1.1

893 71 4
                                    

"Elin, yüzün, havan bıraktığım gibi mi?
Korkunç özlemişim seni."

🌓

Havalimanları, otogarlar, limanlar çokça ayrılıklara ve kavuşmalara şahit olmuşlardır yıllar boyu. Bugün bu havalimanında kaç ayrılık yaşanacak, kaç kişi kavuşacaktı bilmiyordu Bade. Sevgilisine kavuşmayı beklerken etrafını inceliyordu. Az ötesinde bir kız bir adama sıkı sıkı sarılmış için için ağlıyordu. Kalbi cız etti o kız yerine. Her ayrılığa kalbi bükülürdü. İçinden diledi, umarım hemen kavuşursunuz. Aslında, kız ne kadar şanslıydı. Sevdiğine veda etme şansı vermişti hayat ona. Keşke ne kadar şanslı olduğunu bilseydi, belki daha az ağlardı.

Geçilen anonsla beklediği uçağın indiğini anladı. Kalabalıktan epey uzakta bekliyordu. Kameraların ilgi odağı olmak hiç niyeti değildi. Sadece şu an oldukça üzgün olan sevgilisine kollarını sarmak istiyordu. Hollanda karşısında talihsiz bir mağlubiyet alınmıştı. Bade Barış'ın maç sonundaki hallerini gördükten sonra o gece uyku uyuyamamıştı. Ne kadar onunla konuşmak istese de ona zaman tanımıştı. Kendini yetersiz gördüğüne adı gibi emindi.

İlerdeki kapıdan sırayla çıkmaya başlayan milli takım oyuncularını gördü. Hepsi o kadar mutsuz görünüyorlardı ki, onlarla ilgilenen insanların yüzüne utançla bakıyorlardı. Büyük bir mahcubiyetti. Eli kalbinde kapıdan o kişinin çıkmasını bekledi. Buraya geldiğini bilmiyordu. Sonunda kapıdan çıkmıştı. Kafasında şapkası yere bakarak insanların arasından geçmeye çalışıyordu. Korumalar sayesinde kimsenin giremediği yoldan yürümeye başlayacakken Bade'yi gördü. Bade de onu farketmesini beklemişti. Göz göze geldiklerinde Bade ona koşmaya başladı, öyle bir koşuyordu ki sanki arkasında onun canını almak için gelen birileri vardı. Barış da adımlarını hızlandırdı kıza doğru. Aralarında az bir mesafe kaldığında bavulunu bir tarafa savurdu. Omzundaki çantası yeri boyladı. Ve onun boynuna atlayan kıza tüm gücüyle sarıldı.

Ayakları yerden kesilmişti kızın. Çok yavaştan döndüğünü hissetti ama buna odaklanmadı. Yılların acısını çıkarıyordu. Boynuna öyle bir dolamıştı ki kollarını adamın nefes alabildiğini düşünmüyordu. Ama Barış'ın kafasını saçlarına gömdüğü yerde kocaman bir nefes almasıyla bu düşüncesi de dağıldı.  Yüzüne bakma ihtiyacıyla geri çekilince ayakları yere basmıştı. Aralarındaki mesafe oldukça azken elleri hala onun boynundaydı. "Bu anı ne kadar çok beklediğimi tahmin bile edemezsin." Kafasını salladı Bade bu söze karşı. Tahmin edebilir, hatta kendisinin daha çok beklediğine dair iddiaya bile girerdi. "Ama beklediğim başka bir şey daha var. Ve şu an en çok ihtiyacım olan bir şey aynı zamanda." Meraklı gözlerle bakıyordu Bade ona. Pek tabii anlamıştı neyden bahsettiğini, gözleri dudaklarına kaymıştı bu sebeple. Barış da zaman kaybetmedi, ellerini yüzüne çıkarıp dudaklarını kızınkilerle birleştirdi. Bade de hemen karşılık vermişti. Delirecekti. Yıllarca nasıl mahrum kalmıştı bu dudaklardan? Nasıl kendine yapabilmişti bunu? Öpüşmeleri derinleştiğinde geri çekildi ne kadar istemeyerek de olsa. Etrafta bir sürü insan vardı ve az önce Barış'ın geldiği yöndeki tüm kameralar neredeyse onları çekiyordu. Yine ülke gündemine düşeceklerini anlamıştı. "Tamam anladık çok özledin, biliyorum dudaklarım çok güzel evet evet biliyorum ama şu an full hd bizi izliyorlar, üstüne çekiyorlar da." Bade'nin ilk dedikleri bok gibi olan moraline rağmen gülümsetmişti Barış'ı. Dudaklarının çok güzel olduğu konusunda kesinlikle haklıydı. Bu yüzden dudaklarına sertçe kısa bir öpücük bırakıp geri çekildi. Kızın elini de sıkı sıkı kavramıştı. Çantasını ve bavulunu aldığında özel çıkıştan çıktılar.

"Biraz sonra göreceğin şeye o kadar şaşıracaksın ki Barış. Sakın ağzının salyalarıyla o şeye yaklaşmayacaksın duydun mu? Hatta mümkünse parmak uçlarınla dokunacaksın." Elinden tuttuğu sevgilisinin yerinde durmadan salınıp konuşması dişlerini kamaştırıyordu. Bu kadar sevimli olamazdı. Yanında konuşmaya devam ederken onu inceleme fırsatı buldu. Saçlarını iki yandan örmüş uçlarına da kurdele şeklinde ipler bağlamıştı. Kısa bir şort ve el örmesi olduğu belli olan bir bluz vardı. Küçük bir çocuk gibiydi. Görünüşüyle, neşesi ve heyecanıyla hep onun bildiği Badeydi. "Günlerdir öyle bahsediyorsun ki şu şeyden ne olduğuna dair bir fikrim bile yok."

before i die / barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin