"Sen iyi ki doğdun
Ben iyi ki yaşıyorum
Ne güzel şey
Seni hala seviyorum."🪷
"Flaş haber! Dün gece İstanbul geceleri baya hareketliymiş görünen o ki. Fenerbahçe'nin önemli futbolcularından Mert Hakan Yandaş ve son zamanlarda adından çokça söz ettiren Barış Alper Yılmaz'ın kız arkadaşı Bade Meriç Dursun'un yakınlığı dikkat çekti. İkilinin uzun uzun ve gülüşerek sohbet ettiği tarafımıza ulaşmıştır. İşte o anların fotoğrafları.."
Tamam, magazinlerin her zaman bir abartma huyu vardı ama bu da neyin nesiydi şimdi? Uzun ve gülüşerek sohbet mi? Fotoğraflara bakıldığında gerçekten öyle görünüyordu çünkü elimi öptüğü ve çok sonrasında iltifatına teşekkür amaçlı güldüğüm kısmı yan yana koymuşlardı. Elimi öptüğü için gülüyormuşum gibi görünüyordu. Bildiğin komploydu bu! Dedeme ne diyecektim? İnanmazdı doğrusunu anlattığımda. Kalbimin hızlandığını hissettim. Zamanı değil.
"Bade konuşur musun? Nasıl elini öpmesine izin verebilirsin ya?" Barış da hala telefondaydı. Aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu ama ben ağzımı açıp tek bir kelime edemiyordum. Kilitlenmiş gibiydim. "Ben izin vermedim. Tanışmak için elini uzattı, nerden bileyim öpeceğini? Tamamen yalan bu haber! Uzun uzun konuştuğumuz falan yok, Gözdeyle konuştu üstelik." Anlamıyordum. Lotus tamamen bir aile mekanı olduğundan çok ünlü isimleri de misafir ederdi, bu yüzden kesinlikle içeride fotoğraf çekmek yasaktı. Nasıl alınmıştı bu fotoğraflar anlamıyordum! "Gelmişlerini geçmişlerini sikeceğim bunların. Neler döndürüyorlar amınakoyayım!" Gerçekten, ne döndürüyorlardı? Galatasarayda olan o köstebek kimse bizi özel hayatımızla vurmaya çalışıyordu. "Sakin olur musun? Açıkladım işte. Bağırıp durma! Ortada bir şey olduğu yok." Yarın çok önemli bir maçı vardı ve gecenin bu saatinde bunlarla uğraşmak zorunda değildi!
"Ne olur Barış. Yarın çok önemli senin için, bir kere sadece kendine odaklanır mısın?" Derin bir nefes verdi. Onu bu kadar yorduğum için kendimden nefret ediyordum. Yatağa çöktüm. "Sen bana kötü geldiğini düşünüyordun fakat görünüşe bakılırsa ben sana kötü geliyorum Barış Alper." Bu doğruydu. Sonuna kadar hemde. "Bade, saçmalama tamam mı güzelim? Senin bana kötü geldiğin falan yok. Bu kadar güçlüysem, yıkılmıyorsam aklımdaki senle oynadığım için yıkılmıyorum. Bir daha böyle bir şeyi senden duymayacağım." Onu hakedecek ne yapmıştım? Görmeyeceğini bilsem de kafamı salladım. "Tamam, tamam. Artık uyu hadi." Birbirimize iyi geceler diledikten sonra kapattık.
Hala çöktüğüm yatakta karşımdaki duvarı izliyordum. Her şey yoluna giriyor derken, sonra bir pürüz çıkıyordu. Lotusta bu nasıl yaşanabilirdi ya? Kimler kimler gelmişti bu çalıştığım 1 ayda, hiçbiri düşmemişti medyaya. Baştan aşağıya bir komploydu. Kim, niye uğraşırdı ki benimle? Saçmaydı, Türkiyeye bile yeni gelmiştim. Kafamı salladım. Düşünme, düşünme. Benim yerime düşünecek birileri vardı ve ben sadece beklemeliydim. Bu sorun yakında çözülürdü.
Kalkıp duş aldım,pijamalarımı giydim. Rutin gece bakımımı yaptım. İyi gelmişti. Kafayı resetliyordu bu, how i love being a woman ya.
Odaya girdiğimde gözlerim saate kaydı. Az önce banyoya girerken 23 yaşındaydım, çıktığımda ise artık 24 olmuştum. Bugün benim doğum günümdü. 2 Temmuz.
Yatağıma ilerlerken başucumda sütümü gördüm. Leyla teyze ben duştayken getirmiş olmalıydı. Şimdi de 5 yaşındaydım mesela. Yine aynı odada, aynı yatakta babamın bana kocaman bir bardak süt getirmesini bekliyordum. Getiremezdi ama artık. Gerçi, çok uzun bir süredir getirmiyordu. Ama yine de doğum günlerimde çaresizce beklerdim. Şu an kapıya kitlenmiş olma sebebim de buydu. Ne kadar zaman geçerse geçsin, ne kadar büyürsem büyüyeyim hala bu kapıdan girecekmiş gibi hissediyordum. Yeniden babamın küçük kızı olmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
before i die / barış alper yılmaz
FanficBade'nin hasta kalbi hala Barış için atıyordu.