608 114 147
                                    

(As if we were waiting
We bloom until we ache)

🌙

2 yıl sonra

Jungkook:13
Jimin:15

"Haydi ama, bunu çok istediğini biliyorum Jimin, sadece git konuş." diyordu Jungkook, kendisinden büyük olan çocuğa bakarken. İkili şimdi Jimin'lerin evinin önündeki kiraz ağacının altında, omeganın minik tarlasındaki zararlı otları temizliyorlardı.

İki yılda çok şey değişmişti.

Bir kere Jungkook'un boyu Jimin'i geçmişti. Ve alfa bunu her fırsatta belli etmekten çekinmiyordu. Omeganın gözlerini devirip onu uzağa ittirmesinden özellikle keyif alıyor gibiydi. Alfalık özellikleri minik çocuğun vücudunu etkilemeye başlamıştı. Aynı zamanda omegalık özellikleri de Jimin'i. Eskisinden daha yumuşaktı yüz hatları, vücut hatları da. Jungkook da daha kaslıydı şimdi. İkincil cinsiyet özellikleri iyice kendilerini belli ediyordu.

Zaman çok çabuk geçiyordu.

"Öncelikle Jimin değil Jimin hyung!" dedi ve gözlerini kısıp korkutucu olduğunu düşündüğü bir şekilde Jungkook'a baktı. Ardından devam etti. "Konumuza dönersek evet istiyorum ama babamın, bizim durumumuzu biliyorsun Kook. Sanmıyorum yapabileceğimi, sürünün beni kabul edeceğini." derken esen rüzgarla kulağının arkasından çıkan saçını geri yerine takmak için duraksadı.

Jungkook ise diz çöktüğü yerden ona bakıyordu. "Jin hyung gerçekten anlayışlı. Seni rahatsız edenler olursa başından kovar. Ayrıca laf eden olursa bana söylemen yeterli, biliyorsun."

Jimin gözünü başka bir zararlı ota dikmişken kendi kendine güldü. Jungkook ve onun sahiplenici davranışları... hiç bitmiyordu. Sanki on üç yaşında olan, küçük olan o değildi. Sanki bir çocuk bütün sürünün Park ismine olan nefretine kendi başına karşı çıkabilecekmiş gibi. Tatlıydı. Ama gerçekdışıydı işte. Jimin biliyordu. Yaşamıştı. Deneyimlemişti.

Karşısındakinin evet dışında bir cevabı kabul etmeyeceğini bildiği için inanamasa da konuştu. "Tamam, söz konuşacağım Jin hyung'la. Sağlık Çadırı'na benim gibi deneyimsiz birini alır mı şüpheliyim ama konuşacağım."

Sözleri minik alfayı rahatlatmış olacak ki, sonunda önündeki işe dönebildi Jungkook. Üstündeki kıyafetleri Jimin'in annesi dikmişti. Jungkook çok çabuk uzadığı için sürekli kıyafetleri ona küçük geliyor, yenilerine ihtiyacı oluyordu. Ama kendini Jimin'in annesine de oğlu gibi sevdirdiği için, hiç sıkıntı çekmiyordu.

Jungkook'un herkesi kendine hayran bırakan bir havası vardı.

Okumayı da çözdükten sonra derslerinde çok iyi ilerleme kaydetmiş, sınıfındaki herkesi geçmişti. Zeki bir çocuktu. Ayrıca büyüdükçe yüzü iyice oturmaya başlamıştı, yakışıklı bir genç alfaya dönüşmeye başlamıştı. Jimin bile o kadarını görebiliyordu. Kendisini her zaman bir özgüvenle taşıyordu. Haklıydı da özgüveni. Jungkook elini neye atsa, o işi başarıyla tamamlayan, olağanüstü bir çocuktu. Jimin'i kendisine hayran etmişti. Hiçbir bilgisi olmayan şeyleri bile hemen çözüyordu. Alfa çocukların 13 yaşında almaya başladığı savaş eğitimlerinde bile efsane olmuştu. Sanki elinde bıçakla doğmuş gibiydi.

Bu gibi sebeplerden ötürü işte her ne kadar ilk senesinde dışlanmış ve zorbalanmış olsa da, son iki senede özellikle yaşıtı omegalar ve betalar arasındaki popülerliği çok artmıştı. Jimin ne zaman merkeze tek başına inse, yaşıtları gençlerin Jungkook hakkında konuştuklarını duyuyordu. Ama en son kendisinden iki yaş büyük Hanbin'i dövdüğünde, işte o zaman, sürüdeki en popüler çocuk haline gelmişti.

Serendipity | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin