0.6

1.2K 75 3
                                    

"Gerçek olan her şey,
önce hayal edildi."

🌗

Hayallerim olan şeyleri başkalarının gerçeği olarak gördüğümde, kendime üzülüyordum. Çünkü şu an karşımda prensesler gibi olan arkadaşımı izlerken gözlerimin bu kadar dolmasının sebeplerinden biriydi bu. Kendimi bu beyazlar içinde çok hayal etmiştim. Şimdi ise hayallerimde bile haddimi bildiğimden, düşünmüyordum bile. Henüz gençtim biliyordum ama, çok zamanım yokmuş gibi hissediyordum. O yüzdendi bu kadar aceleci oluşum. Bu kadar geç kalmış hissedişim.

Bugün Yunus Tuğçe çifti için büyük gündü. Aylarca beklenen düğün bugün gerçekleşecekti. Yardımcı olmak için dün gece Tuğçe'nin aile evinde onunla birlikte kalmıştım. O kadar kalabalık bir teyze yenge topluluğu vardı ki dün resmen kendimi röportaj veriyormuşum gibi hissetmiştim. Tuğçe tüm teyzelerin radarına girdiğimi söylemişti. Allah korusundu.

Hazırlıklar sabah çok erken başlamıştı. Beraber kuaföre geçmiştik. Tuğçe Yunus'un katiyen onu tamamen hazır olmadan görmesini istemediğinden sadece ikimiz ve bir kuzeni ile gitmiştik. O kadar gergindi ki onu yatıştırmak için sabahtan beri dil döküyordum. Nafileydi. Gelin olmak da mı zordu? Kolay olan bir şey var mıydı hayatta?

Tuğçe'nin saç ve makyajı yapılırken bende saçlarımı yaptırmıştım. Giyeceğim elbiseye dalgalı bir model yakışırdı bu yüzden hafif bi dalga attırıp elbisemle uyumlu çiçekli aksesuarları taktırmıştım. Fazla abartmak istemediğimden makyajı birazdan kendim yapacaktım. Önce sakinleştirmem gereken bir adet gelinim vardı.

"Tuğçe, lütfen biraz sakin olur musun? Yüzünü ellemeyi de bırak makyajını bozacaksın!" Odada sadece ben ve bir kaç kuzeni vardı. Onlar da bana hak verdi çünkü aşırı gerginlikten eli sıklıkla yüzüne gidiyordu. "Bade araba bozuldu diyorlar! Nasıl bozulabilir şurada 1 saat kaldı. Bayılacağım sanırım." Gelinliği hafif kabarık olduğundan oturmak istememişti ama oturması gerekti yoksa gerçekten bayılacaktı. "Bak, tüm arkadaşları Yunus'un yanında. Bu durumu çözmeye çalışıyorlar. Büyük bir sorun değilmiş hem, Yunus kendi ağzıyla söyledi. Nolur biraz sakinleş ve anın tadını çıkar." Derin bir nefes verdi. Desteğe ihtiyacı vardı görebiliyordum. Saçlarını bozmamaya özen göstererek kollarımı ona sardım. "Dünyanın en güzel gelini oldun kızım, şu an bozulan arabaya dert yanmanın sırası mı? Kızlar bir ayna getirip dikelim bunun önüne. Bakakalsın da düğün vaktine kadar ağzını açamasın. " Dediğim şey onu ve diğerlerini güldürmüştü. Sonunda başarmıştım! O kadar gerginlerdi ki bende bayılacaktım nerdeyse, fazla stres zaten iyi gelmiyordu.

"Tamam tamam iyiyim. Hadi git sende işini hallet."
Elbisemi ve eşyalarımı Tuğçe'nin odasına bırakmıştım. Onu kuzenlerine emanet edip çıktım odadan. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes verdim. Nedimelik de çok zordu!

Gözümü açmamla Tuğçe'nin yengesiyle göz göze geldim. Ufak bir çığlık atmıştım. "Teyze aklımı aldın öyle sessiz sessiz gelinir mi!" Bu onu güldürdü. Gülünecek bir şey mi varsa göremiyordum. Zaten dünden beri soyağacıma kadar sormuştu bu kadın. Kurtulamıyordum. "Kusura bakma Badeciğim, benim kıza bakmaya geldim ben. Ne kadar güzel olmuşsun maşallah sana." Daha hazırlanmamıştım bile. Neyse diyip teşekkür ettim. Tuğçe'nin odasına attım kendimi. Sessizlik. Ev o kadar gürültülüydü ki kulaklarım yorulmuştu resmen.

Tuğçe'nin odasındaki banyoda makyajımı halletmeye başlamıştım. Göz altlarıma ve yüzümün belli yerlerine kapatıcı uyguladığımda kapının çalındığını duydum. Rahat yoktu. Elimdekini bırakıp kapıyı açtığımda bu ara sıklıkla karşılaştığım sarı kafayı gördüm. Şaşırmıyordum artık. Ama yüzünün belli yerlerinde olan simsiyah izlere şaşırmıştım. Aynı izlerden beyaz gömleğinde de vardı. İçeri girince kapıyı kapattım hızlıca. Kitledim üstüne. Döndüğümde elindeki takım elbise poşetini yatağa bırakmış bana imalı imalı bakıyordu. "Aklından ne geçiyorsa at noodle kafa, hazırlandığım için kimse gelmesin diye kilitledim."

before i die / barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin