(Just like you i'm so scared)
🌙
Gece ilerledikçe, dövüşçülerden galip olanları yüzlerinde bir gülümsemeyle ve sırtlarını gere gere beğendiklerinin yanına geliyorlardı. Mağluplar ise üzgün bir şekilde şerbet içiyorlardı ama yine de herkes keyifliydi. Ağır yaralanmalar olmamıştı. Seokjin de Namjoon dövüşçülerin yanına gidince ondan ayrılmış, Hoseok ve Jimin'le beraber oturuyordu şimdi.
Gece ilerlediği için sıra son maçlara gelmeye başlamıştı. Geniş arenaya kendine güvenen adımlarıyla, seyirciye gülümseyerek Taehyung ve daha utangaç da olsa, başını dik tutarak gözlerini Seokjin'e dikmiş Namjoon çıkmıştı şimdi. İkisi de birbirlerine centilmence gülümsedi. Arkadaş oldukları çok belliydi. Ama ikisinin de yenilmeye niyeti yok gibiydi. İki alfa da birbirlerinin etrafında dönerlerken arkadan gelen enstürmanların sesi ve kenarlarda yanan ateşle beraber, ortam parlıyordu sanki. Jimin iki yanında da titreyen arkadaşlarının elini tuttu. Hoseok'un gözleri Taehyung'a, Seokjin'inkiler ise Namjoon'a kilitliydi. Gülümsedi, o da birine böyle bakmak isterdi.
Aklına Jungkook gelince kafasını salladı. Nedense hep ona gidiyordu düşünceleri ister istemez. Eh, nedenini tahmin etmek zor sayılmazdı. O da bir omegaydı sonuçta, tabii ki omegası sürüdeki en güçlü, yakışıklı genç alfayı beğenecekti. Çocukça bir beğeniydi onunki sadece. Asla yanındakiler gibi bir aşka evrilmeyecek bir kıvılcım.
O kendi düşünceleri içinde kavrulurken, Taehyung şimdi Namjoon'u yere sermiş, iki kolunu yere bastırırken gülümsüyordu. Davulun iki sert vuruşuyla kazanan belli olmuştu.
Hoseok yerinden fırlayıp çığlık atınca, Taehyung da yeni kalktığı arenadaki yerinden betaya göz kırpmış ve öpücük atmıştı. Tamam, Jimin bu gece en azından betanın bir hediye alacağını biliyordu. Gülümsedi.
Seokjin ise omuzları düşük ve somurtarak onlara doğru gelen Namjoon'u kucaklamak için kollarını açmış, yüzünde muzip bir gülümsemeyle alfayı bekliyordu. Namjoon gelince kollarını ona doladı. Alfa konuştu. "Seni hayal kırıklığına uğrattım Seokjin... Sen bundan çok daha iyisini hak ediyorsun..."
Jimin ise oturduğu ve bakmıyormuş gibi yaptığı yerden bile Seokjin'in aşık yüzündeki tebessümü görebiliyordu. Omega, eliyle alfanın saçını okşarken konuştu. "Ah, salak alfa... ben senin savaşçılığından dolayı mı seninleyim sanki? Şu sürüde matematik nedir bilen üç kişiden biri olduğunu unutuyorsun galiba?"
Onlar kendi dünyasındayken, ve Hoseok da Taehyung'un öpücük atmasını daha kaldıramadığından Jimin'in elini sıkarak morartıyorken, omeganın gözleri tekrardan arenaya kaydı. Ama bu sefer gördüğü kişi yüzündeki gülümsemeyi düşürmesine sebep olmuştu işte.
Hanbin. Kahkahalar atarak, omuzlarını gererek dolanıyordu arenada. Kendine çok güvendiği belliydi. Onu dövüşte yenmek zordu, bunu Jimin de biliyordu. Kamptaki alfalar gelmeden önce sürüdeki en güçlü alfa kesinlikle Hanbin'di. Ama aşırı zorba ve kaba olduğu için sevilmiyordu da. O yüzden her ne kadar etrafta dolanıp gövde gösterisi yapsa da, insanlar oralı olmuyordu. Yine de alfa etrafına bakarak bağırdı. "Haydi ama korkaklar ordusu! Karşıma çıkmaya gücü yetecek tek bir rakip yok mu?"
Jimin de herkesle aynı anda gördü hareketi.
İzlemeye ilk geldiği andan beri yerinden bir santim kıpırdamayan Jungkook şimdi ayağa kalkıyordu. Sırtındaki kürkleri arkaya bıraktı. Etraftan fısıltılar yükselmeye başlamıştı.
Baş Alfa Jeon'un Jungkook'un kolunu tutup çatık kaşlarıyla bir şeyler söylediğini gördü Jimin. Doğruydu. Jungkook dövüşlere katılmamalıydı. Eğer mühürlemek istediği biri yoksa katılması yasaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity | Jikook
Fanfictionİri kırmızı gözlü, inatçı ruhlu minik bir alfaydı Jungkook. Şirindi. O zaman ona yiyecekmiş gibi bakan bu sert gözler kimindi? omegaverse