(The universe has moved for us)
🌙
Çiftleşme Törenleri'nin başlamasından bu yana dört gün geçmişti, yani Jungkook'un Jimin'in kapısına hediye bıraktığı dört koca gün.
Alfa, her seferinde başka bir özenle hazırlıyordu hediyesini, ne yapacağını bütün gün bunu düşünüyor, kokusunu bırakırken dikkatli davranıyor, en son koyarken de elleri titreyerek koyuyordu kapısına.
Ama Jimin hiç mutlu gözükmüyordu. Ve Jungkook her geçen gün kahrolduğunu hissedebiliyordu.
Taehyung'un tavsiyesini dinledikten sonra ikinci gün, avladığı geyiği koyduktan sonra, kenara saklanıp omeganın hediyesini almasını görmek için beklemişti. Uzun bir süre de beklemesi gerekmişti üstelik.
Jimin'in yaklaşık kırk beş dakika kadar sonra kapıyı açtığı, açık sarı saçları omzundan sarkan, pijamalı halini görünce öleceğini sanmıştı. Kalbi onu görünce o kadar hızlı atmaya başlıyordu ki, sesinin dışarıdan duyulacağından endişeleniyordu. Yine de ses çıkarmadan bekledi. Omeganın yüzünde herhangi bir duygu değişimi görmeyi bekledi.
Ama Jimin ifadesiz bir yüzle, önce başka alfaların Seokjin'e bıraktığı hediyeleri içeri aldı, ardından daaynı ifadesizlikle, biraz zorlanarak geyiği içeri çekti. Bunu görünce Jungkook daha küçük hediyeler getirmesi gerektiğini düşündü. Jimin'in onun yüzünden herhangi bir şekilde zorlanmasını istemiyordu.
Ve kapı kapandı.
Jungkook kapanan kapıya bakarken, hala kalbi sakinleşmemişti ama endişeliydi. Çünkü Jimin hiç mutlu gözükmüyordu gerçekten de.
Kalbine saplanan acı o gece onu uyutmadı.
Jimin, onu istemiyor olabilirdi gerçekten de. Alfayı görmeye gelmemişti, hatta iki gün boyunca omegayı hiçbir yerde görememişti. Genelde geldiği akşam yemeklerinde bile yoktu. Ondan kaçıyor muydu?
Jungkook'u nasıl reddeceğini bilmediği için kaçıyor muydu? Ama neden? Neden Jungkook'u reddediyordu?
Alfa, kendine güvenecek bir yaşa ve güce ulaşana kadar Jimin'le bir şansı bile hak ettiğine inanmadığı için eğitimde var gücüyle kendini geliştirmeye çalışmıştı. Sürüdeki tüm alfalardan güçlüydü, Jimin için her şeyi yapacak kadar aşıktı omegaya ve etrafındaki alfaların söylediğine göre de, tipi de fena sayılmazdı.
Neden? Diye düşündü bütün gece Jungkook. Sırt üstü yatıp tavanı izlerken sadece bunu düşünebiliyordu. Aklına sadece omeganın her zaman babasından çekinmesi geliyordu ama bu bir problem olmayacaktı. Jungkook buna hazırdı. Sadece Jimin'in bekleyip görmesi gerekiyordu. Ama bir sene daha beklemeyi hiç ama hiç istemiyordu. Jimin'i yanında görmeye ihtiyacı vardı. O yüzden vazgeçmeyecekti. Jimin şimdilik hevesli olmasa bile, fikrini değiştirebileceğini düşünüyordu. Büyük olan, buna kesinlikle değerdi. Gerekirse bu Çiftleşme Törenleri boyunca her gün ayı avlardı.
Ama avlanmak ve güzel hediyeler hazırlamak dışında ona ilgisiz olan bir omega nasıl baştan çıkarılır hiçbir fikri yoktu.
Üçüncü gün Jimin, Hoseok'la beraber akşam yemeğine geldi. Jungkook sonunda biraz da olsa nefes alabildiğini hissetmişti. Omega, sadece sessizce arkadaşıyla yemek yerken bile resmen parlıyordu.
Tüm yemek boyunca gözlerini istese de ondan alamadı. Etrafındakilerin de fark ettiğini görse de, engel olamıyordu işte.
Ama Jimin bir kez bile onun olduğu tarafa bakmadı. Hatta omega neredeyse kafasını bile kaldırmadı. Yemeğini yedi, Taehyung'la bakışıp duran arkadaşına bir şeyler söyledi ardından kalktı ve gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity | Jikook
Fanfictionİri kırmızı gözlü, inatçı ruhlu minik bir alfaydı Jungkook. Şirindi. O zaman ona yiyecekmiş gibi bakan bu sert gözler kimindi? omegaverse