462 104 70
                                    

(When you called me,
I became your flower)

🌙

Jungkook:11
Jimin:13

Bir yılı doldurmuştu arkadaşlıkları.

Jimin hala alfanın örgüsünün sesinden rahatsız olduğu günü çok net hatırlıyordu. Ardından beraber çalışarak, heykelcikler yaparak geçirdikleri günleri de... zaman gerçekten çok çabuk geçiyordu.

Şimdi yazın sıcak dönemi geçmiş, yeni bir okul dönemi başlamak üzereydi. Kendisi artık on üç yaşına, Jungkook ise bu sene on bir yaşına giriyordu. Yani daha üç senesi vardı okulu bitirmesine.

Jimin'in de yardımıyla, derslerdeki başarısı artmıştı. Omega, ilk beraber çalışmaya başladıklarında alfanın gerçekten sürüsüz olduğunu ve onların derslerinin hiçbiri hakkında hiçbir fikri olmadığını hatırlamıştı.

Jungkook ilk ay boyunca okuma yazmayı bile zor bilir halde gidip gelmişti derslere ve tabii ki hiç kimse fark etmemişti.

Okuma yazmayı bile kendi kendine çözmeye çalışan bir çocuğun dersleri anlayamadığı için zorbalanması ne kadar adildi?

Jimin her ne kadar sinirden köpürse de öğretmenlerin de sadece önemli ailelerin çocuklarına özen gösterdiğini çok iyi biliyordu. Jungkook'un Baş Alfa Jeon'un oğlu olması kimsenin umrunda değil gibiydi. Bu ona çok garip geliyordu ki, bir gün Hoseok'tan öğrendi sebebini.

Baş Omega Sooyoung, Jungkook'un varisliğinin düşürülmesine karar vermişti.

Yani, Baş Alfa Jeon, başka hiçbir oğlu veya kızı olmamasına rağmen, tek oğlu Jungkook'u resmen evlatlıktan reddetmişti.

Sürü kuralları ve yaşlıları bu karara karşı çıkmaya çalışmış olsalar da, kimseye söz geçirilememişti.

Jungkook her ne kadar bir Jeon olsa da, artık gerçekten annesini kaybetmiş babası da ortalıkta olmayan bir öksüzden farklı değildi.

İşte Jimin ve annesi de burada tamamen entegre olmuşlardı minik alfanın hayatına. Her günleri gerçekten beraberdi. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu. Jimin gerçekten küçük bir kardeşi gibi görüyordu artık huysuz alfayı.

Gerçekten karakteri sessiz ve huysuzdu. Bugün yaşananlar da tam bu haline örnekti.

Tepenin yukarısına biraz su çıkarmak için aşağıdaki kuyuya iniyordu ki Jimin, karşısında okuldan gelen Jungkook'la karşılaştı.

"Hey, Kook! Bana biraz yardım edip beraber su taşımaya ne dersin?" Sorarken dudaklarını büzmeyi ihmal etmiyordu ki, minik alfa hayır diyemesin. Jungkook da bir ona bir elindeki kovalara baktıktan sonra gözlerini devirdi ve adımlarını oraya çevirdikten sonra yeterince yaklaşınca sessizce kendi evinin kapısına doğru arkasındaki çantayı çıkarıp fırlattı.

Jimin gülümseyerek alfanın ona doğru yönelişini izlerken şirin bir şekilde diğer kovayı küçük olana uzattı. "Teşekkür ettim. Sen olmasan ne yapardım?"

Jungkook hızlı adımlarıyla şimdi onu geçmiş omeganın önünden yürürken arkasını dönmeden konuştu. "Çok tembelsin, Jimin."

Jimin ise alfanın huysuzluğuna çoktan alışmış, umrunda olmayan bir şekilde cevap verdi. "Hyung demen gerekiyor bana! Ayrıca ne tembelliğimi gördün? Ayıp ediyorsun."

Jungkook ise bu söz üstüne adımlarını yavaşlatmadan kafasını çevirdi. Omegayla göz göze gelirken dudaklarını büzdü ve dalga geçer bir tonda konuşmaya başladı. "Jungkook, su taşımama yardım et! Jungkook örgüler yetişmiyor, yardım et!"

Serendipity | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin