sormaya başlamıştı. Selin hiçbirine cevap vermeyip sadece eczaneye gitmesini söyledi. Barış hemen testi alıp eve gelmişti bile.

Selin hemen testi alıp yaptı. İkinciyi de bir kenara koydu. Barış yanında duruyor, Selin kadar heyecanlıydı.

"Allahım sen duyuyorsun beni. Selin bu ne zaman belli olucak? Çok yavaş ya." Selin Barış'a sadece testin mantığından bir tık bahsetmişti.

"Bi dur Barış! Zaten gerginim." Barış yerinde zıplıyor Selin ise gözünü testten ayırmıyordu.

Tam o sırada test sonucu belli olmaya başladı.

Çift çizgi.

&

Bölümü oylayıp yorum bırakmayı unutmazsanız çoook sevinirimmm💗💗💗

thinking of you. / barış alper yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin