0.5

2.4K 115 9
                                    

"Onarılmaz bir şey yaptım, bir bağ kurdum.
Bu günübirlik dünyada."

🌗

Yazardan

"Ya küçücük şeyden nasıl bu kadar bok çıkabilir anlamıyorum? Ne yedirdi Bade sana beraber kebap mı gömdünüz ya!" Şuan soyunma odasına büyük bir telaş hakimdi. Ortadaki büyük masaya yatırdıkları bebek ve bez sorunuyla ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlardı. En çok da Barış düşünüyordu çünkü daha 10 dakika önce Bade'ye çocuk bana emanet demişti. Çocuk leş gibiydi şimdi. Bilseydi demezdi.
Azarlanacak olan oydu! Berkan'a döndü sinirle.

"Bebeği 2.5 litrelik kola gibi çalkalayıp durmasaydın bulaşmazdı bu kadar gerizekalı herif. Bir şeyi de becer bir şeyi de eline yüzüne bulaştırma!" Peçeteyle alnını silen Berkan acı içinde konuştu. "Ne bileyim abi ben hayatımda kaç kere bebeklerle muhattap oldum allah aşkına. Ciro gibi değilmiş bu demekki. Havaya atıp tutmadığım çocuğun başına gelmedi bunlar." Mina ise şaşkın şaşkın onlara bakıyordu. En sonunda ağlamaya başlayacak gibi oldu. Barış eğildi ona hemen.

"Hayır hayır ağlamak yok ağlamak yok. Teyzen ağzımıza sıçacak ağlamak yok fıstık. Bak burda ne var." Etrafına bakındı, verecek bir şey bulamadı. Etrafında dikilen adamlara baktı. Tekrarladı sözünü sinirle. "Bak burda ne var!" Anlamıyorlardı. Sabır çekti.

"Kendisi sıçtı bir de teyzesi mi sıçacak? Ben kaçorotto size kolay gelsin." Hızla kapıya yönelen Berkan'ı yakaladı Kerem. "Nereye gidiyosun lan yaptığın boku temizleyeceksin."

"Abi..çok kötü kokuyor. Kusacağım galiba, bir lavaboya git-" Ensesine yediği tokatla susmak zorunda kaldı artık. Odaya da sonunda Kaan girmişti. Elinde bez ve ıslak mendil vardı. Karan sıklıkla buraya geldiğinden odasında bulundururdu bunları. Bu salakların aklına gelmemişti tabii ki bu. Bu tesisteki neredeyse tüm futbolcular  babaydı. Telaştan beyinlerini yitirmişlerdi sanki. Bade'nin verdiği korku devasaydı.

"İşte 23 numara Kaan Ayhan yine jokerliğini konuşturuyor, her soruna müdahale ediyor. Onun görev bilinci.." Berkan konuştukça Barış'ın alnındaki damar atıyordu sanki. Yakasından tuttu artık. "Bana bak Berkan mısın nesin, biz şunu halledene kadar ağzını açarsan seni top diye sektiririm. Duydun mu?"
Elinden kurtuldu Berkan. Göz devirip köşeye geçti, espriye de gelmiyordu bunlar.

"Bunları getirdim ama gerisi sizde. Ben Karan'ın bile altını değiştirmedim oğlum, ne anlarım?" Elindekileri masaya bırakmıştı. Güzel küçük kızın yanağından bir makas alıp o da Berkan'ın yanına geçmişti. Kıs kıs gülüyordu Berkan'a. Barış'ın karadeniz damarına bastığında böyle suspus olurdu. Berkan ona omuz atıp ağzını eliyle kapadı. Konuşacaktı, duramıyordu!

İş yine Barış'a kalmıştı. Bir daha çocuk bakmaya yeltenirse iki olsundu. Sevip oturacaktı sadece. Kerem ve Yunus da yardım etmeye çalışıyorlardı. Biri Minayı oyalamaya çalışırken diğeri elbisesinin altındaki zıbını açıyordu. Kustu kusacaktı ama direndi. Barış da bezi nası takacağını çözmeye çalışıyordu ki kapı hiddetle açıldı.

"Napıyorsunuz burda?" Bade'nin sesi odayı doldurduğunda herkes buz kesmişti. Alınlarındaki terle ona döndüler.

Bade ise Mina'nın halini görünce şok olmuştu. O son kayısıyı yedirmeseydi keşke.. Şöyle bir hepsine bakınca gülecek gibi oldu. Kaan oturmuş olanları izliyor gibiydi sadece, yanındaki Berkan'ın neden ağzını kapadığını anlamadı. Kerem elinde araba anahtarını sallıyordu Mina'ya, kız çocuğunu araba anahtarıyla mı oyalayacaktı gerçekten. Yunus'un elleri ise çoktan bulaşmıştı. Sona kalan Barış ise elinde tuttuğu bezle yardım istercesine ona bakıyordu. Yeğeni ise haline rağmen mutlu gibi duruyordu.

before i die / barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin