(Because the destiny keeps getting jealous of us)
🌙
"Hangi kumaşlarımı giysem ki! Ah, tanrım çok heyecanlı!" diyip birbirleriyle konuşan omegaların yanından geçerken Jimin ister istemez gülümsüyordu. Tüm sürüyü Çiftleşme Törenleri'nin heyecanı sarmıştı. Normalde iş güçle uğraşan herkesin yüzünde minik de olsa bir tebessüm vardı. Hava bile daha sıcaklaşmış, çiçekler güzel kokularını daha çok yaymaya başlamıştı sanki.
Son yirmi güne girmişlerdi. Bu da demek oluyordu ki, bu gece şenlik kutlamaları başlıyordu. Büyüğünden küçüğüne herkesin bu gece için çok heyecanlı olduğu doğruydu.
Kutlamaların ilk üç günü, sürüde Çiftleşme Töreni'ne katılmaya niyeti olan tüm alfalar ve betalar ringe çıkar, karşılarındaki rakiplerini mağlup edinceye kadar dövüşürlerdi. Bu, mühürlenmek istedikleri omegalara da kendilerini kanıtlayıp, güçlü ve iyi bir alfa olduklarını göstermelerini sağlıyordu. Genellikle bu karşılaşmalar nispeten sakin geçse de, bazı senelerde birbirlerinden hiç hoşlanmayan alfalar denk geldiklerinde, kanlı biten kavgalara dönüşebiliyordu. Jimin bu sene kimsenin yaralanmamasını umdu.
Kimsenin boş yere zarar görmesini istemiyordu.
Hoseok'un çalıştığı fırına girerken, arkadaşına getirdiği kumaşları da kolunun altında tutuyordu. Bu sene betayı en güzel şekilde süslemek konusunda anlaşmışlardı. Arkadaşı zaten çok şirin ve güzeldi ama onu nefes kesici bir hale getireceklerdi.
Bu akşam Hoseok'un evinde en az bir tane Çiftleşme Hediyesi görmekti hedefleri.
Çiftleşme Hediyeleri, alfalar tarafından bu yirmi günün sonunda gerçekleşecek Çiftleşme Koşusu'nda onlar için koşmasını umdukları omegalara verilirdi.
Yani bir alfa veya beta, bir omegadan hoşlanıyorsa, ona bu Çiftleşme Törenleri boyunca, yirmi gün her gün kapısına bir hediye bırakması gerekirdi. Bu hediyeler küçükten büyüğe her şey olabilirdi. Karşıdaki alfanın omegaya olan ilgisini ifade edecek bir şey olması yeterliydi.
Seokjin'le kaldıkları evin kapısına yıllar boyunca Jimin'in hatırlayamayacağı kadar çok hediye gelmişti. Hepsi de büyük omegayaydı.
Alfalar, betalar cinsiyet fark etmeksizin hep Seokjin'e tutulurlardı. O kadar sıktı ki bu, artık aralarında şaka haline gelmişti. Büyük omegayı bir kez görmek ona aşık olmak için yetiyor gibiydi. Tabii büyük omeganın gözü sadece Namjoon'u görüyordu.
Jimin'e daha önce hiç hediye gelmemişti. Bu yüzden de Çiftleşme Törenleri omega için sıradan bir şenlikten daha fazlasına hiç dönüşmemişti.
İçinde omegasının da derinlerinde bir yerde onu sevecek, koruyacak ve ona çocuk verebilecek bir alfayı arzuladığını bilse de, bu isteği bastırarak yaşamaya çok alışmıştı. O yüzden en küçük bir umuda bile sahip olmamanın verdiği bir rahatlık vardı onda.
Betaya getirdiği kumaşları yanına bıraktı. Akşam buluşma planını kesinleştirdiler ve omega yüzündeki gülümsemesiyle yeni fırından çıkmış bir turtayı ısırarak Sağlık Çadırı'na geri döndü.
Ama Sağlık Çadırı'nda onu bekleyen manzara hiç de iç açıcı değildi. Güzel başlayan gününün hızlıca kötüye çevrileceğini anlamıştı bile.
*rahatsız edici/tacizvari içerik
Etkilenenler okumasın lütfen, biten yeri işaretledimHanbin kapıya yakın yataklardan birine arkadaşlarından biriyle beraber oturmuş, kapıyı gözlüyordu. Jimin hızlıca bir etrafına baktığında Seokjin'i göremedi. Baş Şifacı Suho ise üç hastayla birden ilgileniyordu. Başı meşguldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity | Jikook
Fanfictionİri kırmızı gözlü, inatçı ruhlu minik bir alfaydı Jungkook. Şirindi. O zaman ona yiyecekmiş gibi bakan bu sert gözler kimindi? omegaverse